bilimsel metod olarak ağza sıçma tarzı yollara başvuran şahısmış. hakkında onlarca toplantı ve konferans düzenlediği kitabın yazarının aynı konferansta bulunma talebine olumlu yanıt verecek cesareti gösterebilse yeter halbuki.
yazdığı kitaplar, verdiği konferanslarla yaratılışçıların ağzına sıçmış bilim adamıdır.
halâ konuşmaya devam edenler, ağizlarındaki boku da yuttuklarının farkında olamayan zavallılardır.
tanrı yanılgısı kitabı ile sansayon yaratmıştır kendisi.
umuyorum bu sapık düşünceleri terk eder. ve doğru yola gelir.
beraber cuma namazında omuz omuza namaz kılmak istediğim bilim adamı abimiz.
saygılar sunuyorum kendisine.
edit: küfür yok beyler çoçuklar etkileniyor.
Al jazere televizyonunda yapmış olduğu güneş gözlüklü zengin şeyh görünümlü harun amcamıza saygıda kusur etmeyen zoolog. Hatta şöyle bir açıklaması var: " Evrimi çürütmek için herhangi bir kanıt bulana trilyonlar verileceği vaad edilen bir ortamda belki herkesin tek yapması gereken şey evrimi çürütmek için türler arası geçiş fosillerinin yanlışlığını kanıtlayacak deliller bulmak için saçmalamasıdır. " Ayrıca kendisi harun amcamızın yaratılışçı sermayesi desteğiyle ne kadar taşşaklı olduğunu da belirtmiştir. Gerçi o taşaklar her ne kadar satılık da olsa.* Unutmadan Richard Dawkins kendi hakkında söylemiştir şu sözü: " Ben ve herkes afrikalı maymunlarız. " Açıklamasında da şempanzeler, orangutanlar, bonobolar, gibbonlar dışında insanı ayrı bir tür olarak ele almak saçmalıktır. Zira hepsinin atası ortaktır ve biz onlarla kuzeniz. Farazi bir fikir de değil bu, türlerin çeşitliliği ağacında insanoğlunun ve maymunların yer aldığı dallar üzerinde konuşuyor adam.
bir diğer ilginç nokta da şudur ki sözlükteki dogmatik düşünce süpermenleri tarafından başlık altına yazabilecekleri her hangi bir argüman bulamamalarıdır.. bu aslında şunu da kantıtlar: evrim karşıtı olan süper müminlerin aslında evrim hakkında hiç birşey bilmedikleri ve böyle dünyaca kabul görmüş bir biyoloğun kitaplarında anlattığı, okuyanın eğitim seviyesinin ne derecede olursa olsun her kesimden insanın anlayabileceği kolaylıkta anlattığı kitaplardan habersiz olduklarıdır...gençler, karşı çıkmak bilgi ister, cesaret değil..o dediğin bizim deli ahmette de var.*
- e peki biz maymundan mı geldik yani eki eki eki..
gibi ilkokul düzeyindeki düşüncelere hala evet maalesef haala sahip olan evrim karşıtı mümin ve insanlarımızın derhal okumaları gereken kitaplar yazmış olan zat-ı muhteremdir...bu kitapları okuduktan sonra aslında ne kadar küçük ve komik düştüklerini anlayacaklardır konu hakkında bilgi sahibi olan yazarlar nezdinde..biz boşuna kahkahalar atmıyoruz efenim siz bilgi yoksunu dogmatik evrim yorumları yaparken..neyse okuyun okutun diyor ve herkese başarılar diliyoruz..umarım en kısa zamanda cehalet denizinden kıyıya ulaşabilirsiniz..çok utanacaksınız çoook!*
Harun Yahya ve yaratılış atlasına cevaplar adlı konuşmasında(the ex muslims of Britain organizasyonu), Harun Yahya'nın atlası hazırlarken yapmış olduğu üçkağıtçılığı(photoshop ile başka bir yerden kesilen bir böceğin resmini eski fosiller ile karşılaştırıp ahanda aynısı, demek ki değişen bir şey evrim mevrim yok dediği yerde) gösteren ve hayatımda hiç gülmediğim kadar beni güldüren resimdeki böceğin aslında bir kancaya takılmış balık yemi olduğunu göstererek zat-ı muhteremin ne kadar ebleh olduğunu kanıtlamış aslan zoolog. Kendisi ayrıca afrikalı bir maymundur.*
ne kadar ilginçtir ki, batı dünyasında ya da türkiye'de bir bilim adamı bilim ile inancı karıştırsa bir anda şimşekleri üzerlerine çekerler. bu adam doğrudan evrim teorisini ideolojik bir şekle soktu. evrim teorisi ile ateizmi bağdaştırmaya çalıştı. aslında yapmak istediğinin tam tersini başardı. insanlar ateist olmaktansa evrim teorisini reddetmeyi seçtiler. halbuki buna gerek yoktu. katolik kilisesi, ingiltere kilisesi evrim teorisini kabul etmişti. türkiye'de de evrim ile yaratılışın uyumluluğu anlatılabilirdi. ama richard dawkins gibi adamların derdi bilimden çok ideoloji olduğu için anti bilimsel bir tepki yarattılar. fakat aynısını hristiyan ya da müslüman bir bilim adamı inancını işin içine katarak yapsaydı ya görevinde kalamazdı ya da artık bilimsel çevrelerce hiç ciddiye alınmazdı.
