bugün

filmde en az işlenen karakter olmasına karşın en son sahnesinden sonra bende en çok iz bırakan karakter zenci olandır. neden bilmiyorum o kadar şey oldu ama o zencinın yatakta yatarken annesini hatırladığı sahnede gözyaşlarımı tutamadım sözlük. hala requım for a dream deyince aklıma o sahne gelir, bir de jared leto'nun kolu kesilmeden önce telefondan sevgilisiyle yaptığı konuşma sahnesi, ki o sahne filmi efsaneleştiren sahnelerdendir.
http://www.youtube.com/watch?v=A1PSgb4wM8M 00.56 'dan sonrası gerçekten dinlenesidir.
trainspotting'in önceden işlediği uyuşturucu konusunu boktan şekilde işlemiş bir filmdir. ayrıca trainspotting gayet eğlenceliyken, bildiğin duygu sömürüsüdür bu film.

en nefret ettiğim 10 film arasındadır rahatlıkla sanırım.
sonlarına doğru kişilerin trajedilerine dayanamayıp ağlamanın olası olduğu film. kendine has bir üslubu var bu filmin. müzikler, çekimler gayet başarılı. sona doğru yükselen gerilim ve dramlar kişiyi gerçekten sarsıyor.

--spoiler--
arnold denen adamın lokantada zıkkımlanma sahnesi gelmiş geçmiş en gıcık sahne olma ödülünü kazanabilir ki aynı arnoldun yataktada kemirgen gibi olduğu hemen devamında anlaşılmıştır. filmin mantıksız bulduğum yanı annenin hap bağımlısı olmasına yol açan enerji haplarını veren doktordur. hangi doktor diyet için günde dört hap verir. bu haplar nasıl olur da bu kadar bağımlılık yapabilir. kadın hapları doktordan başka birilerinden alsa daha mantıklı olurdu. bir de koca tim denen ayı nuri alço rolüne tam uymuş. bu ağır buhrandan en az hasarla çıkabilecek olan zenci kankayken, en kötü durumda kalan hala bağımlı olan kızdır.
--spoiler--
ayda bir dünya gençliğine izletilmesi gereken film.
ama filmde yaşlılardan da bahsediliyor aynı oranda.
tüm dünya ayda bir izlemeli.
Birden fazla izlenmesi sakıncalı olan film.
bazı tekrar sahneleri insanın beynini kasmakla birlikte, ibretlik ,insanı hayattan soğutan bir filmdir.
ikinci kez izlediğinde insan üzerinde daha da beter bir etki bırakan, kült filmler listesinin başında gelen, yönetmenin seyirciye acımadığı bir filmdir.
Günlerce etkisinden çıkılamayan fim.
müziği bir zamanlar atv ana haber bülteninde çalardı. hatta şu anda bile atv' nin müziği sananlar varmış !
"gecenin bu saatinde izlesem mi izlemesem mi?" ikileminde kaldığım film. çoğu kişi insan psikolojisini çok etkilediğini söylüyor bu yüzden biraz korkuyorum. birisi beni aydınlatır ise sevinirim...
Umudun insanı nasıl deli ettiğini gösterir. izlerken kendiniz den de birşeyler bulabileginiz bir film. Sonuç olarak Çok güzel filmdir, korkulacak bir şey yoktur, kesin izleyin derim ben.
eksi sozlukte, izledikten sonra hayattan soguyacaginiz ve anlami olmayan bir huzun icine gireceginiz film, diye bir entry okumustum. izledikten sonra psikolojik midir bilemiyorum ama gercekten farkli duygular uyandiran bir film oldu.
darren aronofsky'nin harika bir şekilde kurguladığı, karakterlerin duygularını, hissettiklerini müthiş bir şekilde algılattığı, ancak izlendikten sonra uyumanızı engelleyecek bir trajedi hikayesidir. bazı sahneler o kadar güzel yansıtılmıştır ki...

--spoiler--
örneğin "yaz" döneminde uyuşturucu sattıkları sahne; müzik, kasa sesi ve onunla uyumlu göz oyunları... çok başarılı idi. her uyuşturucu alışta tekrarlanan ve gözbebeklerinin büyümesi ile sonlanan sahne çok iyiydi. "sonbahar" döneminde sara goldfarb'ın dönüşümünün başlaması ve "kış" dönemindeki trajik çöküşü muhteşemdi. filmin sonunda ise, her karakterin en en en dibe vuruşu ve herbirinin "requiem for a dream" sahnesi, kalbe saplanan hançer etkisi yaratmıştır. tabii "marion" dan ne beklerdim, son sahnede o denli alçalmayı sindiremeyip, altın vuruşla bu gidişata son vermesini. ama o ne yaptı, bir annenin bebeğini kucaklaması gibi, sardı koca bir paket uyuşturucuyu ve büyük bir huzurla uyudu. aslında gerçek olan da budur, uyuşturucu tek gerçektir onlar için, ona ulaşmak için herşeyi yaparlar. --spoiler--

gençlerin en tehlikeli döneminde, yani ergenlikte, bu filmin izletilmesi üzerlerinde madde bağımlılığı ile ilgili engelleyici bir iz bırakır mı gerçekten. ass to ass sahnesi -ki en vurucu sahnelerden biriydi- izletilmemeli tabi gençlere, 40 yıl düşünsem böyle birşey aklıma gelmezdi...

