her ne olursa olsun özgür düşünceye vurulmuş bir darbe. okurum inanırım veya inanmam bu bana kalmış. demokrasi kelimesini her cümlesinde kullanan insanların böyle birşey yapması çok komik. (bkz: bu ne perhiz bu ne lahana tursusu)
sanki çok meraklı bızım mıllete richard dawkinse. uğraşsın o etek boyu, kulak zarı, oruç tutmayan öğrenci ile.
meraklısı gider alır tubıtak yayınlarından gen bencildir yada kor saatci kitabını okur okur akılanır.
(bkz: bana oy ver bende sana at gözlüğü vereyim)
maymun olmadığını idda eden fakat bi maymuna eşdeğer düşünce yapısına sahip olanların desteklyeceği türden bi karardır. nerede özgür düşünce, nerede bilimsellik ?
her ne hikmetse benim bilgisayarın mezkur yasağı tınlamadan deldiği engel. garip. benim bilgisayar mı ateist sizin bilgisayarlar mı yobaz anlamadım.
tanım: bir hukuk devletinde olması muhal olan yasak.
hiç kimseyi dert deryalarına salmayan olaydır. youtube 'un gözünü seviyim. şimdi millet ayaklanacak mı yani "richardlar ölmez, internet engellenemez" diye? yok öyle birşey üstadım.
oha be oha biz nereye? diye söylendiğim hal. burda demagogluk yapmayın, türkiye adına üzüldüğümüz bir karardır bu zaten, çünkü mahkeme vermiştir bu kararı, olayın vehameti ortada. ilerisi için düşünülenlerin görülebilen yaptırımlarından biridir.*
maymun haklari savunucularibu bilimsel calismadan mahrum kalmaktan duyduklari rahatsizligi, analitik dusunme kabiliyeti ile yaradilisi cozumlemeye calisan bu zevat mahkeme karari uzerinden hukumeti hedef aliyorlar..lan keko ne evrimi sen once kurumlar arasi farki anla!
elin gavurca sitesinden bile korkularının ecele faydası yok. evrimin aslı bu değil ama anlayacağınız dilden konuşam: hepimiz maymundan geldik. endonezya'nın maymun adasından göçtük. lan arkadaki, sen de. gerçekten kaçamazsın. cennet yok, cehennem de. asıl cehennem bu. akıl-lı olun, sizi ayakta s.kiyorlar. o bir metre on santimlik kıllı atalarınızı, aslınızı, ecdadınızı inkar ediyorsunuz.
s.ve seve kabul edeceksiniz dünyanın yuvarlak olduğunu kabul ettiğiniz gibi, kainatın merkezi olduğumuz iddiasındaki kibrinizi terketmek zorunda olduğunuz gibi. ama ne bahane bulacaksınız,o merak konusu. akıllı tasarım mı olur, zottrik teorisi mi bilmem. ama bu tür kapatmalar sadece ölümü geciktirir ve evrimin maymun beyinli akrabalarca da kabulünün itirafıdır.
neye inanıyorsanız onun adına düşünün: gerçek ne ise onu ne pahasına olursa olsun kabul etmeye hazır mıyım? beynini dinlerin tokatlamadığı 10 yaşındaki çocuğun, fosilsiz bile mantıklı lan dediği evrimin adını koymaya cesaretin var mı?
bu, o liberal maskesi altındaki sahtekarların sizin sevmeyi öğrenemediğiniz, ne bok olduğunu hala anlamadığınız özgürlüğünüze kapaklarıdır.
kurbağayı yavaş yavaş haşlarlar ki jetonu düşmeye de, bu kurbağalar pişmeye dünden razı. ateşi harladılar, ateş asıl sizi çağırıyor. o liboşlar, o liberty'nin anlamını götünden anlayan devrimin ilk kurbanı salakların taşaklıları alır vizesini gider prag'a, içer şarabını da siz ne b.k yersiniz burada?
alıştınız olm bu düzene. metallica yok, sözlükler yok, youtube şimdiden yok, internet yok, miden ağrıyor diye oruç tutmamak yok (saklanarak zıkkımlanmazsan sokakta, o ayrı). bunlar şimdiden, demokrasi yıldızlarının zamanında yok.
sonra ise küfretti iftirasıyla o boş beleş kellen yok, velev ki(hülasa ile beraber nefret ettiğim dangalak laflardan biri) çaldın; elin yok, kırbaç çok. şimdilik bunları aptallığından inkar eden çok. bir avuç vakit okuru hariç hiç birinizin nefes bile alamayacağı şeriat geliyor olm.
