günlük akışı içinde tekdüzeleşen hayatımızı biraz değiştirmek... alışkanlıkların içinde kaybettiğimiz duygularımızı biraz canlandırmak.... bir gün bir demet çiçeği masanın üzerine koymak... değişik bir parfüm kullanıp kokumuzu yenilemek... biraz çevremizi genişletmek diye düşünmek... yeni kıyafetler almak, içimizi kıpırdatacak, yüreğimizi hop ettirecek "ne güzel" dedirtecek yenilikler ve değişikler....
giyiniriz, gezeriz, otururuz, okuruz, seyrederiz, bakarız bakmayız, dinleriz, dinlemeyiz... severiz, kızarız bırakırız.....
pembelerimizi boğan ne?
mavilerimizi örten ne?
ya beyazımızı kirleten?
asıl renklerimiz ne, bizi biz yapan.... önce renkleri görmek ve tanımak, sonra da ayrık otu gibi bizi sarartan, karartan renkleri bulmayı, ayıklamayı başarmak... bunu yapabildiğimizde kendi renklerimiz ışıl ışıl parlayacak, kendi ışığımız ortaya çıkacaktır.
mecazi anlamda, saklı tutulması gereken bir konuyu , bir durumu belli etmektir. çok seviyorum lan türkçemizi nedense. böyle bağdaştırmalı kelimeler, cümleler zevkli oluyor.