Bilgilerin kaynağı konusunda rasyonalist bir Yönelişi vardır. Duyuları güvenilir bulmuyor.
Beynin ortasındaki epifiz bezini beden ve ruh arasında aracı olarak görmüş.
en büyük kesinliği şüphe duyduğundan şüphe duymasıdır.
peki ya biz? her şeyden şüphe duymalı mıyız? yoksa olduğu gibi inanmalıyız mı?
inandım,inanın,inanalım.. yoksa hayat nasıl geçer ki?
üniversitelerin felsefe bölümlerinde öğrenciyi tüketene kadar anlatılan Fransız filozof ve ''modern felsefenin babası''.
Descartes'ın ontolojik görüşleri temelini şuradan alır : ''düşünce vardır,o halde ben varım.''
''cogito ergo sum'' ile kendi varlığından şüphe edemeyeceği sonucuna varır.
Descartes'ta ''şüphe'' şüphenin kendisini ortadan kaldırmaya yönelik bir metoddur.
Sevgili amoralist filozof, seni çok iyi anliyorum dostum.
Bende; discurso del metodo için descartes'a, savunması için sokrates'a, hakkın duyurucusu olduğu için muhammed'e, felsefenin belki de ilklerinden olan ibrahim'e ve hatta çok daha ötelerine sövmüş biri olarak: inatla yapış, devam et, sövgülerin yerini dinginlige ve makul derecede onur kazanmış bir egoya bırakacak, kufurlerin tamamini etrafındaki insanların %98inin hakettigini er yada geç kabulleneceksin. Yolun sonu yakın ama zaman bize bazen uzun bazen kısa gelir. Sabır ne önemli şey.
Ortaçağ döneminde yaşamış fransız matematikçi ve filozof. Felsefe anlayışı, bir ağacın kökünün matematik, gövdesinin fizik ve dallarının hekimlik, kimya gibi bilimlerin olması gerektiği üzerinedir.
Eksiklikleri ya da yanlış söylediği şeyler tabi ki olmuş olabilir. matematikle ilgili ortaya koyduğu gerçeklikleri tabi ki yadsıyamayız. işlevi ve doğruluğu kesinlikle ispat edilmiştir. fakat felsefe, düşünme, şüphe ve tanrının varlığı gibi konularda başka düşünürlere hatta bizlere göre bile hataları olabilir. çünkü bu bilgilerin büyük bir kısmı yığın bilgi, bir kısmı öznel bilgidir. çok az bir kısmını mantık çerçevesine indirip kritik edebiliriz. ama bilim dünyasının bana göre en önemli insanlarından biridir. hakkında yazabileceğim çok şey var. eserlerinden edindiğim iki bilgiyi çok büyük kazanımlara çevirdiğimi söyleyebilirim. Bu kazanımlardan biri "şüphe etmek" kavramına getirdiği boyuttur. Şüphe gibi insanlık tarihinin en çıldırtıcı şeylerinden birini belli bir mantığa bağlayarak çok önemli bir tespitte bulunmuştur kanımca. Rasyonel düzleme indirebildiği şüpheli konuları incelemeye devam ederken kendisini çıkmaz sokağa sürükleyebilecek şüpheleri bir kenara koymayı tercih etmiştir. Bir diğer değindiği önemli nokta ise problemleri ele alış yöntemleri. Ayırabildiği kadar küçük parçalara ayırarak tek tek sorunlara çözüm bulma şekli bilim dünyası için oldukça önemlidir.
Genel anlamda en büyük katkısı şüphesiz ki "Yöntem" kavramıdır. Bilime ve insan kişiliğine yön veren en önemli şeyi yöntem olarak belirlemiştir.