Prof. Dawkins says he has no intention of accepting, as that would only "give legitimacy" to "this weird phenomenon." Mr. Oktar, he says, "doesn't know anything about zoology, doesn't know anything about biology. He knows nothing about what he is attempting to refute."
türkçesi:
Oktar, Oxford'lu rakibini de tartışmaya davet etti.
Prof.Dawkins ise daveti kabul etmeye niyeti olmadığını açıklayarak, kabul etmesinin sadece "bu garip fenomene meşruiyet vereceğini" söyledi. Ayrıca "Oktar'ın zooloji hakkında, biyoloji hakkında ve neyi reddetmeye çalıştığı hakkında hiçbir bilgisi olmadığını" belirtti.
tanım: adnan oktar'a cevabından sonra saygımın çok azaldığı adam.
evanjelist rahiplerle, öğrencilerle evrim ve yaratılış konusunda tartışmalar ve toplantılar düzenleyen dawkins, fikri her ne kadar saçma da görünse kendisine açıkça görüşme ve tartışma talebinde bulunan bir karşı görüş temsilcisini reddediyor. hem de "zooloji ve biyoloji" konusunda bilgisinin olmadığını iddia ederek. görüşmeler düzenleyip yüce farkındalığını aktarıp aydınlattığı rahipler veya okul öğrencileri sanki birer biyoloji profesörüymüş gibi.
özellikle tanrı yanılgısı kitabını okuduktan sonra bilhassa felsefi alanda bazı fikirlerine katılmasam da tarzını çok takdir ettiğim ve saygı duyduğum bir kişi olmuştu dawkins. çıkarttığı kitapların ardından da hızla artan popülaritesiyle adeta bir pop-star kıvamına gelmişti. düşüncelerinin sağlamlığıyla övünüp özgür düşünmekten dem vururken kendisine yöneltilmiş bu teklife "bu garip fenomene meşruiyet kazandırmamak" gibi bir sebeple red cevabı vermesi kendisiyle çelişen bir hareket. aksi görüşlerin birbirini eleştirerek ve birbiriyle tartışarak hatalı kısımlarını elemine etmesi değil mi bilimin gerekliliği? o zaman nedir bu "gerilla örgütleriyle görüşmeyiz diyen politikacı" mağrurluğunda tavırlar? bilim adamı mısın, diplomat mı? geçmişte bilim adına başarılı çalışmaların oldu diye bir düşüncenin meşruiyetinin bilimsel eleştiriyle değil de senin takınacağın şahsi tavra göre artacağını ya da azalacağını nereden çıkarıyorsun ha benim karadutum, çatalkaram çingenem?
ha diyorsan ki ben bilimsel olarak çok daha ileri bir noktadayım, karşı görüştekiler çok gerideler veya cahiller. yani düşüncen buysa, buna inanıyorsan o zaman senin için bundan daha güzel bir fırsat nereden düşecek eline? işte karşında senin bilimsel gelişim çizgisinde çoktan çözüp, çürütüp, geride bıraktığını düşündüğün bir fikir. gel, tartış, argümanlarını ileri sür, karşı görüşü eleştir ve vardığın yücelerden karşı görüşe sağlamından bir ayarını ver, dersini öğret. hele ki karşı görüşteki adam yaratılış atlası adlı kitabını eleştirmek için toplantılar falan düzenlediğin birisiyse.
adnan oktar'ı savunmak gibi bir derdim yok. hatta şahsi görüşüm dawkins'in ömrü boyunca bu konulara yoğunlaşmış olması sebebiyle kişisel bilgi hazinesinin, birçok başka alanda da faaliyet gösteren oktar'ın kişisel terminoloji hakimiyetinden daha fazla olduğu şeklinde.
ama kendini mağrur görüp de, ona buna bilimsel meşruiyet dağıttığını zanneden, bilimi tekeline almış gibi atıp tutan bir adamın bilgisine güveninden şüphe etmeye de, bilimselliğine duyduğum saygıyı azaltmaya da, tavırlarını eleştirmeye de ve hatta siktirolup gidip bir çay koymasını istemeye hakkım vardır.
zira dawkins'in, bilimsel argümanlar eşliğinde eleştirilerini sunanlara karşı takındığı tavır itibariyle dogmalarını ve bilimi ezmesini eleştiregeldiği engizitörlerden pek farkı kalmamıştır gözümde.