ah o kadınlar! siz tam sopalıksınız. sizi bağladılar türbana, çocukların yapma denilene inadı gibi (ki o yapma diyen ikna odacı salakların ta ...) esaret özgürlüğümüz engellenemez* sloganıyla bağladılar karanlığa. ne veriyor din size, vaadi ne? ana olursanız ayaklarınızın altından geçen erkeğe huri var, meme var, şarap var da size ne var? isyan edin, size ne yapmanızı söyleyeni dinlemeyin (bu söz hariç; tıpkı askerliğin meşhur üst haklıdır, ast haklı olunca 1. madde geçerlidir kuralı gibi)
imanına güvenen yarın gider inadına richard dawkins'in tanrı yanılgısı kitabını alır 19.5 tl'ye. cesareti varsa okur, varsa aklına takılan gider hocaefendisine sorar, müftüsüne, şıhına sorar. cevab verebilirlerse devam eder yoluna.
kabe'niz defalarca sel altında kalan bir küp bina. adı bile küp. yıkıldı, yok oldu. en son osmanlı dünyanın altınını harcadı, mısır'dan ustalara yaptırdı sıfırdan. kaçınız biliyor? kaçınız soruyor ey allahım neden korumadın kıblemizi diye. hani mahallenizde yıkılmaya çalışılırken kepçenin kollarını kıran bilmemne şıh efendi hz. türbesi? daha mı değersiz kabe?
peygamberinizin babasının adı abd-ullah. allah adını islamla icad oldu sananlar düşünmez mi neden putperest birinin adı allahın abd'ı* diye. el ilah denilen baş putun adı ne gezer 99 isimli allhımın adında? peygamberiniz şam'a kadar deve kervanı yönetti. yani sözde kadının ezildiği, ama bugüne rahmet okutan, adını sizin koyduğunuz cahiliye devrinin kudretli kadını hatice bint huveylid'in kervanını.
nasıl öğrenmedi okumayı bunca süre, ya da neden öğrenmedi, nasıl kervan yönetti? allahının ilk emrine* ölene kadar neden uymadı? ümmiliğiyle neden övündü? yoksa tevrattan, incilden arak iddialarına cevaben mi?*
varaka bin nevfel.. hristiyan. tevratı, incili arapçaya çevirdi, mekke'nin papazı. muhammed bin abdullah'ın karısı hatice bint huveylid'in amcaoğlu, ilk nişanlısı, düğünlerine başkanlık yapan, peygamberliği müjdelediği islam kaynaklarında yazan, ama ölene kadar müslüman olmayan adam. 15 yıl muhammed bin abdullah'ın yanında bulunan adam. aloo, size birşey anlatmaya çalışıyorum.
neyse boşverin bunları, herşey tamamen duygusal sebeplerden. size rabbin, tanrının, allahın, yehovanın boş tahtının polaroidle çekilmiş resmini bile gösterseler devam edenleriniz çıkar. deniz feneri''ne uçuşan sinekler oldukça bırakılır mı ulan bu din?
anca aziz nesin, turan dursun gibi sizi fettoşunuzdan çok seven ama onun gibi zırlamayan enayi kuşları koyar kendini hedef tahtasının ortasına.
richard dawkins şeytanın temsilcisi mi, deli mi s.kti bu profesörü? parası mı yok, kitabının reklamı mı derdi, şöhret meraklısı mi yoksa her gün ölüm tehlikesiyle yaşamaktan hoşlanan adrenalin bağımlısı mı?
titreyin, sallanın, kendinize gelin. köle olmayın. dövüş klübü''nü adonis kası veya efektler için izlemeyin.
bu ateist, agnostik denilen mikroplar filmlerde baygın, hipnotize olan kahramana gaz veren, gözünü açmaya çalışan, filmin ilk öleni olan gözlüklü şişmana benzer zaten.
