yazarların rezil olduğu anılardır. böyle yüzünün falan kızardığı, olay esnasından 7 sn. sonra ortamı terk ettiği anılardır. sanki istiklal caddesinin ortasında paçasından boklar düşermişcesine rezil olduğu anılardır. allah beni kahretsin, ölmek istiyorum dediği anılardır. aklıma geldikçe kafamı arabanın kaputuna sıkıştırıyorum dediği.. neyse daha fazla örnek vererek baymayacağım. buyurun yazar kardeşlerim dinliyoruz.
hem olay anında hemde olay sonrasında bitmeyen derin ızdırap ve pişman olma anılarıdır. hani şöyle ' hangi akılla onu yaptım ,neden yaptım , yaptımda ne oldu allah beni kahretsin dediğiniz ,yerin dibine girip bir daha çıkmak istemeyeceğiniz hergün o anıya şahit olmuş insanların yüzüne nasıl bakarak hayatınızı devam ettireceğinizi düşündüğünüz anılardır. malesef kaçış yok .
gittiğim bir barda erkekler ve kadınlar tuvaleti karşılıklı ve kapıları da açık vaziyetteydi. gece yarısı 2 - 3 gibi sarhoş olunmaya başlamıştır. hesap ödeyip kalkmadan bir tuvalete gideyim dedim. elimi peçeteyle kurulayıp yürüyordum. dümdüz ilerledim kafamı kaldırdığımda bir kız aynadan bana bakıyordu. birbirimize gülümseyip kadınlar tuvaletinden çıktım.
edit: sesli düşünmek var bir de.
Bir keresinde kütüphaneden çıkarken camı farketmeyip çarpmam sonucunda içinde bulunduğum durumdur.Boynum bükük hızlı adımlarla, arkama bakmadan kaçmıştım. Kim bilir nasıl güldüler bana.
az önce sözlük yazarlarindan bir tanesinin düstügü durumdur.
bana -de ,-da ayri yazilir ,ayari cekerken,kendisi de ya da (bitisik) yazarak yerin dibine girmistir.
yapma kizim dedigim de ,mazeret su ;" AMA BEN DAHA 18 yasindayim. "18 yasinda bu kadar aptal olmaya hakkin var mi?
ya da baglacinin ayri yazildigini 18 yasinda kadar ögrenmediysen ,bundan sonra sen o kafayla daha da ögrenemezsin.
bu zavallinin ismi de "tomris hatun " mus...taniyan varsa biraz türkçe dersleri verin kendisine.
geçen avm'de kadın yaramazlık yapan çocuğuna amcayı göstererek bak amca kızıyor rahat dur artık dedi, amca da yoo kızmıyorum dedi. kadın çok pis rezil oldu, hızlı hızlı gitti.
yıllardır aile dostu olduğumuz mustafa amca ve ailesi bizim alt katta otururdu. hasbelkader tanıştığımız mustafa amcanın kızı sedef ten epey hoşlanmıştım. gel zaman git zaman ailelerin kaynaşmasıyla bu kıza iyice alışmıştım. bir sinyal verse hemen konuya dalıp çıkma teklifi edecektim. ama kendisi ne istediğini bilmeyen o kızlardan biriydi..
onun odası benim odamın hemen altındaki odaydı. geceleri herkes uyuduktan sonra mors alfabesiyle seni galiba çok seviyorum ben diye laminant zemine kalın ince şekilde vurmuşlugum vardır. "galiba"yı anlasa o anda reddederdi ya neyse işte.
günlerden bir gün sedef in annesi pazardan geliyordu. çarşı arabası diye bilinen üstüne envai çeşit sebze meyze doldurulup bir ucundan eve çekilen aracın lastiği kırılmış. ben de dersaneden eve geliyorum o sıra. sedefi de evden çağırmış kadincagiz. hepsini taşıyamam yardım etsin diye. hay hoca ek ders koysaymiş da o günü yaşamasaymışım.
kadın beni görünce
"callo evladım şu karpuzu eve çıkarsana?" demez mi?