kendisi ateizmden çok agnostikliğe daha yakındır. dinlere hiç şans vermese de tanrı fikrine çok kapalı değildir. doğrudan kendi konuşmalarından ve yazılarından iki alıntı yapmak gerekirse.
richard dawkins time dergisi aracılığı ile insan geni araştırma kurumunun başkanı, genetik uzmanı francis collins ile inanç konusunda bir münazara yapmışlardır. francis collins bir hristiyandır. tartışmanın bir kısmında richard dawkins şunları söylemiştir:
time: cevap tanrı olabilir mi?
dawkins: inanılmaz derecede büyük, tahmin edilemez ve anlayışımızın ötesinde bir varlık olabilir.
collins: işte o varlık tanrı.
dawkins: evet. ama milyarlarca tanrıdan biri olabilir. marslıların tanrısı ya da alpha centauri'nin sakinleri olabilir. ama yahudiliğin yehovası ya da hristiyanlığın isa'sı olma ihtimali oldukça düşük.
tanrı yanılgısı kitabında ise kendisinin tanrının varolmadığından emin olmadığını, ama tanrının özellikle bir işaret bıraktığına inanmadığından dolayı fiilen tanrı yokmuş gibi hayatını yaşadığını söylemiştir. ama islam dahil bütün dinlerin tanrıların insanlar tarafından yaratıldığına emin olduğunu da belirtmiştir.
kendisi kat'iyen bir agnostik olmadığını "tanrı yanılgısı" kitabında belirtmiştir. agnostik olmayı bir arada kalmışlık olarak niteler ve "ya öyle ya da böyle" demenin pek de akıllıca olmadığını savunur.
kendi deyimiyle "fiili" ateisttir.
tanrı'nın, ihtimaller denizinde bir kum tanesi olduğunu, bu nedenle de ihmal edilebilir bir olasılık olduğunu savunmaktadır.
Evrimin kanıtlarının toplandığı yeni kitabı 2009 sonunda çıkması beklenen neo-darwinist yazar.
Kitap : The Greatest Show on Earth: The Evidence for Evolution
Evrimin açıkça ortada duran kanıtlarını yeni kitabında: Primat vücut sistemi devamlılığı, Kuyruk sokumu, erkeklerin göğüs uçlarının olması gibi, yaratılışçılığı çürüten birçok kavramı; biyolojik, genetik ve fizyoljik bulgularla sunacak olan kişidir.
ne kadar ilginçtir ki, batı dünyasında ya da türkiye'de bir bilim adamı bilim ile inancı karıştırsa bir anda şimşekleri üzerlerine çekerler. bu adam doğrudan evrim teorisini ideolojik bir şekle soktu. evrim teorisi ile ateizmi bağdaştırmaya çalıştı. aslında yapmak istediğinin tam tersini başardı. insanlar ateist olmaktansa evrim teorisini reddetmeyi seçtiler. halbuki buna gerek yoktu. katolik kilisesi, ingiltere kilisesi evrim teorisini kabul etmişti. türkiye'de de evrim ile yaratılışın uyumluluğu anlatılabilirdi. ama richard dawkins gibi adamların derdi bilimden çok ideoloji olduğu için anti bilimsel bir tepki yarattılar. fakat aynısını hristiyan ya da müslüman bir bilim adamı inancını işin içine katarak yapsaydı ya görevinde kalamazdı ya da artık bilimsel çevrelerce hiç ciddiye alınmazdı.
Harun Yahya ve yaratılış atlasına cevaplar adlı konuşmasında(the ex muslims of Britain organizasyonu), Harun Yahya'nın atlası hazırlarken yapmış olduğu üçkağıtçılığı(photoshop ile başka bir yerden kesilen bir böceğin resmini eski fosiller ile karşılaştırıp ahanda aynısı, demek ki değişen bir şey evrim mevrim yok dediği yerde) gösteren ve hayatımda hiç gülmediğim kadar beni güldüren resimdeki böceğin aslında bir kancaya takılmış balık yemi olduğunu göstererek zat-ı muhteremin ne kadar ebleh olduğunu kanıtlamış aslan zoolog. Kendisi ayrıca afrikalı bir maymundur.*
- e peki biz maymundan mı geldik yani eki eki eki..
