ilim çinde de olsa gidin alınız, bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen bir anlayıştan ,gelinen nokta ürkütücü ,aptalca ve anlamsız..siz istemeseniz de dünya yuvarlak ...
şeytanın papazı
tanrı yanılgısı
yeryüzündeki en büyük gösteri
pek çok insan bu sitenin kapatılmasının sadece muhalefet yapmamız oldugunu sanabilir (#9421407) ancak asıl onyargıyı kendileri yapıyorlardır bu düsünce ile.
sonucta ben bu adamın kim oldugunu bilmesem bile sansur vardır. nedir bu sansur ?
devlet bana guvenmiyor demektir. cunku okuduklarımın dogrulugunun kararını bana bırakmıyor demektir.
sanırım cemaat felsefesinden gelmektedir... (ne felsefesi ya cemaatcinin felsefesi mi olur)
hiç başka işiniz gücünüz yok dimi birşeyler yapayım çalışayım çabalayayım memlekete bir faydam olsun demek yok bilmem kimin sitesi kapatılmış buraya entry girip kapatmayı lanetleyenlerin yüzde 99 unun o adamdan haberi bile yoktur emin olun eleştirmiş olmak için eleştirmek, eylem yapmış olmak için eylem yapmak yazık size birde yurdum insanının sansürle köreltilmesinden bahsetmişler hay ben sizin körelme anlayışınıza...
kendilerini çok demokratik gören bu yeni aydınlarımıza (!) arada bri kendilerinin kim olduğunu hatırlatmamız gerekir.
bilim hayvanlarla ortak atadan geldiğimiz söyleyince ben maymun değilim diyerek bilimadamlarından daha iyi bildiğini idda eden bu zihniyet, siteyi yasaklayarak asıl maymunluğunu yapmaktadır.
devletin takdiridir. ancak ayni devlet bilmelidir ki, richard dawkins ne soyluyorsa aynilari baska yerlerde de soyleniyor, hem turkce olarak, hem de bizim iman sahiplerinin ruh ve akil idrakina yakisir bir bicimde. bos islerle ugrasiyorlar yani...
bu direkt olarak özgürlüğü kısıtlayan bir harekettir. youtube'unuzu kapatıyorlar, dünya görüşünüzü düpedüz kısıtlıyorlar, içgüdüsel hislerinizi porno izleme hakkınızı elinizden alarak baltalıyorlar sonra siz hala..
Düşünce özgürlüğünün tavan yaptığı Türkiye'de karşılaşılabilecek en doğal durumlardan birisidir. (bkz: Allah)'tan Dawkins'in kitaplarını yasaklamamışlar.
bir fikir insanının başka bir insanının görüşlerine sansür koyması hareketi. nasıl oluyor o iş birisi "sözde" fikir adamı olunca bas bayağı oluyor işte.
tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük gibi sıfatları geçtim, en başta yapılan aptalca bir eylemdir. kardeşim, sen kime neyi ispatlamaya çalışıyorsun? "ben hepinizden daha büyüğüm, daha güçlüyüm. adam gibi sitelere girin, beni delirtmeyin" mi demeye çalışıyorsun?
diğer bir yandan, bu büyük insanların yaptıkları antipatiden başka birşey uyandırmıyor islam hakkında. şunu savunanlar olabilir, "islamla ne alakası var kardeşim. bu yapılan, adamın kendi mallığı". e, peki şunu soracağım, bu olaya bakıp imanı tazelenen var mı? "işte islamın kılıcı, işte islamın hakkaniyeti" diyen var mı? yok değil mi?
ayrıca, bir sistem toplumun ihtiyaçlarını karşıladıkça, toplum tarafından kabul gördükçe ayakta kalır ve benimsenir. bugün, neden ağzımızı gere gere "komunizm mi kaldı kardeşim? çöktü gitti işte." diyoruz. çünkü, komunizmi uygulama görevini üstlenenler sistemin suyunu çıkardılar. hata komunizmde değil. keza, islamda da öyle. uygulayanların islamı nereden anladıklarına bağlı iş.