2. dünya savaşı öncesi winston churchill'in britanyalılara dediği gibi: size kan, gözyaşı ve ter vaad ediyor bu allahsızlar, ama gerçek de bu ne yazık ki.
ne yapalım, size vaad edilenden süslü bir cennet sözü mü verelim bol keseden? bizde yalan yok. sermayemiz bilebildiğimiz..
lan tamam çayınızı da biz koyalım, siz yeter ki şu acı ilacı için ve yüzleşin kibirsizce ölümlü lduğunuzla,
toprak olup yok olacağınızla, bilmeden anca bir çiçeğin özüne yürüme ihtimalinizin olduğuna; nereden geliyorsanız, bayramda kestiğiniz koyun ölünce nereye gidiyorsa oraya gidebileceğinizle.
zor evet, ezber bozan, tüm işletim sisteminizin silinip ubuntu''yla idare etmeniz* gibi ama önceden içinizde olan devasa ağırlık sonrası içinizde korkunç bir boşluk olmaması denemeye değer.
sonra matrix'in birleri sıfırları dökülür gözünüzün önünden ve anlarsınız bu kapatmaların puzzle'daki yerini ve ebenizin örekesini.. tecrübeyle sabittir.
durum üstüne bünyeyi kaplayan sinirin artık hem geçen zaman, hem de işin içyüzünü öğrenmiş olmamızın etkisiyle yok olduğu, bu sayede hakkında daha sağlam yorumlar yapmamızın mümkün olduğunu belirterek başlayayım öncelikle. bu arada aslında başlığı açan ben olduğum halde ilk entry'm hakaret içerdiği nedeniyle (gerçi küfür yerine nokta koymuştum ama olsun) silindiğinden başlık altındaki tek entry'm bu olacak.
bu entry iki bölümden oluşacak sevgili okur. ilk bölümü durum üstüne yapılan yorumlara eğilecek, ikinci bölümü işin içyüzüne. kemerlerinizi bağlayın, çünkü kansas.. is going bye bye.
1
bu memlekette eğer bi düşünce yasaklanıyorsa bu yasağın bile en azından savunulabilir tarafı olması, eğer yoksa insanların o yasağı savunacak şekle getirilmesi esastır. yani bugün pek çok kürt sitesi de yasaklıdır ama sebep olarak terör propagandası gösterilebilir, güvenlik denebilir ve bu sayede aslında arada sadece haber vermekten başka bi iş yapmayan bi site bile rahatlıkla yasaklanabilir, kimse de buna laf etmez. çünkü alışmışızdır artık yasaklarla yaşamaya. başka hiç bi gelişmiş ülkede olmayan türklüğe hakaret gibisinden absürd bi yasa maddesi şu an özümsenmiş ve olmazsa olmaz kabul edilmiştir halk tarafından. böylece türklüğe hakaret gibi muğlak bi suçlamayla istediğiniz yazıyı yasaklayabilirsiniz "bence türklüğe hakaret etmektedir" diyerek ve değil eleştiri, destek görürsünüz insanlardan.
işte bu noktada richard dawkins'in sitesinin kapatılmış olması bu alışkanlığımızın bile ötesinde bi olay olduğundan o aşırı sinir kaplamıştı bünyeyi. çünkü ne türklüğe hakaret vardı, ne güvenliğe, ne dini inançlara (çünkü dawkins sadece bi bilimadamıydı ve ateist argümanlarını öne sürüyordu, ateizmin argümanlarını dine hakaret diye saydığınız anda aslında yasakladığınız bi hakaret değil, bi düşüncedir çünkü).. ortada olan şey bi erkin kendi fikrince ve keyfince site içeriğini zararlı görüp, bunu insanların görmesini engelleme hakkını kendinde sayıp, padişah fermanı gibi yasak koymasıydı ki o yasaklara alışmış bünyeyi bile dumura uğratmıştı.
bu yasak üstüne "zaten dawkins de kim tanıyor muyuz, millet karalar mı bağlayacak bu yasak üstüne sanki" demek bile aslında o yasakçı zihniyeti ne kadar içselleştirdiğimizin göstergesiydi. evet bu ifade "bu düşünce yasaklansın" kelimelerini içermiyor ama şunu gösteriyor.
x fikrinin yüzde doksan dokuz oranında kabul edildiği, y fikrinin de kalan yüzde birlik dilimi oluşturduğu bi ortamda eğer y'nin ifade edilmesine yasak getirildiğinde x fikriyatında biri eğer laflarına "zaten kaç kişi y'yi savunuyor ki" diye başlıyorsa, bu yasağı onaylar ifade kullanmamışsa bile aslında y'ye yapılan baskı ve yasağı meşrulaştırıyor ve içselleştiriyor demektir. demokrasinin tanımı çoğunluk diktası yerine azınlığın çoğunluğa karşı savunulması olması olduğuna göre, aslında azınlık olan bi fikrin yasaklanması, kendisine demokrat diyen insanın ilk karşı gelmesi gereken şeydir çünkü. bunun yerine "kim takar bu yasağı" dediği anda o yasakçı zihniyetle kolkola girmiş demektir.