gibi ilkokul düzeyindeki düşüncelere hala evet maalesef haala sahip olan evrim karşıtı mümin ve insanlarımızın derhal okumaları gereken kitaplar yazmış olan zat-ı muhteremdir...bu kitapları okuduktan sonra aslında ne kadar küçük ve komik düştüklerini anlayacaklardır konu hakkında bilgi sahibi olan yazarlar nezdinde..biz boşuna kahkahalar atmıyoruz efenim siz bilgi yoksunu dogmatik evrim yorumları yaparken..neyse okuyun okutun diyor ve herkese başarılar diliyoruz..umarım en kısa zamanda cehalet denizinden kıyıya ulaşabilirsiniz..çok utanacaksınız çoook!*
bir diğer ilginç nokta da şudur ki sözlükteki dogmatik düşünce süpermenleri tarafından başlık altına yazabilecekleri her hangi bir argüman bulamamalarıdır.. bu aslında şunu da kantıtlar: evrim karşıtı olan süper müminlerin aslında evrim hakkında hiç birşey bilmedikleri ve böyle dünyaca kabul görmüş bir biyoloğun kitaplarında anlattığı, okuyanın eğitim seviyesinin ne derecede olursa olsun her kesimden insanın anlayabileceği kolaylıkta anlattığı kitaplardan habersiz olduklarıdır...gençler, karşı çıkmak bilgi ister, cesaret değil..o dediğin bizim deli ahmette de var.*
Al jazere televizyonunda yapmış olduğu güneş gözlüklü zengin şeyh görünümlü harun amcamıza saygıda kusur etmeyen zoolog. Hatta şöyle bir açıklaması var: " Evrimi çürütmek için herhangi bir kanıt bulana trilyonlar verileceği vaad edilen bir ortamda belki herkesin tek yapması gereken şey evrimi çürütmek için türler arası geçiş fosillerinin yanlışlığını kanıtlayacak deliller bulmak için saçmalamasıdır. " Ayrıca kendisi harun amcamızın yaratılışçı sermayesi desteğiyle ne kadar taşşaklı olduğunu da belirtmiştir. Gerçi o taşaklar her ne kadar satılık da olsa.* Unutmadan Richard Dawkins kendi hakkında söylemiştir şu sözü: " Ben ve herkes afrikalı maymunlarız. " Açıklamasında da şempanzeler, orangutanlar, bonobolar, gibbonlar dışında insanı ayrı bir tür olarak ele almak saçmalıktır. Zira hepsinin atası ortaktır ve biz onlarla kuzeniz. Farazi bir fikir de değil bu, türlerin çeşitliliği ağacında insanoğlunun ve maymunların yer aldığı dallar üzerinde konuşuyor adam.
tanrı yanılgısı kitabı ile sansayon yaratmıştır kendisi.
umuyorum bu sapık düşünceleri terk eder. ve doğru yola gelir.
beraber cuma namazında omuz omuza namaz kılmak istediğim bilim adamı abimiz.
saygılar sunuyorum kendisine.
edit: küfür yok beyler çoçuklar etkileniyor.
yazdığı kitaplar, verdiği konferanslarla yaratılışçıların ağzına sıçmış bilim adamıdır.
halâ konuşmaya devam edenler, ağizlarındaki boku da yuttuklarının farkında olamayan zavallılardır.
bilimsel metod olarak ağza sıçma tarzı yollara başvuran şahısmış. hakkında onlarca toplantı ve konferans düzenlediği kitabın yazarının aynı konferansta bulunma talebine olumlu yanıt verecek cesareti gösterebilse yeter halbuki.
Şuurlu müslümanlarla tartışmaya giremeyecek ezik adam.
Richard Dawkins cevap veremeyeceği sorular:
1) Yeraltından çıkmış olan tam, mükemmel ve kusursuz canlıları gösteren 100 milyondan fazla canlı fosilini açıklayamayacaktır.
2) Bunların nasıl olup da YÜZ MiLYONLARCA YIL BOYUNCA HiÇ DEĞiŞMEDEN KALDIKLARINI, neden bir tane bile ARA FORM ÖZELLiĞi GÖSTEREN ATALARININ OLMADIĞINI izah edemeyecektir.