dedi amk. karpuz da öyle hasmetli bir karpuz ki has diyarbakir midir nedir? karpuzun önünde buda diye taparsin amk. o kadar büyük. zaten bir kere bu karpuzdan alsan 7 sülaleye yeter. hah işte öyle bir aile mirası olacak bir karpuz. çarşı arabasının tekerini kıran suçlu bu karpuz değilse ben de bir bok bilmiyordum.
tam o sırada sedef de apartmanın kapısında belirmişti. ıkına ıkına da olsa o karpuzu taşıyacaktım. karpuzu kucağıma almak istedim eşek ölüsü ağırlığın ne demek olduğunu anlamıştim. seyit onbasi bu karpuzu o bataryaya yerleştirse denizde tsunami olurdu yeminle.
karpuzu aldım, sedef in annesi,
"oğlum çok ağırsa bırak." dedi.
"oluğg mu teyzzz" diyebildim. amk konusamiyordum. böğrüme oturmuştu karpuz nefes alamiyordum anasini satiyim. hatta çarşı arabasındaki 3 kilo salataliği sağ serçe parmagima 5 kilo patetesi de sol serçe parmağıma aldım. sırf sedef ne kadar güçlü olduğumu ve ne kadar yardımsever olduğumu anlasın diye.
hay aptalligimi sikeym. götü çikacakmis gibi yürüyen birinden ya da ishalmış de altina yapicakmış gibi yürüyen birinden niye hoşlanirsin ki? kim hoşlanir amk?mantigimi da siz sevin işte.
o değil de bu kadar malzemeyi pazardan alan sedef in annesi bir savaş hazırlığında falandi galiba. stok mu yapiyordu ne yapıyordu bilmiyorum..
sedef yüzünde dünyanın en güzel tebessümüyle elindeki 2 ekmeği taşıyordu yanımda. ben de içimden bildiğim bütün duaları okuyordum. allahim rezil olmayayım bu kez diye duamı bitirdim amin dedim.
4. kata çıktığımızda 1 kat daha kalmıştı, arkadan sedef bir şey diyordu ama duymuyordum. zaman ağır çekimde ilerliyordu sanki. sedef in sesi aradaki mesafede dalgalanıyormuş da benim kulaklarimda anlamsiz titreşimlere sebep oluyormuş gibiydi.
5. kata çıktigimda zafer çığlıkları attim içimden. kapının önüne karpuzu bıraktım. kapıyı açan annemdi.
haaa siktir.
meğer bizim eve taşımışım karpuzu. amk şimdi kim tekrar o koca karpuzu yüklenip 1 aşağı kata taşıyacaktı..
son gayret karpuzu tekrar kucakladım, ağır ağır bir kat aşağı inmeye başladım. sedef kapılarının önünde gülümseyerek bekliyordu.
"şasirdin galiba." derken dişlerinin beyazlığından gözüm kamasmisti. ne kadar da güzellerdi..
tam o sırada kendimi bir kuş kadar hafif hissetmiştim. ilk önce sedefe duyduğum sevgiden olduğunu sandım. lakin gerçekten bir kuş gibi havada süzülüyordum..
ayağımla merdivene basarken arada bir basamak atladigimdan sedeflerin evinin kapısına yüzüstü yapışmam saniyeler içinde oldu.
gülümseyerek kalkmaya çalıştım, boynum ve götümde inanilmaz bir acı hissettim.
sedef gülüyordü. diyecek bir şey bulamayınca "neyse ki bir kimseye bir şey olmadı. üstüne dusebilirdim de." dedim. keşke üstüne dusseydim diye iç geçirdim.
sedef eliyle merdivenleri gösteriyordu. birileri hemen az önce merdiveni kırmızıya boyamısti galiba. biraz daha dikkatli bakınca 30 kglik karpuzun yarılmiş bir halde yuvarlanmakta olduğunu gördüm.
gözlerim dolmuştu, ellerim kirlenmişti. üstüne üstlük sevdiğim kız bana gülüyordu..
