tuhaf bir filmdir reservoir dogs.
bu filmi izledikten sonra iki ihtimaliniz vardır.
ya çok seversiniz, ya da hiç sevmezsiniz. her tarza hitap etmez çünkü.
durağandır. karşılıklı konuşmalar üzerine kuruludur. uzun bir bölümü bir depoda geçer, ara sıra flashbackler görürsünüz. tekniği o zamana kadar az görülen türden, hatta bu tekniğin baba filmlerindendir.
bir kere pulp fiction'u bu filmden önce izlediyseniz ve bu filme yine bir pulp fiction izleyeceğim düşüncesiyle başlarsanız hayal kırıklığıyla bitirirsiniz. bir pulp fiction değildir nitekim.
ama sağlam filmdir, çok sağlam.
yönetmenliğini (bkz: quentin tarantino)'nun yaptığı , yapımcılığını (bkz: harvey keitel)'ın yaptığı aynı zamanda ikisininde rol aldığı 1992 yapımı suç,dram,gerilim filmidir.
kimileri için film son derece mükemmelken, kimileri içinde berbat gelebilir. bu da filmin ne kadar mükemmel bir yapıt olduğunu gösterir. belki aynı klansmanda olmasada esaretin bedeli filmine rakip olabilecek bir film.
diyenlerdenseniz, izlemeyin bu filmi. Çünkü izledikten sonra: "merhaba dünyada izlediğim en saçma filmlerden biri" dedim kendi kendime. tarantino'ya kızdım bitince. yazık etti 1.5 saatime.
--spoiler--
mc donalds çalışanlarına neden bahşiş vermeyiz ?
--spoiler--
Konusunu enine boyuna, herşeyiyle tartışmaya açan tarantino filmi ?
Filmde, mükemmel diyaloglar ve dahice espriler dışında bir şey bulamazsınız. Konu o kadar sıradandır ki, başka bir yönetmen çekse bu filmi, harcanan zamana yazık olurdu muhtemelen. Ama Tarantino öylesine iyi işlemiş ki konuyu. Filmin başından sonuna hiç sıkılmıyorsunuz.
ucuza sattığı iki hikayesinin karşığında, tarantino'ya film çekmesine müsade ettiler. iyi ki de ettiler ki böyle güzel filmlerle karşımıza çıktı. ilkidir reservoir dogs.
filmle ilgili internet sitelerinde fanatik izleyicilerin anlam yükledikleri sahnelerden en bariz olanı deponun lavabosunda ki sahnedir.
ve sahiden ilginçtir.
deponun lavabosunda geçen sahnede tezgahın üzerinde renkli sabun bidonlarına dikkatle bakın. pembe ve beyaz bidonlar aynı taraftadır. turuncu bidonlar ise onlardan ayrı diğer uçta. sonra turuncunun neden diğerlerinden ayrı durduğunu anlarız zaten...
iyi adam algısını değiştirebilecek senaryoya sahip. mr. blonde içimdeki psikopatı mı uyandırdı nedir, her yerinden öpülesi bir karakter olmuş. hatta karizma paçalardan süzmüş accık. kulak kesme sahnesi için bile izlemeye değer. baştaki like a virgin ve tipping muhabbeti de akılda kalan sahnelerden. onun dışında fazlaca bir olayı yok, uzun metrajlı filmlere nazaran mekanlar kısıtlı.
klasik girizgahlarla dalıp lümpen gelişmelerle methiye yağmuruna tutmayacağım filmi. burada ne kadar film izlediğimi, ne kadar iyi tahlil edebilirliğim olduğunu anlatacak veyahut lehi yönünde referanslar verebilecek bir durumum da yok.
teknik açıdan yüksek standartlarda bir film olduğu genel kabuldür. konu olarak zamanının en değişik konusudur. kurguyu yakalamıştır. zaman gelgitleriyle ekol başlatmıştır. her şey okey. zamanındaki filmlere göre über bir film. anakronizm yapmadıkça diyebilecek bir şey yok.
lakin, 2010 yılındayız ve literatürde tonla film var. ve tonla film izlemişliğim var. bazısı korkuttu, bazısı heyecanlandırdı, bazısı güldürdü, bazısı ağlattı. ama bu film bende hiç bir tesir bırakmadı desem mübalağa olmaz. anakronizm yapmayacaktık, şimdiki filmlerle mukayese etmeyecektik ama 2010 yılındayız maalesef. konuyla ilgili görüşlerimi yazdığımda sağ köşede tarih olarak 2010 yazacak. ne yazık ki bu bir savaş veya anayasa kanunu değil ki zamandan bağımsızlaştırmayalım. o zaman ben bunu neyle mukayese edeceğim? neye göre değerlendireceğim abi?
azra akın nasıl 1. seçildi? diğerlerinin içinden ayıklanarak tabiki. yani bir şeye güzelleme yapacaksak ondan çirkinleri olmalı. çirkinleme yapacaksak da ondan kötüleri olmalı. film hakkında yorum yaparken "zamanındaki filmlere göre" diye bir ibare eklenecekse tamam bir şey demem. ama hepimiz genel bahsediyoruz burda. ben de genel bahsediyorum; vasat bir film.
vasat, bilindiği üzere kötü demek değil, ortalama demektir.
Ucuz romandan sonra izledğim en iyi tarantino filmidir.Her tarantino filmi gibi hikayeye ortadan girilir.Konu çok dağınık ve hiç izlerlememesine rağmen çok akıcı bir filmdir
