zenginlerin kötü olması ve güya fakir olanın 3 katlı villada yaşaması elzemdir. bunların yanında türkiye ortalamasının 10 katı zengin olan fakirimiz illa ki bir kusur işler ve kötü zengine muhtaç olur. bu zengin de holdinginde oturup sağa sola emir yağdırır. eğer ki dizi komediyse yan rollerden birinde kemal kuruçay oynar. ve en önemlisi dizinin en yaşlı oyuncusu dizinin jeneriğinin en sonunda "ve.. xvcdvd csdfv" şeklinde yazılır. bunlar olmadan bir türk dizisi çekilirse tutmaz, tutması teklif dahi edilemez.
-yakışıklı zengin bir patron
-saf daha önce sevgilisi olmamış bir masum kız
-kötü kalpli bir yakın arkadaş
-sevip de kavuşamayan başroller
-oğlunu mirasla tehdit eden bir baba
-başına türlü belalar gelen şımarık kız kardeş
-havalı bir üniversite ortamı
-iki polisle operasyon yapıp 10 kişilik mafya çökertmek
-her bölümde birisi öldürülecekken son dakika birilerinin kurtarmaya gelmesi
-her genel ev sahnesinde polisin baskın yapması
-kahramanlardan birinin ölümcül hastalığa yakalanması ve iki bölümde iyileşip üç bölüm sonra ayağa kalkması Yaz bunları 1000 bölüm çek tutmazsa gel yanıma.
ne hikmetse ülkemizdeki dizilerin çoğu maddi ve manevi anlamda yüzde 1'in temsil edildiği tarzda teması olan çalışmalar. halkın yüzde 99'u dizilerdeki öne çıkarılan yaşam tarzlarını rüyalarında bile göremeyecekken, nasıl oluyor da bahsi geçen diziler reyting anlamında rekorlar kırıyor anlayabilmiş değilim.
dizi içerisinde ki romantik sahnelere bir fon şarkı eklenir ama en duyulmamış cinsinden , dizi başrol oyuncuları şükela sözler söylerler yaklaşırlar bakışırlar tam da bu sahne fragman yapılır durmadan döner durur kanalda, yakında diye diye reklam yapılır dizi zaten alır gider şarkı şart.
tutmuş dizilerdeki klişeleri alıp harmanlamak. başka bir prensibe gerek yok. ne kadar rezil ne kadar klişe bir hikayeniz varsa o kadar reyting manyağı oluyor dizi.
(bkz: arka sokaklar) kaç yıldır var bak azalarak bitmiyor bile. hep olay yerine yakınlar, hep yara almadan kötüleri yeniyorlar. klişe, klişe, klişe.
(bkz: cennet mahallesi) biteli çok oldu ama ne ızdıraplar çektirdi. fakir iki sevgili, para meraklısı ana. yine klişe, klişe, klişe.
(bkz: kurtlar vadisi) adam ölmüyor ki dizi bitsin amk. klişe.
(bkz: akasya durağı) bu dizi başlığın özeti zaten. ha evinde oturan emekliler eğleniyor hakaret etmek yanlış olur ama bunu izleyen 10 yaş üzeri insan da beyinsizdir.
(bkz: kavak yelleri) herkes herkesle eş değiştiriyor lan hani marjinal bizdik? hele bir efe var ölüp ölüp diriliyor hasta falan. pu inananın yüzüne.
en iyi bildiğimiz şey taklit ya, en çok tutanı taklit edeceksin. lost adası gibi bi adaya (imralı olabilir), polat ve ekibini, behzat ç, ekibi ve ercüment çözer tayfasını atacaksın, adada ne yapsalar izletir.
edit: 3.sezon dan sonra prison break hesabı birileri apo piçini kaçırmaya çalışırken diğerleride öldürmeye çalışır, olaylar olaylar ... al sana malzeme
behzat.ç türü diziler ileride tutulabilir. tekrar düşündümde, akasya durağı gibi dizileri ilk 10'a sokucak kadar gerizekalı aptal bir toplumun başarılı bir diziyi anlaması 2 yıl sürer. 2 yıl içinde beyni gelişmeye başlarsa tabi.
türk halkının yapısına hitap edecek şekilde olması lazımdır. halkımız içinde siyaset bulunan, drama bulunan, aşk bulunan, intikam bulunan vs tarzı temalarda filmleri sosyal medya'da yüceltirler. maden bol, önemli olan onu işlemek..
-spor olarak sadece futbolu takip eden aile bireyleri. dünya kupası veya avrupa kupası olursa basketbol da izleyebilirler. evde en az bir adet futbol sevmeyen anne veya kız çocuğu olmalı. bu kişileri entel göstermek adına tenis izleyicisi yapın. türk halkına tenisi uzaylıların ve entellerin oynadığı mesajını verin ki bu gibi sporlar hiç gelişemesin.
-gereksiz sosyal mesajlarınız olmazsa olmaz.
-ilhamsız kaldığınızda friends iyi bir kaynaktır.
ensestlik içeren her dizi türkiye'de iş yapacaktır. o yüzden yazmaya gerek yok. iki tane bu işi göğüsleyebilecek, rolü oynayabilecek adam bulup onları sikiştirseniz yeter. izleriz biz seve seve.
hadi o kişileri aramak için harcayacağınız yükü de alayım üzerinizden. madem bir rehber yazıyoruz, tam olsun değil mi?