Lanet olasıca mıgrosların gırıs cıkısını hep karıstırdıgım anlar
unıversıtenın ılk yılında sınıfa duyuru yapmaya gelmıs bır cocugu hoca sanıp tum sınıfın ıcınde hocam dıye seslenmek(sağlam dalga gecmıslerdı)
telefonda yol tarıf eden arkadasınızın sağ sol dırektıflerını tamamen yanlıs anladıgınızı fark ettıgınız anlar
daha da uzayabılecek lıstedır, maalesef.
alt sınıftan yakışıklı ve büyük gösteren çocuğun tekine dalgasına yazıyorduk, kantinde kesiyorduk falan işte..
ama allah için hoş çocuktu hatta arkadaşlarımdan biri çocuğun kankasıyla 2 günde sevgili oldu bunun için.
çocuğun kankası bizim kızın neden onla sevgili olduğunu sezmeye başlayınca bizim kız bu konuyu hafiften çıtlatmış sevgilisine, sonra o da bir kanka olarak çocuğa anlatmış. aslında bu olayda esas kız benim ama çocuk benim en yakın arkadaşım olan ve neredeyse aynı tuvalete girdiğimiz kankamın ondan hoşlandığını düşünmüş. yani en azından biz böyle sezdik. kankim "ya lanet olsun voldi çocuk her şeyi yanlış anladı, rezil oldum yeaa" diye sızlanınca ben de üstüme düşen görevi yapmaya karar verdim. hayatım boyunca yapmadığım ve yapmayacağım bir şeyi en yakın arkadaşım rezil olmasın, yanlış anlaşılmasın diye yaptım.
çocuğa whatsapp'tan yazdım, durumu az biraz anlattım ki lanet olsun aslında normalde yapmam ama o dönemlerimde kullandığım ilaçlardan dolayı düşünemediğim için bilinçsizce hareket ediyordum. her neyse işte olay halloldu aslında sıçmıştım ama kafa hafif güzel olduğu için bir de sıvadım. çocuğa "bir durumun bir sıkıntın, takıldığın bir yer olursa gel bana danış" falan yazdım muhabbet uzasın diye. utanmasam kardeşim diyeceğim çocuğa, öyle bir moda girdim. ondan sonra ilaçları bıraktım birden, yan etkilerinden dolayı, kafam yavaş yavaş yerine geldi. baktım çocuk beni whatsapp'tan engellemiş. "sen ne boklar yedin be voldi" dedim kendi kendime.. ondan sonra da "amaaan koy götüne rahvan gitsin" moduna aldım kendimi..
Denize gitmistik suda takla atarken adamın birine çarptım bide kızdım adama ne giriyosun dibime diğer tarafa git diye flan sucumu bastırıyorum.adam bisey söylemeden gitti.
Tesadüf o ki beş dakika sonra boğulma tehlikesi geçirdim su akıntıliydi cok dalga vardı. Ayni adam beni kurtardı. Ben utancımdan adamın yüzüne bakamadım tabi.
Ne diyolardı buna.
(bkz: alma mazlumun ahını)
Askerde iken görevim ses yayın sistemi ve sinema salonu işletmesi idi. Bir gün tugay içtimasında hoparlörlerin birinde sen aniden gitti. Bende Tuğ generalin arkasında idim dödü ve bana baktı ne oluyor diye. Kalp krizi geçirecektim neredeyse. Ne yapacağımı bilemedim. Panikledim. Sonra hoparlörün kablosunu kontrol etmek için koştum hoparlörün yanına. Koşarken ayağım kabloya takıldı ve yüz üstü düştüm devlet bahçeli gibi. 4000 e yakın insanın güldüğünü hatırlıyorum. Birde hızlı koşuyordum düşünce toz duman oldu. Kendi kendime düşündükçe bile utanıyorum. Bunu burda niye anlattıysam artık bilmiyorum.
en çok utandığım sanırım sınıfın ortasında taklalar atarak düşmemdi.
lise 3. sınıftaydık tenefüste sevgilimle aynı sınıftayız yeni ayrılmışız ama arkadaş kalmak zorunda kaldık. neyse en arkada muhabbet ediyoruz 5 6 kişi. tam hoca geldi diye en ön sırama gideyim diye yerimden kalktım bana laf soktu döndüm bende ona laf sokuyodum önüme bakmadığım için sıraya asılı çantanın koluna takılıp 25 kişinin içinde 2 takla atarak düştüm yere kapaklandım.
