1 Haziran 1909 da istanbul un Fatih semtinde doğdu. Babası jandarma subayı Selim Sırrı Bey, annesi Şadiye Hanımdır. Babasının görevi nedeniyle, 1914-1918 yılları arasında Akdeniz bölgesinin bir çok bölgesini gezdi. Ortaokulu Çanakkale de * (1924), Liseyi istanbul da(1928) tamamladı. 1930 yılında Milliyet gazetesinde adliye muhabiri olarak gazeteciliğe başladı.Sonra sırasıyla, Vakit, haber, Son Dakika, Bugün (Adana), Cumhuriyet ve Yeni istanbul gazetelerinde çalıştı. Son görev yeri Anadolu Ajansıdır. Reşat Enis in ilk öyküleri, Servet-i Fünun un devamı olan Uyanış dergisinde yayınlandı(1930). Aynı yıl basılan öykü kitabından sonra, bir daha bu alana dönmeyerek, edebiyatla ilişkisini 1984 yılındaki ölümüne dek roman alanında sürdürdü
Bir jandarma subayının oğlu olan Reşat Enis, I. Dünya Savaşı sırasında ailesiyle birlikte Anadolu kent ve kasabalarında yaşadı. Ortaokulu Çanakkale'de (1924); liseyi istanbul Erkek Lisesi'nde okudu (1928). Yüksek Ticaret Mektebindeki yükseköğrenimini yarım bıraktı. Gazeteciliğe adliye röportajları yaparak başladı (1930); Milliyet, Vakit, Haber, Son Dakika gazetelerinde çalıştı. Adana'da çıkan Bugün gazetesini yönetti. istanbul'a dönüşte Cumhuriyet, Yeni istanbul gibi gazetelerde röportaj, fıkra yazarlığını sürdürdü.
ilk romanı Kanun Namına (1932) tipik bir örnek olmak üzere, öteki bütün romanlarında da toplumsal ve bireysel olguların deşilmemiş yüzlerini çizen Reşat Enis, natüralizm akımından yararlanmış bir
yazardır. Yer yer Anadolu'ya açılan sayfalarında memleket edebiyatının yıkımlarla örülü, pek işlenmemiş bir bölümünü, bir dönem, neredeyse tek başına kaleme getirmiştir. 1930-1940 arası yoğun olmak üzere, çoğu dergilerde, gazetelerde kalmış hikâyelerindeyse istanbul'un kıyı köşe semtlerini, buralarda yaşanan çok acıklı olayları, kara hayat hikâyelerini, yoksulluğun ve yönetimce terk edilmişliğin sorunlarını kaleme almıştır.
Gonk Vurdu (1933), Gece Konuştu (1935), Afrodit Buhurdanında Bir Kadın (1939), Toprak Kokusu (1944), Ekmek Kavgamız (1947), Ağlama Duvarı (1949), Yolgeçen hanı (1952), Despot (1957), San it (1968) romanları, istanbul'dan Anadolu'ya gelgitlerle, kendine özgü, biraz dağınık örgülü, savruk ifadeli, bununla birlikte, yer yer çok canlı, içte sarsıntılar yaratan eserlerdir. Düşkünler, örgütsüz, sendikasız işçiler, aylaklar, yoldan çıkmışlar, bu romanlarda istanbul'un, özellikle alaturka töreyi korumuş yoksul, bayındırlıktan uzak semtlerinde ayakta kalma mücadelesi verirler.
10 ocak 1984'te bir düşme sonucunda geçirdiği rahatsızlık sonucu hastaneye kaldırılır ve orada hayata veda eder. cenazesinde çok az kişi vardır bu isimlerden biri olan yaşar kemal, "reşat enis ölümünde de yalnız kaldı. hiçbir ünlü yazar, benim bildiğim onun kadar yalnızlığa gömülmedi." der.