3) Daha önce de yapamadığı gibi, yeryüzünde bulunmuş milyonlarca fosil arasından neden TEK BiR TANE BiLE ARA FOSiL OLMADIĞINI açıklayamayacaktır.
4) Yeraltından çıkarılmış olan günümüz kaplanlarının, atlarının, fillerinin, kaplumbağalarının, kurtlarının, kuşlarının, tavşanlarının, tilkilerinin, zebralarının, geyiklerinin ve diğer tüm günümüz canlılarının milyonlarca yıllık kafatası fosillerini evrim teorisi ile açıklayamayacaktır.
5) Canlıların nasıl olup da MiLYONLARCA YIL ÖNCE BUGÜNKÜ GÖRÜNÜMLERiYLE ORTAYA ÇIKTIKLARINA ve MiLYONLARCA YIL BOYUNCA DEĞiŞMEDiKLERiNE bir açıklama getiremeyecektir.
6) At şemasının, Piltdown Adamı'nın, Nebraska Adamı'nın, Heackel'in çizimlerinin, üzerlerine tüy yapıştırılmış tüylü dinozor fosillerinin, ağaca raptiye ile monte edilmiş sanayi kelebeklerinin BiRER SAHTEKARLIK OLDUĞUNU kabul etmek zorunda kalacaktır.
7) Darwinistlerin ara fosil olarak ortaya attıkları ve sayısı üç-beş taneyi aşmayan fosillerin bilimsel olarak geçersiz kılındığını; karadan havaya geçişe örnek olarak gösterilen ARCHAEOPTERYX iLE AYNI DÖNEMDE YAŞAYAN MÜKEMMEL YAPIDA UÇUCU KUŞ FOSiLi BULUNDUĞUNU, sudan karaya geçişe örnek verdikleri COELACANTH'IN HALA YAŞAYAN TAM BiR CANLI OLDUĞUNU, LUCY'NiN LiTERATÜRE GEÇMiŞ BiR MAYMUN OLDUĞUNU itiraf etmek zorunda kalacaktır.
8) Kambriyen fosillerini, bunun ardından bulunmuş olan yaşayan fosilleri ve nihayet şu anda var olan tam 100 milyon fosili NEDEN SAKLAMIŞ OLDUKLARI sorusuna cevapsız kalacaktır.
9) Canlılığın yapıtaşı olan tek bir işlevsel proteinin tesadüfen oluşması ihtimalinin 10 üzeri 950 de bir ihtimal olması ve bunun matematiksel olarak sıfır anlamına gelmesi konusunda cevapsız kalacaktır ve labrotuar ortamında bir hücre bile oluşturulamazken canlılığın tesadüfler sonucu nasıl oluşacağı konusunda cevapsız kalacaktır.
10) Dışarıda da, beyinde de ışık olmamasına rağmen, BEYiNDE GÖRÜNTÜYÜ KiMiN GÖRDÜĞÜNÜ AÇIKLAYAMAYACAKTIR.
11) Sesten yalıtılmış beynin içinde konuşmaları, sesleri, müziği KiMiN DUYDUĞUNU iZAH EDEMEYECEKTiR.
12) BEYiNDE GÖRÜNTÜDEN, MÜZiKTEN, DOKUNMAKTAN, KOKLAMAKTAN ZEVK ALAN, BUNLARI YORUMLAYAN, BUNLARA TEPKi GÖSTEREN VARLIĞIN KiM OLDUĞU SORUSUNA CEVAP VEREMEYCEKTiR.