Evrimin kanıtlarının toplandığı yeni kitabı 2009 sonunda çıkması beklenen neo-darwinist yazar.
Kitap : The Greatest Show on Earth: The Evidence for Evolution
Evrimin açıkça ortada duran kanıtlarını yeni kitabında: Primat vücut sistemi devamlılığı, Kuyruk sokumu, erkeklerin göğüs uçlarının olması gibi, yaratılışçılığı çürüten birçok kavramı; biyolojik, genetik ve fizyoljik bulgularla sunacak olan kişidir.
kendisi kat'iyen bir agnostik olmadığını "tanrı yanılgısı" kitabında belirtmiştir. agnostik olmayı bir arada kalmışlık olarak niteler ve "ya öyle ya da böyle" demenin pek de akıllıca olmadığını savunur.
kendi deyimiyle "fiili" ateisttir.
tanrı'nın, ihtimaller denizinde bir kum tanesi olduğunu, bu nedenle de ihmal edilebilir bir olasılık olduğunu savunmaktadır.
kendisi ateizmden çok agnostikliğe daha yakındır. dinlere hiç şans vermese de tanrı fikrine çok kapalı değildir. doğrudan kendi konuşmalarından ve yazılarından iki alıntı yapmak gerekirse.
richard dawkins time dergisi aracılığı ile insan geni araştırma kurumunun başkanı, genetik uzmanı francis collins ile inanç konusunda bir münazara yapmışlardır. francis collins bir hristiyandır. tartışmanın bir kısmında richard dawkins şunları söylemiştir:
time: cevap tanrı olabilir mi?
dawkins: inanılmaz derecede büyük, tahmin edilemez ve anlayışımızın ötesinde bir varlık olabilir.
collins: işte o varlık tanrı.
dawkins: evet. ama milyarlarca tanrıdan biri olabilir. marslıların tanrısı ya da alpha centauri'nin sakinleri olabilir. ama yahudiliğin yehovası ya da hristiyanlığın isa'sı olma ihtimali oldukça düşük.
tanrı yanılgısı kitabında ise kendisinin tanrının varolmadığından emin olmadığını, ama tanrının özellikle bir işaret bıraktığına inanmadığından dolayı fiilen tanrı yokmuş gibi hayatını yaşadığını söylemiştir. ama islam dahil bütün dinlerin tanrıların insanlar tarafından yaratıldığına emin olduğunu da belirtmiştir.
Prof. Dawkins says he has no intention of accepting, as that would only "give legitimacy" to "this weird phenomenon." Mr. Oktar, he says, "doesn't know anything about zoology, doesn't know anything about biology. He knows nothing about what he is attempting to refute."
türkçesi:
Oktar, Oxford'lu rakibini de tartışmaya davet etti.