bütün oyuncular zaten çok iyiydi, onu belirtmeye gerek bile yok. her birine ayrı ayrı hayran olmamak imkansız. dünden beri kendime gelemedim.

yalnız jared leto ve jennifer connelly birbirine mi benziyor, bana mı öyle geldi. iki kardeşi çok iyi canlandırabilirlerdi...

izleyin ve 1-2 gün cin çarpışa dönmüş halde gezin!
özellikle gençlere bu filmin ibretlik olarak seyredilmesi lazım.madde için insanların ne duruma düştüğü,bağımlılığın bu denli sarsıcı işlendiği piskopat bi film.hele de anneye verilen elektrik şoku beni benden almıştır.
cok etkileyici oldugu uyarilir herkes tarafindan.
bu uyariyla bikac sahnesiniizledim filmin.
ve gunlerce etkisinden cikamadim.
uyarisiz olarak, filmin hepsini izleseydim bi kac hafta belkide ay etkisinden cikamazsim.
ara ara da olsa izlenilmesi gereken film. gerçekten bazı acı gerçekleri anlatan filmlerden. ama sonuç olarak ne kadar hayatın içinden bir filmse de filmdir sonuçta fazla abartıp psikolojimizin içine etmeye gerek yok, aman haa!
filmi aldığım dükkanda satıcı "dikkat et! psikolojin bozulmasın yigenim" dedikten sonra heyecanla izleyip psikolojimin bozulmasını bekledim ve galiba oldu çok samimi bi filmdi bence AMATEM'de gece gündüz yayınlanmalı!!!
okullara uyuşturucuyu anlatmak yerine bu filmi izletmek çok daha mantıklıdır. B film çok duygusal bir filmdir. Film müziği gerçekten süperdir ve bazı orjinal sahneleri vardır.
film müziği (bkz: lux aeterna)müziği şu anda kullanan atv anahaberdir.
insanı sonsuza dek uyuşturucudan uzak tutacak filmdir. tabi ardından trainspotting izlenmediği takdirde.
küçülen dünyanın içinde uyuşturucunun sadece tozdan yada dumandan ibaret olamadığını, aslında sağım solum sobe gibisininden kaçsakta illaki bir yerden kucağına düştüğümüz sarhoş dünyanın ayık kalamadığımız anlarının görsel belgesidir.
ibretlik film. rahatsız edici derecede psikopatça. anneye verilen elektroşok, kesilen kol, ass to ass sahnesi... madde bağımlılığı ancak bu kadar iyi, bu kadar gerçekçi anlatılabilirdi. oyunculuğa, müziğe denecek laf yok zaten. yaşamış kadar oldum. moralimi altüst etti. hadi uyu bakalım şimdi.
entryleri okuyunca tekrardan canımın çektiği film. hala izlemeyenlerin olması çok garip.
filmi izleyen bazı kullanıcılar, uyuşturucuyu bırakmıştır. gerçekten hayatta bu işten kazanılan paranın ilk tatlı geldiğini, sonra da pişmanlıkların ardı ardına geldiği gösteriliyor. herkesin çarpışan otomobil gibi sağa sola dağılması ve hayatlarının kararışı kötü.
en sevdiğiniz yemek fazla tuzlu olursa ne olur? ya da en sevdiğiniz tatlı fazla şekerli olursa?

güzel olmaz değil mi. yemeğin tuzunun bir sınırı vardır. kişiden kişiye değişse de herkes için bir tatlı ve tuzlu sınırı vardır.

bu filmde dram çok fazla. olması gerekenden kat kat fazla. tamam insanlığın çürümüşlüğünü, güçlünün fakiri ezişini eroin üzerinden anlat. psikolojik göndermeler yap. dağılan yuvalardan bahset. ama bu kadar dram katmak zorunda da değilsin.

--spoiler--
yani başroldeki kız sonunda ass to ass yapmasa da, öteki elemanın kolu kesilme de ya da annesi tımarhanelik olmasa da ben vermek istediğin mesajı alırdım ve dram da dozunda olurdu.
--spoiler--

tanım: tıpkı tuzu fazla kaçmış yemek gibi dram öğeleri fazla kaçtığından sevmediğim filmdir.