ha o yasağı kim takar ki denen de toplumun bi de en entelektüel kesimi olunca zaten iş daha acıklı bi hal alıyor ama neyse onu geçelim.
peki ama dawkins kim, sitesinin yasaklanması neden insanların kara bağlamasına yol açmıyor. çünkü kendisi küçük bi zümrenin içinde yine küçük bi zümreye hitap eden birisi. birincisi ateist ve buna dair argümanlar öne sürüyor. bu zaten kendisini bu memlekette çok ufak bi zümrenin takip edeceği adam yapıyor. sonrasında bu yetmiyormuş gibi bu adam öyle sosyolog falan da değil. eğer öyle olsaydı en azından bütün bu ateist kesimin bildiği biri olabilirdi. adam genetikçi.. bilimadamı yani. ve kitaplarını bilimsel bi terminolojiyle (elinden geldiğince basitleştirmeye çalışsa da dili) yazıyor ve bilimden, genlerden, biyolojiden falan bahsediyor. hem ateist, hem bilimadamı. iyice azaldı takipçisi işte.
bunları neden yazıyorum, çünkü aslında "kim takar dawkins'i" lafının diğer bi alt manası da "zaten kimsenin takmadığı adam büyük olasılıkla saçmaladığı için takılmıyordur" ifadesidir. oysa zaten dawkins kendisine seçtiği alan olarak küçüğün de küçüğü bi zümreye dahildir. başkası olamaz. bu ülkede bana stephen hawking'in kaç kitabının kaç insan tarafından okunmuş olduğunu söyleyebilir misiniz. o zaman hawking de mi takılmayacak bi adamdır.
bu yasaklama, zaten ezici ve baskıcı çoğunluk içinde zar zor kendi fikirlerini (çoğu zaman ölüm korkusu eşliğiyle) ifade etmek isteyen bi azınlığa yapılmış keyfi ve terbiyesiz bi yasaklamaydı. o yüzden sinir basmıştı bünyeyi. ve hatta ilk başta da anlattığımız gibi bu yasağı yasaklamalara alışmış zihnimizde bile yasal (sadece bu ülkeye göre yasal ama, evrensel yasalara göre değil) bi zemine oturtamamamız, devlet i alimizin bizim yerimize karar verip kendince bizi şekillendirme isteğine boyun eğmemiz gerektiği için isyan etmiştik. ve evet dışardan bakan biri için artık beş para etmez bi ülke idik (bunu da silme gerekçesi olarak görmezsiniz umarım).
işin doğrusuysa sonra öğrenildi ve açıkçası bünyeyi çok rahatlattı. bu ilk bölüm bizim farzettiğimiz (ve üstüne sinir yaptığımız) olasılık üstüne yazıldı. çünkü bu olasılığın üstüne yazılmıştı yasağı çok da önemsemeyen (hatta haklı bulan) yorumlar da. şimdi artık işin gerçeğine gelebiliriz.
kapatılmış olmasının sebebi olarak aslında başka bi olasılığın belirmesi üstüne (ve cidden bu yeni olasılığın gerçek sebep olmasını umuyorum, bu şekilde en azından bu yasaklamanın bi düşünceye yasaklama getirilme olmadığı savunmasını yapabilirim kendimce ve rahatlayabilirim çünkü) yazımın ikinci bölümüne başlayayım.
2
sitenin yasaklanması aslında iki üç günlük bi haber ama dns ayarları, jack programları falan derken bilgisayarlarımız artık her yasağı alt edecek donanıma sahip olduğundan bu yasaktan haberdar olamamıştım. çünkü sitenin yasaklandığını duyup denediğimde rahatça girebiliyor olduğumu görmüştüm. meğer yasaklama biraz sallapati şekilde yapılmış ve hiç dns ayarlarıyla oynamamış, düz adsl kullancıları için erişime kapatılmış sadece. bunun olduğunu öğrenebilmek için msn listemdeki malloryknox'tan rica etmiştim siteye girmeye çalışmasını.
kendisi ekşi yazarıdır ve giremeyince hemen ondan ekşi'de başlık açmasını rica ettim. açtı da. ve başlık üstüne ekşi'nin praetor'larından biriyle (nicki bizde kalsın) yaptığı mesajlaşmayı buraya paste ediyorum. kendisi "nickimi afişe etmezse yazabilir" demişti sağolsun (alttaki linkte adnan hoca ile ilgili bi haber görebilirsiniz).