Prof.Dawkins ise daveti kabul etmeye niyeti olmadığını açıklayarak, kabul etmesinin sadece "bu garip fenomene meşruiyet vereceğini" söyledi. Ayrıca "Oktar'ın zooloji hakkında, biyoloji hakkında ve neyi reddetmeye çalıştığı hakkında hiçbir bilgisi olmadığını" belirtti.
tanım: adnan oktar'a cevabından sonra saygımın çok azaldığı adam.
evanjelist rahiplerle, öğrencilerle evrim ve yaratılış konusunda tartışmalar ve toplantılar düzenleyen dawkins, fikri her ne kadar saçma da görünse kendisine açıkça görüşme ve tartışma talebinde bulunan bir karşı görüş temsilcisini reddediyor. hem de "zooloji ve biyoloji" konusunda bilgisinin olmadığını iddia ederek. görüşmeler düzenleyip yüce farkındalığını aktarıp aydınlattığı rahipler veya okul öğrencileri sanki birer biyoloji profesörüymüş gibi.
özellikle tanrı yanılgısı kitabını okuduktan sonra bilhassa felsefi alanda bazı fikirlerine katılmasam da tarzını çok takdir ettiğim ve saygı duyduğum bir kişi olmuştu dawkins. çıkarttığı kitapların ardından da hızla artan popülaritesiyle adeta bir pop-star kıvamına gelmişti. düşüncelerinin sağlamlığıyla övünüp özgür düşünmekten dem vururken kendisine yöneltilmiş bu teklife "bu garip fenomene meşruiyet kazandırmamak" gibi bir sebeple red cevabı vermesi kendisiyle çelişen bir hareket. aksi görüşlerin birbirini eleştirerek ve birbiriyle tartışarak hatalı kısımlarını elemine etmesi değil mi bilimin gerekliliği? o zaman nedir bu "gerilla örgütleriyle görüşmeyiz diyen politikacı" mağrurluğunda tavırlar? bilim adamı mısın, diplomat mı? geçmişte bilim adına başarılı çalışmaların oldu diye bir düşüncenin meşruiyetinin bilimsel eleştiriyle değil de senin takınacağın şahsi tavra göre artacağını ya da azalacağını nereden çıkarıyorsun ha benim karadutum, çatalkaram çingenem?
ha diyorsan ki ben bilimsel olarak çok daha ileri bir noktadayım, karşı görüştekiler çok gerideler veya cahiller. yani düşüncen buysa, buna inanıyorsan o zaman senin için bundan daha güzel bir fırsat nereden düşecek eline? işte karşında senin bilimsel gelişim çizgisinde çoktan çözüp, çürütüp, geride bıraktığını düşündüğün bir fikir. gel, tartış, argümanlarını ileri sür, karşı görüşü eleştir ve vardığın yücelerden karşı görüşe sağlamından bir ayarını ver, dersini öğret. hele ki karşı görüşteki adam yaratılış atlası adlı kitabını eleştirmek için toplantılar falan düzenlediğin birisiyse.
adnan oktar'ı savunmak gibi bir derdim yok. hatta şahsi görüşüm dawkins'in ömrü boyunca bu konulara yoğunlaşmış olması sebebiyle kişisel bilgi hazinesinin, birçok başka alanda da faaliyet gösteren oktar'ın kişisel terminoloji hakimiyetinden daha fazla olduğu şeklinde.
ama kendini mağrur görüp de, ona buna bilimsel meşruiyet dağıttığını zanneden, bilimi tekeline almış gibi atıp tutan bir adamın bilgisine güveninden şüphe etmeye de, bilimselliğine duyduğum saygıyı azaltmaya da, tavırlarını eleştirmeye de ve hatta siktirolup gidip bir çay koymasını istemeye hakkım vardır.
zira dawkins'in, bilimsel argümanlar eşliğinde eleştirilerini sunanlara karşı takındığı tavır itibariyle dogmalarını ve bilimi ezmesini eleştiregeldiği engizitörlerden pek farkı kalmamıştır gözümde.