Bugüne kadar çıkartılan çoğu fosil tam bir iskelet halinde değildir. Ancak önemli ipuçları korunan kafataslarından ve omurgalardan elde edilmektir. Bunların olmadığı zaman ise moleküler biyolojinin ve kimyanın araştırma yöntemlerinden faydalanılır. Ayrıca son olarak bulunan ida fosili şimdiye kadar bulunan mevcut fosiller içerisinde en sağlam halde bulunanıdır. Canlıların mükemmelliği görecelidir. Kime göre mükemmel canlılardan bahsediyorsunuz? Kaldı ki bir canlının mükemmelliği onun doğal seleksiyon sayesinde hayatta kalabilmeyi ve üremeyi başarmış olmasını gösterir. Öyleyse nesilleri yok olmuş milyonlarca canlının fosillerinden ne gibi bir mükemmellik bekliyorsunuz. Tasarım yanılsaması canlıların sahip olduğu doğal seleksiyon başarısını bir yaratıcıya mal ederken acaba bu kadar mükemmel ve karmaşık açıklamaya sahip canlıların üzerindeki bir varlığın tasarımına ne gibi bir açıklama yapabilir. Ayrıca canlıların kusursuz olması gibi öznel bir çıkarımın bilimle ne gibi bir ilgisi olabilir. Bir çok kusuru olan ve hayatta kalabilmeyi başaran canlıların olduğu bilinmektedir. Bu yarım göz ve yarım kanatın işe yaramadığı indirgenemez komplekslilik savı ile çürütülemeyecek kadar bilimseldir.
Bugüne kadar sudan karaya çıkış, karadan suya dönüş, sürüngenden kuşlara ve memeliye evrim birçok fosil kayıtları ile gösterilmiştir. Harun Yahya gibi islam-hristiyan apolojistlerin saçma kitaplarıyla bu fosiller çürütülemez.
Bütün bu fosillerin bir sahtekarlık olduğunu iddia edenlerin Harun Yahya amcalarının daha bir yılan balığı ile yılanı ayırt etmekten ve sözüm ona eşsiz yaratılışa örnek verirken yapmış olduğu photoshoplu evrimin değişmez olduğu üçkağıtçılığını yaratılış atlası üzerinde kullandığı kanıtlarda 'kancalı' halde unutmasını nasıl açıklayabilirler ki. Herkesi kendileri gibi üçkağıtçı zannediyorlar sanırım. Fosilleri saklama konusunda araştırma yerine casusluk yapacak kadar ileri teknolojiye sahip bu yaratılışçı bilimbazlar neden kendi fosillerini ortaya sunmaktan çekinirler. (Lütfen photoshop ile olmasın; zira onu yaparken dahi kambriyen canlısı olarak sunduğunuz yassı solucan üzerinde 'balık kancası'unutuyorsunuz.
Evrim teorisi yalnızca big bang öncesi ve sonrası koşulların rastlantısallığını, dünyamızın ve canlılığın başlamasından sonra ise doğal seleksiyon yoluyla evrimsel determinizmi savunur. Kısaca büyük patlama sonrası dünyamız ilk canlılığın oluşması için gerekli dna ya da rna molekülünün oluşması için ender özelliklere sahip bir yerdir. Ayrıca lablarda yapılan deneylerle benzer ilk şartlarda ilkel moleküller yaratılabilmiştir.( Miller-urey deneyi/ilkel çorba).
Görüntüyü görmememiz, müziği duymamamız, ışığı görmememiz onların olmadığı anlamına gelmez. Ayrıca nöroloji alanında beynin nasıl işlediği ile ilgili birçok araştırma ve inceleme mevcuttur.
Her şeyi bir yaratıcıya bağlamakta sonsuz savurganlık gösteren bu hokkabazların Richard Dawkins ile yüzleşebilecek kadar taşaklarının olmadığı da açıktır. Zira kendisi de bu şebekleri dikkate almaz. Çünkü yaptıkları bilim değildir. Bu yazı da Kendisinin avukatı olarak değil, sadece evrimi savunan birisi olarak yazılmıştır.
az önce kendisi hakkında bir sazanlık yaptığım yazar. bir an kendisi türkiye'ye gelecek zannetmiştim ama meğer kendisi hakkında bir seminer verilecekmiş. özür diliyorum.
odtü'nün internet sitesine "richard dawkins at metu" diye duyuru koyarsan biz de yanlış anlarız elbette.
türkiye'de kendi internet sitesine erişim engellendiği halde ve kitabının türkçe tercümanının kısa süre tutuklanmasına rağmen türkiye'den hoş sözler ile bahsetmesi (turkish friends gibi) ve sorunu sadece harun yahya'ya indirgemesi ile takdirimi kazanmış yazar.
"tanrı yanılgısı" kitabıyla gönlümde taht kurmuş, derin düşüncelere dalmamı sağlamış ve tanrının varlığını sorgulamamı sağlamış müthiş insan.
şiddetle tavsiye edilir.