"öğle saatlerinde siteye erişim mümkündü. neden kapatılmış olabilir diye kısaca sitede gezindim. adnan oktar/harun yahya isimlerini arattım. adnan oktar'la ilgili bir reuters haberinin altında okur yorumları kısmında "fuck adnan oktar", "he is a charlatan" gibi ifadeler vardı. muhtemelen bu ...'nun (çok ağır bi laf değildi ama olsun eşeği sağlam kazığa bağlayalım. b.t.) avukatları bu ve benzeri ibareleri kişilik haklarına saldırı olduğu gerekçesiyle mahkemeye sunarak siteye erişimin engellenmesini sağladı."
"yasal boşluk yok aslında. her şey gayet yasalara uygun. site içeriğinde adama hakaret var, adam da bunun kaldırılmasını istiyor. benim kötüye kullanma dediğim, adnan oktar'ın kendisine hakaret içeren ve eleştiri sınırlarını aşan internet üzerindeki bütün yazıları takip ederek bunlar için davacı olması. atıyorum, malın tekinin youtube videosundaki aptal yorumda bile adnan oktar'ın adı geçse, bunu bahane ederek tüm youtube'u kapattırabiliyor. kötüye kullanma dediğim bu. ama yasalara gayet uygun.
asıl acı olan, hakimin sakıncalı içerik linki yerine tüm siteye erişimi engellemesi. bu da genellikle hakimlerin teknik konulardaki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. uzun lafın kısası komplo teorisi üretecek bir durum yok, ama sonuç her halukarda vahim. benim yorumlarım biraz yüzeysel oldu, ama işin hukuki ve teknik boyutu bundan ibaret.
kişilik haklarına saldırı sözkonusu olduğunda kim olduğu farketmez. meğer ki o kişi şikayetçi ve davacı olsun. fıratnews'ün kapatılması tamamen ayrı bir olay. orası muhtemelen terörle mücadele kanununa ve türk ceza kanununa aykırılıktan kapatılmıştır. burada ise kişilik haklarına saldırı sözkonusu. işin vahim yanı şu. şimdi ben kötü niyetli birisi olsam ve herhangi bir internet cafeden youtube ya da sürekli denetlenmeyen bir sitenin okur yorumları kısmında kendime hakaret etsem, daha sonra dava açıp, bu sitede bana hakaret ediliyor diye dava açıp siteyi kapattırabilirim. adnan oktar ve ekibi yapıyordur demiyorum, ama isteseler bu yola başvurup içeriği denetlenmeyen siteleri pekala kapattırabilirler."
ve evet bu rahatlamamızı sağlayan bi yorum. çünkü bu şekilde en azından sitenin kapatılmasını ucundan kıyısından yasal bi zemine oturtabiliyoruz. artık tek eleştireceğimiz nokta bunun bi kumpas olup olmaması olasılığı, hakimlerin teknik bilgi yetersizliği falan fişmekan oluyor.
sitenin okuyucu yorumlarında lafı geçen yazıların olması zaten site yasaklaması gibi bi şeye yabancı oldukları için site admin'leri tarafından silinmemiş olmasına bağlanabilir. her neyse umursamıyorum..
son olarak iki noktadan (kısaca) bahsedeyim ve bitireyim. birincisi telekom'a da kızdım ama yanlış yönlendirilmiş bi tepkiydi bu. telekom sadece emir kulu ve mahkeme kendisine ne emrederse yapmakla yükümlü. tamam telekom'u günahımız kadar sevmiyoruz ama hakkını yememek lazım.
ikincisi de artık sitenin açılıyor olması. haberini vermemizin üstünden sadece bir saat sonrasında sitenin açılması az biraz payeyi üstümüze almamızı sağlamıyor değil. bu da işin son sevindirici tarafı..
Richard Dawkins'in peygamberliğinin ilanıdır.* Hayırlı uğurlu olsun. iyi ki tubitak gen bencildir kitabını tayyeap ve kankaları tubitakı ele geçirmeden çıkarmış da okuyabildik. Dünya çapında başlatılan ve yıllardır süre gelen evrim teorisi karşısındaki yaratılış efsaneleri ile sahte peygamberleri ve televanjelist üçkağıtçıları ile radikal dincileri ile genlerini ve bilinçlerini bilimsel olgulara kapatmış yerli - yabancı hacı hoca takımının zil takıp oynaması gereken durumdur.
eger gercekten sahsa hakaretten kapatılmıssa yasada acık oldugunu gosterir durum.