sitesine erişimin engellenmesinin bünyemde yarattığı aşırı öfke, kendimi ergen gibi hissetmeme yol açmıştır. kıbrıs'ta girebildiğimden ötürü ** bir sorun yoktu, ta ki türkiye'den girmeyi deneyip o kırmızı fontu görene kadar. hangi mahkeme, hangi numaralı karar, hangi hede hangi hödö hiç bir bilgi yok tabi. adamın biri -ismi yazmayayım yoksa önünde tehlikeli sıfatlar belirecek-, ki bu birinin 2008 yılında 3 yıl hapis cezası aldığı biliniyor, bir yerinin keyfine göre site kapattırıyor, neredeyse kitap yasaklattırıyor (bkz: the god delusion), koca ülke bu kaynaklardan mahrum kalıyor. tabi, ülke bu kaynaklardan mahrum kaldığından haberdar mı, ya da umrunda mı orası tamamen ayrı. ancak bırakın ülkeyi, 3-5 kişi bile bundan olumsuz etkileniyorsa bu bir skandaldır. kim ki bu adam, nüfuzu nedir de bu denli bir yetki, güç barındırıyor elinde? soru işareti koyduğuma bakmayın, cevapları biliyorum, aklımca söz sanatı, vurgu falan yapıyorum. ben de bir sitedeki herifin tipini beğenmesem, kapatın lan bu siteyi desem olacak mı? kişilik haklarına sanal ortamda güya yapılan saldırılar*, koca siteyi tüm bir ülkenin erişimine kapatmayla mı cezalandırılıyor? ceza da değil ki bu, siteye türkiye'dekiler giremiyormuş, kimin s.kinde? tazminat talep et, başka şeyler yap, adamın şahsına falan dava aç. ama tabi, o pis zihniyet var ya, işte onu meşrulaştırmak için belli makamları kolayca ayartıp sorunu kökünden halletmek varken kim uğraşacak? yav suçluluğu kanıtlanmış adamlar ülkenin gündelik yaşamına, bilgi alma hakkına kastediyorlar! o yaratılış atlasları... "yaratılış atlası" adlı edebi eserleri basarken yok edilen ağaçlar tarafından kovalanasıcalar, spor manyağı yapılasıcalar!
okumanın,- ki kendisi her ne kadar saygıdeğer bir bilimadamı olsa da,- aslen radikal ateist yönteminin, dindar insanları, düşmanı olduğu insanların yapmak istedikleriyle aynı seviyede bilim düşmanlığına sürüklediğini düşünmeye sevk ettiği bilimadamıdır. bu da belki de tek ve en büyük yanlışıdır kanımca.
burada amerikan jesusfreak tipler gibi "ateizm kötüdür allah vardır bahhın bu da kanıtları ahan da burda" diye bir şey söylemiyorum, ama dinin bir inanç meselesi olduğu hem kendisi, hem de düşmanları tarafından unutuluyor. nasıl bir teoloğun biyoloji ve fizik konusunda bırakın teori çürütebilecek kadar birikim kanıt ve kapasiteye sahip olduğunu iddia etmesini, yorum yapması dahi yanlışsa, bir bilimadamının teolojik ve dini konularda yorum yapması da kanımca o kadar yanlıştır. sezar'ın hakkı sezar'a şimdi.
neyse, o kadar övgüden sonra, sanırsam bu haklı yergiyi hak etmekte kendisi.
Karikatür krizlerine, Muhammed maketi yakmalara hiç girmiyorum, ne kadar anlamsız (hatta zayıf ve içeriksiz antitez üreterek tezi kuvvetli kilmak anlamında -tersine anlamlı-) oldukları ortada... Daha entellektüel, seviyeli hesaplaşma yöntemlerine de bir bakmak lazım... Son günlerde Amerika'da pek popüler bir abimiz var, bildiğim kadarıyla bir evrimbilimci, Richard Dawkins... çok "satan" (Hail Satan!) kitabı "The God Delusion" Turkçe'ye de çevrilip "piyasa"ya suruldu;
Dawkins "Tanrı" ile "Din" ile mücadele ederken olayı sosyal ihtiyaçlardan, altyapı-üstyapı ilişkisinden tamamen ayrı tutarak dinlerin ne kadar saçma olduklarını, ne kadar "inanılmaz" olduklarını gözönüne sermeye çalışıyor... En tehlikeli bulduğum yaklaşımı ise şöyle bir şey; "Biz ateistler şimdiye kadar hiç Haçlı Seferi yapmadık, kadınların kafalarını zorla örtmedik, 9-11 planlamadık, olmayan tanrımız adına kimseyi öldürmedik..."
bu argümani öne sürersek örneğin koloniyalizm esasen hristiyanlığı yaymak için yapıldı tezini kabullenmiş oluyoruz ve emperyalizmin kapitalist altyapısını göz ardı edip ideolojik üstyapısına (tabiri caizse) kitlenmiş oluyoruz. Kaldı ki ateizmin egemen olduğu SSCB, çin gibi ülkelerde hükümetler kan dökmek bağlamında hiç günahsız değildi eğer kriter bu olacaksa, ki olmamalı.
