36 yaşındaki Tsukuru Tasaki, geçmişte başına gelmiş bir olayı anımsıyor. Aslında tam olarak unutmuş da değil. Çünkü bu olay, otobüsün penceresinden gördüğü korkunç bir trafik kazası ya da yaşadığı şehirde meydana gelen ve bir hafta süren su kesintisi gibi bir şey değil. Onu tamamen dönüştüren, adeta başka biri haline getiren bir olay bu: Lise yıllarında çok güçlü bir bağla bağlı olduğunu düşündüğü arkadaş grubundan ihraç edilmek. Hem de habersizce. Tek kelime etmeden.
Üniversite için Tokyo’ya giden Tsukuru yaz tatilinde doğup büyüdüğü ve o güçlü bağı edindiği arkadaş grubunun yaşadığı Nagaya’ya döndüğünde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlar. Arkadaşları telefonlarına çıkmıyor, onunla konuşmuyordur. Tsukuru sebebini anlayamaz ve büyük bir buhranın içine düşer. Arkadaşlarının onunla neden ilişkiyi kestiğini anlamak için kafa patlatır. Ta ki bir gün arkadaşlarından biri olan Mavi’nin, telefonda söylediği “Artık bizi aramanı istemiyoruz,” cümlesine kadar.
Bu arada arkadaşlarının hepsinin isminde bir renk olduğunu, Kızıl, Mavi, Ak ve Kara (iki erkek, iki kız), Tsukuru’da ise bir renk olmadığını söyleyeyim. Kitabın ismindeki ‘renksiz’ de buradan geliyor ama aynı zamanda başka derin anlamları da var.
Elif Türkölmez