iyi valla, kapatmak istedigin bir site varsa provake amaclı hakaret icerikli
bir mesaj gondermen yeterli.bu mesajı siteyi dava edip kapattıran sahsın ya da yandaslarının gondermedigi ne malum?
kendini müslüman olarak tanımlayan; fakat mevcut hükümetin despotça, akılsız ve çıkarcı uygulamalarından tiksinti duyan bünyemde metabolizmamı zorlayan reaksiyonlara sebep olan, yine de ardından dervish'in they can't stop the spring adlı parçasını aklıma getirerek umutlarımı yeniden yeşertmeme engel olamayan bir garip uygulama.
gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını istemeyen teokratik devletlerde görülebilecek bir hede. bak mesela bizim ülkede böyle bir şey olmaz, zira bizim ülke çok pis laiktir. süperdir. mesela rönesansı ve matbaayı bizimkiler bulmuştur. hem bıdı bıdırık bızır.. aaa! ama nasıl yaa?
neyse, bütün komşularının başkentlerine yirmidört saat içinde girebilecek kadar über olan devletimizi eleştirmiş olduk şimdi yukarda. neyse, ben devletlularımızdan ve 648673896943609243043754095964213895492431965745 yıldır değişmeyen devletimizin sorgulanamaz temel ilkelerinden 645655468787687678687 x 2^232342 kere özür dileyerekten şu sözü aktarıyorum. bakın aktarıyorum dedim. ben söylüyorum demedim. ona göre! "laik devlet milletin saçıyla başıyla, sakalıyla, ailesiyle, türban geyiğiyle falan uğraşmaz, ilgilenmez. laik devlet düşünme özgürlüğüne verdiği değerle, bilimsel gerçeklere halkının ulaşmasına yaptığı katkılar kadar laiktir.yoksa sen istediğin kadar "biz laikiz, hatta laiklik adına totaliterlik bile yaparız" de, hatta kırk tane takla at olmadı, sen laik maik değilsindir. olsa olsa halkı üniformlaştırmaya çalışan südo-ulus politikaları izleyen bir devletten ileri gidemezsin. nokta. " - balyozoğlu, koyarhan - 21.yy'da çükündürük yönetimler ve kambur devletler, s: 69
aslında kaygıların çok da boş olmadığını gösteren olaydır. eskiden olsa inanmazdım, hadi len der geçerdim, ama şimdi, özellikle de bu sansür manyaklığı sonrası bir takım kişilerin kaygılarına tamamen hak verir duruma geldim. aslında bir bakıma da sevindim, zira bu son olay, benim gibi düşünen insanları bile acı gerçeklerle tanıştırmıştır. evet, işte bunu yapan zihniyet, ne kadar demokratik, ne kadar çok yönlü, ne kadar herkese hak veren kişiler olduklarını göstermişlerdir. tabii sadece kendileri gibi düşünenlere karşı. maskeler düşmüş, gerçek kirli yüzleri görünmüştür. o yüzden seviniyor, ve bunu yapan zihniyete teşekkür ediyorum bu kadar çabuk gerçek yüzlerini gösterdikleri ve beni zarardan döndürdükleri için. artık şuna eminim ki mazlum edebiyatları sadece ve sadece timsah gözyaşlarından ibaret. bunu yapanlar yarın gerçekten söz sahibi olduklarında belirli kurumlarda(hoş, daha şimdiden çoğunu zaptetmişler görünüşe göre) kendilerinden olmayanlara ne yapacaklarını hemen belli etmişlerdir. yarın öbürgün mağaradan çıkmış, ellerinde "iman silahı" ak-47'leriyle labaratuvar basıp "ilmin fazlası küfre götürür" veya "kuranda yazıyo buna gerek yok" diyen tipleri görürsem hiç şaşmayacağım bu ülkede. yeminle diyorum bak! hatta olmazsa şaşacağım. aha şuraya yazıyorum.
ama o güne kadar ben bu iğrenç zihniyete karşı elimden geleni ardıma koymayacağım. gerekirse, bütün bu internet sansürleme şaklabanlıklarının çoğunun arkasında olan otorite figürün en büyük düşmanlarına kadar(mesela hür ve kabul edilmiş mason locaları -neyse anladınız kim olduğunu - ki eskiden bu amcaları söz sahibi sanırdım, ama orada da yanıldığımı görmekteyim) uyarmaya çalışacağım herkesi. bunu da buraya yazıyorum arkadaş!