öte yandan, "islam: hoşgörü dini" gibi önermelerinizi de kendi kendinize çürütüyorsunuz beyler. ben, sırf yanımdaki müslümanlar incinmesin diye, konuşmalarımda ve tartışmalarımda muhammed olarak ele aldığım insana hz. muhammed diyorum. siz duanızı ederken, bende göğe açıyorum ellerimi, yanımdaki insanların inançlarında samimi olduklarını düşündüğüm ve allah katında onları onore etmek istediğim için. ama siz, beni alt gördüğünüz halde, benim kadar müsamaha gösteremiyorsunuz. benim hz. muhammed e zeki dediğim kadar freud a sapık, hz. ali ye cesur dediğim kadar lenin e dinsiz, kafir diyorsunuz.
yapmayın beyler yapmayın. düşünmeden kendinizi alçaltıyor, farkında olmadan günah işliyorsunuz.
aslında kaygıların çok da boş olmadığını gösteren olaydır. eskiden olsa inanmazdım, hadi len der geçerdim, ama şimdi, özellikle de bu sansür manyaklığı sonrası bir takım kişilerin kaygılarına tamamen hak verir duruma geldim. aslında bir bakıma da sevindim, zira bu son olay, benim gibi düşünen insanları bile acı gerçeklerle tanıştırmıştır. evet, işte bunu yapan zihniyet, ne kadar demokratik, ne kadar çok yönlü, ne kadar herkese hak veren kişiler olduklarını göstermişlerdir. tabii sadece kendileri gibi düşünenlere karşı. maskeler düşmüş, gerçek kirli yüzleri görünmüştür. o yüzden seviniyor, ve bunu yapan zihniyete teşekkür ediyorum bu kadar çabuk gerçek yüzlerini gösterdikleri ve beni zarardan döndürdükleri için. artık şuna eminim ki mazlum edebiyatları sadece ve sadece timsah gözyaşlarından ibaret. bunu yapanlar yarın gerçekten söz sahibi olduklarında belirli kurumlarda(hoş, daha şimdiden çoğunu zaptetmişler görünüşe göre) kendilerinden olmayanlara ne yapacaklarını hemen belli etmişlerdir. yarın öbürgün mağaradan çıkmış, ellerinde "iman silahı" ak-47'leriyle labaratuvar basıp "ilmin fazlası küfre götürür" veya "kuranda yazıyo buna gerek yok" diyen tipleri görürsem hiç şaşmayacağım bu ülkede. yeminle diyorum bak! hatta olmazsa şaşacağım. aha şuraya yazıyorum.
ama o güne kadar ben bu iğrenç zihniyete karşı elimden geleni ardıma koymayacağım. gerekirse, bütün bu internet sansürleme şaklabanlıklarının çoğunun arkasında olan otorite figürün en büyük düşmanlarına kadar(mesela hür ve kabul edilmiş mason locaları -neyse anladınız kim olduğunu - ki eskiden bu amcaları söz sahibi sanırdım, ama orada da yanıldığımı görmekteyim) uyarmaya çalışacağım herkesi. bunu da buraya yazıyorum arkadaş!
gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını istemeyen teokratik devletlerde görülebilecek bir hede. bak mesela bizim ülkede böyle bir şey olmaz, zira bizim ülke çok pis laiktir. süperdir. mesela rönesansı ve matbaayı bizimkiler bulmuştur. hem bıdı bıdırık bızır.. aaa! ama nasıl yaa?
neyse, bütün komşularının başkentlerine yirmidört saat içinde girebilecek kadar über olan devletimizi eleştirmiş olduk şimdi yukarda. neyse, ben devletlularımızdan ve 648673896943609243043754095964213895492431965745 yıldır değişmeyen devletimizin sorgulanamaz temel ilkelerinden 645655468787687678687 x 2^232342 kere özür dileyerekten şu sözü aktarıyorum. bakın aktarıyorum dedim. ben söylüyorum demedim. ona göre! "laik devlet milletin saçıyla başıyla, sakalıyla, ailesiyle, türban geyiğiyle falan uğraşmaz, ilgilenmez. laik devlet düşünme özgürlüğüne verdiği değerle, bilimsel gerçeklere halkının ulaşmasına yaptığı katkılar kadar laiktir.yoksa sen istediğin kadar "biz laikiz, hatta laiklik adına totaliterlik bile yaparız" de, hatta kırk tane takla at olmadı, sen laik maik değilsindir. olsa olsa halkı üniformlaştırmaya çalışan südo-ulus politikaları izleyen bir devletten ileri gidemezsin. nokta. " - balyozoğlu, koyarhan - 21.yy'da çükündürük yönetimler ve kambur devletler, s: 69
kendini müslüman olarak tanımlayan; fakat mevcut hükümetin despotça, akılsız ve çıkarcı uygulamalarından tiksinti duyan bünyemde metabolizmamı zorlayan reaksiyonlara sebep olan, yine de ardından dervish'in they can't stop the spring adlı parçasını aklıma getirerek umutlarımı yeniden yeşertmeme engel olamayan bir garip uygulama.
eger gercekten sahsa hakaretten kapatılmıssa yasada acık oldugunu gosterir durum.
iyi valla, kapatmak istedigin bir site varsa provake amaclı hakaret icerikli
bir mesaj gondermen yeterli.bu mesajı siteyi dava edip kapattıran sahsın ya da yandaslarının gondermedigi ne malum?
