ilk kez bir öğrenci tarafından teorize edilmiş, "her türlü politik düşünceye, aynı zamanda apolitikliğe; düzene ve kaos'a; sosyal, ve anti sosyal herşeye karşı", kısacası her türlü olguya ve onun tersine karşı duran bir "akım".
kendi ağzından şu sözlerle özetlenmiştir:
who i am?
see what they say;
dumb people describe me as a fascist or racist. for a communist's view, i am an imperialist junk, and imperialists say that i am a communist man. some idiots call me an emotional gay. for those who are the slave of darkness, in ancient rites, i am a lost soul. silly religious ones think i sold my soul to satan, and enslaved spirit freaks label me an imitaive being who has a stupid philosophy.
i bet, noone on the world has that many labels.
i am just a humanist, i have no soul.
i am just revolter, i am just myself, since i think and evaluate the so called truth, and find my own truth.
quite occult, huh?
now, its your turn to think 'carefully' what the hell you are.
Stay yourself,
ave!
mealen:
kimim ben?
aptallar faşist yada ırkçı der bana. bir komüniste göre emperyalist bir pisliğim, emperyalistlere göreyse komünistin teki. bazı salaklar bana duygusal bir gay gözüyle bakar. karanlığın kölelerine göre ben kayıp bir ruhum, saçma dindarlara(din adamları da olabilir dindarlar yerine, emin değilim) göreyse ruhunu şeytana satmış biri, ve ruhları köle olmuş ucubeler içinse saçma bir felsefesi olan taklitçi bir kişilik.
bahse varım, dünyada kimsenin bu kadar fazla "etiketi" yoktur.
oysa ben sadece bir "insancıyım", ruhu olmayan(karşıtlığa dikkat! felsefenin özünü iyi anlatan bir satır bu)
ben sadece bir revolter(baş kaldıran)ım , ben sadece kendimim, "doğru" dedikleri şeyi düşünüp inceleyen, ve böylelikle kendi doğrularını bulan.
fazlaca okkült, değil mi?
gözlemlerime dayanarak, daha çok laveyanların rağbet ettiği bir akım(içinde hümanizm barındırması nedeniyle laveyanlarla bir ortak noktası var, ama kesinlikle laveycilik değil, buradaki hümanizm aslen biraz ayrı), gördüğüm kadarıyla anarşizmle karıştırılmakta fakat bazı önemli noktaları anarşizme de karşı gelmekte(özellikle anarşizmin, "insan özü" hümanizmi burada "insan düşüncesi" hümanizmi formunda karşımıza çıkıyor), zira "kilit adam"ları hiçe saymakta ve tarihte hiç kimseyi dayanak noktası olarak almamakta.
içindeki hümanizm de populist hümanist söylemden çok farklı, zira, "insan sevgisinden" çok ruhsuz bir "karşılıklı saygı"dan bahsetmekte. hümanizmi daha çok insan düşüncelerinin özgürlüğü olarak almaktalar. -kişinin düşüncesi ne kadar özgürse insanlığı artar babında-, "ne olursa olsun bir insan sevgisi" demiyorlar, zira bazı noktaları misantropiye de girebilir kanımca. ve bu konuyu gayet iyi ve mantıklı bir şekilde özetlemişler, karşıtlıktan güç alan bir görüş için daha felsefi bir yaklaşım olamazdı herhalde.
kısacası: kaos'tan gelen düzen felsefesi yerine, kendini, çelişkiden gelen ulaşılmaz doğruyu bulmaya adamışların felsefesi. ön koşul her şeyi kendi içinde çeliştirebilmek.
temelleri sağlam atılmış, ve en uçtakiler için biçilmiş kaftan bir akım kanımca.