bi de sarhoşken olanlar var.
içtim ama nasıl böyle onu bunu neyse bi çocukla yaz aşkı yaşıyoduk. ormandayız kampta marmariste. ertesi günü gidicek ama o kadar içtim ki kafamı kaldırıp öpemiyorum bile. kusuyorum sürekli önünde. sonra öyle öpüştük heralde o kafaylada neler yaptım kimbilir. 15 yaş çılgınlığı.
bu arada bu anlattığım 2 eski sevgilimde çinde aynı şehirde aynı üniversitede okuyo bence baya büyük tesadüf. neyse.
adada bi mekana gittik ben yine hayvan gibi içtim geceyi kusarak geçirdim. ve hani sarhoş olunca bir şey hatırlama mevzusunu o zaman öğrendim yine en fazla 17 yaşımdayımdır.sabah uyandığımda elbisem kusmuk içinde ve valizim sırılsıklam. meğer gece çişimi tuvalete değil valizimin içine yapmışım. o derece bakın sarhoşum.
bu sefer çeşmedeyiz yine ben hayvanlar gibi içtim 18 yaşındayım. güzel bi mekan süslen püslen git. gelen şişenin buzlu kutusuna defalarca kusmuşum. hemde herkesin içinde. beni yerlerden kaldırmışlar.
şimdi 22 yaşındayım alkol kullanmıyorum 2 3 yıldır. en fazla 1 bardak rakı 1 bira. en azından rezil olsada komik anılar.
bu da bi özlem entrysidir. keşke o zamanki gibi vurdumduymaz olabilsem.
pediatriyle dermatolojiyi aynı anda düsünüp permatit dedim. az daha zorlasam permatik diyecektim. allahtan onu demedim. bunu dedigim insan benden 3 donem ustte ve allahtan kalabalikti ama cok kotu bi dil surcmesiydi cidden, bu gece aglayacagim.
örnekleri saymakla bitmeyecek, yaşanmış ya da yaşanabilecek en rezil olaylardır.
üniversite yıllarında boşluktan bol bol okey oynadığımız zamanlar. sanki çok havalı bir şey yapıyormuşuz gibi hoşlanmakta olduğum çocuk da çağırılmış. eşli şekilde okey oynamaktayız, bira içmekteyiz. saatlerin ilerlediği, tam kafaların biradan ve okeyden pelte kıvamına geldiği bir an yaşıyoruz. kimse konuşmuyor neredeyse, ortalık duman altı göz gözü görmüyor. ve ben hoşlanmakta olduğum arkadaşıma şu cümleyi söyledim.
"bende de okey yok, boşalacaksan boşal artık."
halbuki tek niyetim, biteceksen bit daha fazla dolanma demekti. ancak geceler boyu kurulmuş hayaller, yine garip bir ironiyle kendilerinin gerçek olma imkanlarını yok ettiler.
Otobüsle eve dönüyorum. Uyuyakalmışım ve iniceğim durağı kaçırmışım. Uyandığımda 10-15 kişi vardı otobüste sadece iniceğim duraktan 3 durak ilerlemişti. Farkettiğimde otobüs ışıklarda duruyordu. Arka kapıyı açar mısınız dedim burası durak feğil dedi hayır inicem dedim indiremem hanımefendi dedi şoför. Ufak bir tartışma ses yükselme falann. Herkes bana bakıyor ama. Otobüs dururken kapının canına vurup imdaaaatt kurtarın beniii diye bağırmam ve kapıyı yumruklamam üzerine şoför indirdi bunun üzerine dışardaki herkesin beni görmüş olduğunu unuttum. indikten sonra saçımı düzeltip cool cool yürümeye başladım. Ama hâlâ o otobüse biniyor olmam ve arada o insanlara denk geliyor olmam. Bakışları yerin dibine girmeme sebep oluyor. Oğlum beklesene işte durakta inmeyi ne diye çingene gibi bağırıyorsun?