Richard Dawkins'in peygamberliğinin ilanıdır.* Hayırlı uğurlu olsun. iyi ki tubitak gen bencildir kitabını tayyeap ve kankaları tubitakı ele geçirmeden çıkarmış da okuyabildik. Dünya çapında başlatılan ve yıllardır süre gelen evrim teorisi karşısındaki yaratılış efsaneleri ile sahte peygamberleri ve televanjelist üçkağıtçıları ile radikal dincileri ile genlerini ve bilinçlerini bilimsel olgulara kapatmış yerli - yabancı hacı hoca takımının zil takıp oynaması gereken durumdur.
kapatılmış olmasının sebebi olarak aslında başka bi olasılığın belirmesi üstüne (ve cidden bu yeni olasılığın gerçek sebep olmasını umuyorum, bu şekilde en azından bu yasaklamanın bi düşünceye yasaklama getirilme olmadığı savunmasını yapabilirim kendimce ve rahatlayabilirim çünkü) yazımın ikinci bölümüne başlayayım.
2
sitenin yasaklanması aslında iki üç günlük bi haber ama dns ayarları, jack programları falan derken bilgisayarlarımız artık her yasağı alt edecek donanıma sahip olduğundan bu yasaktan haberdar olamamıştım. çünkü sitenin yasaklandığını duyup denediğimde rahatça girebiliyor olduğumu görmüştüm. meğer yasaklama biraz sallapati şekilde yapılmış ve hiç dns ayarlarıyla oynamamış, düz adsl kullancıları için erişime kapatılmış sadece. bunun olduğunu öğrenebilmek için msn listemdeki malloryknox'tan rica etmiştim siteye girmeye çalışmasını.
kendisi ekşi yazarıdır ve giremeyince hemen ondan ekşi'de başlık açmasını rica ettim. açtı da. ve başlık üstüne ekşi'nin praetor'larından biriyle (nicki bizde kalsın) yaptığı mesajlaşmayı buraya paste ediyorum. kendisi "nickimi afişe etmezse yazabilir" demişti sağolsun (alttaki linkte adnan hoca ile ilgili bi haber görebilirsiniz).
"öğle saatlerinde siteye erişim mümkündü. neden kapatılmış olabilir diye kısaca sitede gezindim. adnan oktar/harun yahya isimlerini arattım. adnan oktar'la ilgili bir reuters haberinin altında okur yorumları kısmında "fuck adnan oktar", "he is a charlatan" gibi ifadeler vardı. muhtemelen bu ...'nun (çok ağır bi laf değildi ama olsun eşeği sağlam kazığa bağlayalım. b.t.) avukatları bu ve benzeri ibareleri kişilik haklarına saldırı olduğu gerekçesiyle mahkemeye sunarak siteye erişimin engellenmesini sağladı."
"yasal boşluk yok aslında. her şey gayet yasalara uygun. site içeriğinde adama hakaret var, adam da bunun kaldırılmasını istiyor. benim kötüye kullanma dediğim, adnan oktar'ın kendisine hakaret içeren ve eleştiri sınırlarını aşan internet üzerindeki bütün yazıları takip ederek bunlar için davacı olması. atıyorum, malın tekinin youtube videosundaki aptal yorumda bile adnan oktar'ın adı geçse, bunu bahane ederek tüm youtube'u kapattırabiliyor. kötüye kullanma dediğim bu. ama yasalara gayet uygun.
asıl acı olan, hakimin sakıncalı içerik linki yerine tüm siteye erişimi engellemesi. bu da genellikle hakimlerin teknik konulardaki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. uzun lafın kısası komplo teorisi üretecek bir durum yok, ama sonuç her halukarda vahim. benim yorumlarım biraz yüzeysel oldu, ama işin hukuki ve teknik boyutu bundan ibaret.