Diyeceğim o ki, din ile hesaplaşmada bunun gibi zırva argümanlarla yola çıkıldığı sürece varılacak yer yeni bir din olur ancak... ilk bakışta çelişik gibi görünen başka bir durumla karşılaşmamız da olasıdır, söz konusu "ateist bakış" ya da "tanrısız dinler" kendilerine din algısının totalinde bir kıçlık yer açarken eleştirdikleri kadim dinleri de tahtlarindan etmeyip, aksine kıçlarının rahatını daha da arttirabilirler...
özünde olaya bakarken, analiz ederken ve ardından mücadele belirlerken ne "Kalpsiz dunyanın kalbi"ni ne de "Kitlelerin afyonu"nu akıldan çıkarmadan yol almak gerekiyor kanımca...
sitesinin çetecilik ve engizisyonculuk mentalitesiyle kapatılmasıyla ilgili en güzel yorum yine sitesinde bir forumdan gelmiş olan insan. -hani o kafayı takanların 2 milyon yıldır olmaya uğraştıkları canlılardan-:
"Turkish people will now be clamouring to see what they're not supposed to see.
Tell a teenager that having pre-marital sex is bad. Guess what happens? "
sitesi hala erişime kapalı olan yazar, bilimadamı, düşünür. üstüne; "eğer türkiye'deyseniz, bunu okuyamazsınız. yok türkiyeliyseniz, şimdi ikimiz de neden artık orada yaşamadığınızı biliyoruz." diyerek ayarı vermiştir.
adnan hoca üstüne yaptığı konuşmada bahsettiği ikinci önemli şey de şuydu.
seyircilerden biri soruyor, oktar sizi tartışmaya çağırmış ama siz reddetmişsiniz, neden?
dawkins'in cevabı:
sadece oktar'ın değil, bütün yaratılışçıların tekliflerini reddediyorum. çünkü eğer tartışırsanız fikirlerine meşruiyet kazandırmış oluyorsunuz. seyredenler o zaman "ha burada iki farklı fikir var ve kendi aralarında tartışıyorlar" diyecekler ama ben yaratılışçıların savunduklarını fikir olarak bile görmüyorum. hatta tartışma ortamına girince, karşılıklı eşit sürelerle argümanlarınızı sunma zorunluluğu sizi güçsüz düşürüp, savunduğunuz fikre zarar bile verebilir.
dawkins'in şansı yaratılışçıların tartışma isteklerini geri çevirdiğinde kendi fikirlerinin yok olmaması. kastım şu.. benim de tartışmaya bile tenezzül etmek istemediğim, karşılıklı tartışarak sadece karşımdaki deli saçmalıklarına meşruiyet kazandırmaktan başka bi iş yapmadığımı düşündüğüm fikir bozmaları var ama şöyle bi sorun var. bu deli saçması dediğim şeyler ne yazık ki benim memleketimin ezici çoğunluğunun savundukları şeyler. yani dawkins gibi "sizi kaale almıyorum, saçmalayın istediğiniz kadar" deyince yok oluyorsunuz burada ve onların saçmalıklarını dinleyen, okuyan genel popülasyon onlara hak veriyor.
dawkins bu saçmalıklara meşruiyet kazandırmamak için tartışmama lüksüne sahip. çünkü en azından avrupa halkları bu saçmalıklara bakıp "evet bunlar saçmalık" diyebilecek insanlarla dolu. ama burası ırkçıların, dincilerin hezeyanlarını ne yazık ki paylaşan milyonlarla dolu. o yüzden o lüksümüz yok.
yine de bugünden sonra saçma bulduğum fikirlere karşı kendi dediklerimi dedikten sonra tartışmaya devam etmemeye çalışacağım. bi gün bu saçmalıklara karşı savunma yapmama lüksünü kazanacağımız umuduyla.