egemen ideolojinin altında kalan ve devletin meşruluğunu sağlayan olgudur, ideolojidir. bu ideoloji sayesinde meşruluk, yasallık ve otorite kendine varlık zemini bulur. önemi buradadır ancak ana belirleyen şey resmi ideoloji değildir. resmi ideoloji bir devletin varlık zeminini önceleyen paradigmaların bütünüdür. bu ideolojiyi belirleyen şey ise egemen ideolojinin kendisidir. daha açmak gererkirse normal koşullar altında egemen ideolojiye sahip olan hakim sınıfın kendisi belirler ve sınıflar arasındaki ilişkilere göre gücü belirlenir. normal koşulların eskisi gibi olmadığı, bir yönetsel krizin ortaya çıktığı noktada veya uzun süreli karşı devrim üretme mekanizmalarının devletin meşruluğunu boğduğu ortamlarda restorasyonun ardından devletin varlık zeminiyle beraber resmi ideolojide bizzat egemen olan tarafından çöpe atılabilir. bir diğer başka durum ise uluslarası var olan düzenin şimdiki anlamıyla kapitalist emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda merkezdeki veya çevredeki bir ulus devletin kendi egemen ideolojisinin resmi ideolojiyi saf dışı etmesinde görülebilir. burada devletin kendisi tasfiye sürecine girer. devlet bir kurumsallık olarak yapısını devam ettirmesine karşılık yapısal bir değişim geçirir. artık kendisine başka bir varlık zemini tasvir eder.
türkiye'de dönen tartışmaların ana noktasında yer alan resmi ideoloji kavramı buradan okunduğunda ancak anlaşılabilir. yaşanan değişim ve dönüşüm daha evvel bahsettiğimiz muazzam karşı devrim üretme mekanizmlarının düzeni boğması ve uluslarası düzenin farklı bir şeyi denemek istemesidir. yani egemen ideoloji asıl belirleyendir türkiye'De de ve istediği anda paradigmalar bütününü silip atabilir, direnç noktalarını silecek ataklar yapabilir. ta ki bir devrimle ya da karşı devrimle parçalanıncaya kadar.
temel olarak bir devletin siyasal ve hukuksal yapısını belirlemede referans noktası olarak kullandığı, hiç bir şekilde aleyhinde herhangibir eleştiriyi düşünce özgürlüğü kapsamında görmediği ve kusursuz derecede kabul ettiği düşünce sistemidir.
demokratik ve laik devlet düzeninde devletin resmi bir ideolojisi olamaz, çünkü bu devlet her türlü düşünce sistemine mutlak manada bağlı değildir, zira bu düzende siyasal ve hukuksal yapı bilimsellik arz etmek durumundadır.
bilimde kuşku vardır, herşeye, her dine, her ideolojiye, her düşünce sisteminin doğruluğuna karşı duyulan tükenmez bir kuşku ve sorgulama silsilesi demokratik sistemin bilimsel dayanağını oluşturur.
aynı şekilde demokratik düzen her türlü düşünce sisteminden de faydalanma imkanlarını arar, hiçbirisine mutlak kötü olarak davranmaz.örneğin komünizm herşeyiyle kötüdür demez.
türkiye, bu noktadan hareketle değerlendirildiğinde laik ve demokratik yapıda değildir.
nasıl bir vatandaş olunması gerektiği ile ilgili devlet eliyle sürekli kurallar koyan ve kendisine devamlı iç düşmanlar yaratarak toplumu militarize eden ideolojidir.
sscb öncesinde komünistler ve sosyalistler, bugünse kürtler ve dindarlar hedef tahtasındadır. zamanında mağdur edilenlerin bir kısmı bugün mağdur eden bu yapının yanında yer almaktadır.
nasıl yaşamam, nasıl düşünmem, nasıl giyinmem gerektiğini bana dayattığı sürece sevmeyeceğim ideolijidir. resmi bir ideolojinin olması bi zatihi sevmeme nedenimdir
Devletin doğrudan ya da dolaylı yoldan halka direttiği ideolojidir.
Sovyetler birliği için sosyalizm
Fransa için sosyal demokrasi
Abd için liberalizm
Türkiye için kemalizm
Yeni türkiye için badembıyıkizm ya da hüloizm..
Bu memleketi kardeşe kardeşe düşüren ideolojidir. Yani bu kürtler durduk yere "hadi yediğimiz kaba sıçalım, dağa çıkalım bu memleketin çoluğunu çocuğunu öldürelim" diktesini insanların kafasına kazımaktır. He biz de bunu yemişizdir.
küçük bir çocukken, çocuk aklıyla sorduğum sorulara annem ve babam "aman oğlum sus, bir duyan olmasın, sakın başka yerde sorma bu soruyu" demesi ile tanışmış olduğum resmi yasaklar bütünü.
ideoloji denmesi ne kadar doğru bilmiyorum, bağlıları arasında pek aklı başında insan görmedim bugüne kadar. halbuki "ideoloji" deyince kelimenin bir ağırlığı varmış gibi geliyor.
türkiye'de bir dönem için hem egemen ideoloji içine, hem de burjuva ideolojisinin içine girmiş ancak dönemsel koşullar ortadan kalktıkça resmiliğini de, egemenliğini de, sınıfını da kaybetmiştir bu bahsi geçen ideoloji. ancak dünya bu, ne sınıflar arası dengeler bitiyor, ne de diğer dinamikler arasındaki mücadeleler. haliyle "resmi ideoloji eşittir kemalizm." tezi dönemsel olarak doğrudur; ancak işin açıkçası bugün gerçek anlamıyla dayandığı dinamikleri yitirmesiyle resmi ideoloji de yeniden oluşum içerisine girmiştir. bu nedenle resmi ideoloji kategorik olarak varlığını korumaktadır.
her daim egemen ideoloji ile birbirine karıştırılan ya da doğal olarak bu ikisi arasındaki fark bilerek ve istenerek silikleştiren bir ideoloji haline gelen resmi ideoloji günümüzde yeniden oluşum içerisindedir. farklı dinamikler, uluslarası siyasal alan ve güç dengeleri ile yeniden belirlenmektedir.
egemen ideolojinin belirlenimi altında olan resmi ideoloji için günümüzde en yakın duran ideoloji yeni osmanlıcılık'tır. ancak günümüzde bu tez henüz için çok yenidir ve olgunlaşmamıştır. hakim ideolojinin ideologları için henüz vazgeçilmeye değer bir durumdadır. aynı şekilde gözden çıkartılan kemalizm'de belirli saiklerle yeniden göz önüne çıkartılabilir.
o halde şunu yazmaktan çekinmeyelim: günümüzün egemen ideolojisi olan burjuva ideolojilerinin belirlenimi altında olan bu kategori asla devre dışı kalmayacaktır. şekil değiştirecek, farklı saiklerle anılacak ama asla kaybolmayacaktır. silindiği iddia edilen şeyler ise geçmişin kabul edilemeyecek ileri unsurları olacaktır. yeni bir restorasyon dönemine az kala geçmişin kronolojisi böyledir.