kişilik haklarına saldırı sözkonusu olduğunda kim olduğu farketmez. meğer ki o kişi şikayetçi ve davacı olsun. fıratnews'ün kapatılması tamamen ayrı bir olay. orası muhtemelen terörle mücadele kanununa ve türk ceza kanununa aykırılıktan kapatılmıştır. burada ise kişilik haklarına saldırı sözkonusu. işin vahim yanı şu. şimdi ben kötü niyetli birisi olsam ve herhangi bir internet cafeden youtube ya da sürekli denetlenmeyen bir sitenin okur yorumları kısmında kendime hakaret etsem, daha sonra dava açıp, bu sitede bana hakaret ediliyor diye dava açıp siteyi kapattırabilirim. adnan oktar ve ekibi yapıyordur demiyorum, ama isteseler bu yola başvurup içeriği denetlenmeyen siteleri pekala kapattırabilirler."
ve evet bu rahatlamamızı sağlayan bi yorum. çünkü bu şekilde en azından sitenin kapatılmasını ucundan kıyısından yasal bi zemine oturtabiliyoruz. artık tek eleştireceğimiz nokta bunun bi kumpas olup olmaması olasılığı, hakimlerin teknik bilgi yetersizliği falan fişmekan oluyor.
sitenin okuyucu yorumlarında lafı geçen yazıların olması zaten site yasaklaması gibi bi şeye yabancı oldukları için site admin'leri tarafından silinmemiş olmasına bağlanabilir. her neyse umursamıyorum..
son olarak iki noktadan (kısaca) bahsedeyim ve bitireyim. birincisi telekom'a da kızdım ama yanlış yönlendirilmiş bi tepkiydi bu. telekom sadece emir kulu ve mahkeme kendisine ne emrederse yapmakla yükümlü. tamam telekom'u günahımız kadar sevmiyoruz ama hakkını yememek lazım.
ikincisi de artık sitenin açılıyor olması. haberini vermemizin üstünden sadece bir saat sonrasında sitenin açılması az biraz payeyi üstümüze almamızı sağlamıyor değil. bu da işin son sevindirici tarafı..
durum üstüne bünyeyi kaplayan sinirin artık hem geçen zaman, hem de işin içyüzünü öğrenmiş olmamızın etkisiyle yok olduğu, bu sayede hakkında daha sağlam yorumlar yapmamızın mümkün olduğunu belirterek başlayayım öncelikle. bu arada aslında başlığı açan ben olduğum halde ilk entry'm hakaret içerdiği nedeniyle (gerçi küfür yerine nokta koymuştum ama olsun) silindiğinden başlık altındaki tek entry'm bu olacak.
bu entry iki bölümden oluşacak sevgili okur. ilk bölümü durum üstüne yapılan yorumlara eğilecek, ikinci bölümü işin içyüzüne. kemerlerinizi bağlayın, çünkü kansas.. is going bye bye.
1
bu memlekette eğer bi düşünce yasaklanıyorsa bu yasağın bile en azından savunulabilir tarafı olması, eğer yoksa insanların o yasağı savunacak şekle getirilmesi esastır. yani bugün pek çok kürt sitesi de yasaklıdır ama sebep olarak terör propagandası gösterilebilir, güvenlik denebilir ve bu sayede aslında arada sadece haber vermekten başka bi iş yapmayan bi site bile rahatlıkla yasaklanabilir, kimse de buna laf etmez. çünkü alışmışızdır artık yasaklarla yaşamaya. başka hiç bi gelişmiş ülkede olmayan türklüğe hakaret gibisinden absürd bi yasa maddesi şu an özümsenmiş ve olmazsa olmaz kabul edilmiştir halk tarafından. böylece türklüğe hakaret gibi muğlak bi suçlamayla istediğiniz yazıyı yasaklayabilirsiniz "bence türklüğe hakaret etmektedir" diyerek ve değil eleştiri, destek görürsünüz insanlardan.
işte bu noktada richard dawkins'in sitesinin kapatılmış olması bu alışkanlığımızın bile ötesinde bi olay olduğundan o aşırı sinir kaplamıştı bünyeyi. çünkü ne türklüğe hakaret vardı, ne güvenliğe, ne dini inançlara (çünkü dawkins sadece bi bilimadamıydı ve ateist argümanlarını öne sürüyordu, ateizmin argümanlarını dine hakaret diye saydığınız anda aslında yasakladığınız bi hakaret değil, bi düşüncedir çünkü).. ortada olan şey bi erkin kendi fikrince ve keyfince site içeriğini zararlı görüp, bunu insanların görmesini engelleme hakkını kendinde sayıp, padişah fermanı gibi yasak koymasıydı ki o yasaklara alışmış bünyeyi bile dumura uğratmıştı.
bu yasak üstüne "zaten dawkins de kim tanıyor muyuz, millet karalar mı bağlayacak bu yasak üstüne sanki" demek bile aslında o yasakçı zihniyeti ne kadar içselleştirdiğimizin göstergesiydi. evet bu ifade "bu düşünce yasaklansın" kelimelerini içermiyor ama şunu gösteriyor.
x fikrinin yüzde doksan dokuz oranında kabul edildiği, y fikrinin de kalan yüzde birlik dilimi oluşturduğu bi ortamda eğer y'nin ifade edilmesine yasak getirildiğinde x fikriyatında biri eğer laflarına "zaten kaç kişi y'yi savunuyor ki" diye başlıyorsa, bu yasağı onaylar ifade kullanmamışsa bile aslında y'ye yapılan baskı ve yasağı meşrulaştırıyor ve içselleştiriyor demektir. demokrasinin tanımı çoğunluk diktası yerine azınlığın çoğunluğa karşı savunulması olması olduğuna göre, aslında azınlık olan bi fikrin yasaklanması, kendisine demokrat diyen insanın ilk karşı gelmesi gereken şeydir çünkü. bunun yerine "kim takar bu yasağı" dediği anda o yasakçı zihniyetle kolkola girmiş demektir.
ha o yasağı kim takar ki denen de toplumun bi de en entelektüel kesimi olunca zaten iş daha acıklı bi hal alıyor ama neyse onu geçelim.
peki ama dawkins kim, sitesinin yasaklanması neden insanların kara bağlamasına yol açmıyor. çünkü kendisi küçük bi zümrenin içinde yine küçük bi zümreye hitap eden birisi. birincisi ateist ve buna dair argümanlar öne sürüyor. bu zaten kendisini bu memlekette çok ufak bi zümrenin takip edeceği adam yapıyor. sonrasında bu yetmiyormuş gibi bu adam öyle sosyolog falan da değil. eğer öyle olsaydı en azından bütün bu ateist kesimin bildiği biri olabilirdi. adam genetikçi.. bilimadamı yani. ve kitaplarını bilimsel bi terminolojiyle (elinden geldiğince basitleştirmeye çalışsa da dili) yazıyor ve bilimden, genlerden, biyolojiden falan bahsediyor. hem ateist, hem bilimadamı. iyice azaldı takipçisi işte.
bunları neden yazıyorum, çünkü aslında "kim takar dawkins'i" lafının diğer bi alt manası da "zaten kimsenin takmadığı adam büyük olasılıkla saçmaladığı için takılmıyordur" ifadesidir. oysa zaten dawkins kendisine seçtiği alan olarak küçüğün de küçüğü bi zümreye dahildir. başkası olamaz. bu ülkede bana stephen hawking'in kaç kitabının kaç insan tarafından okunmuş olduğunu söyleyebilir misiniz. o zaman hawking de mi takılmayacak bi adamdır.
bu yasaklama, zaten ezici ve baskıcı çoğunluk içinde zar zor kendi fikirlerini (çoğu zaman ölüm korkusu eşliğiyle) ifade etmek isteyen bi azınlığa yapılmış keyfi ve terbiyesiz bi yasaklamaydı. o yüzden sinir basmıştı bünyeyi. ve hatta ilk başta da anlattığımız gibi bu yasağı yasaklamalara alışmış zihnimizde bile yasal (sadece bu ülkeye göre yasal ama, evrensel yasalara göre değil) bi zemine oturtamamamız, devlet i alimizin bizim yerimize karar verip kendince bizi şekillendirme isteğine boyun eğmemiz gerektiği için isyan etmiştik. ve evet dışardan bakan biri için artık beş para etmez bi ülke idik (bunu da silme gerekçesi olarak görmezsiniz umarım).
işin doğrusuysa sonra öğrenildi ve açıkçası bünyeyi çok rahatlattı. bu ilk bölüm bizim farzettiğimiz (ve üstüne sinir yaptığımız) olasılık üstüne yazıldı. çünkü bu olasılığın üstüne yazılmıştı yasağı çok da önemsemeyen (hatta haklı bulan) yorumlar da. şimdi artık işin gerçeğine gelebiliriz.