hem görünüşü hem performansıyla tatmin eden spor görünümlü aile otomobili.zamanında çok asfalt aşındırmış,yarışlarda tozu dumana katmıştır.şimdilerin ihtiyar delikanlısı,kalkışlarda atiktir ve tüm araçlara dikiz aynalarından bakarsınız ama freni yoktur tutmaz bu yönden zayıftır ve bu meziyetinden oto tamircileri tarafından uçan tabut adı takılmıştır.mesela trafik ışıklarını gördünüz zaman frene basın o ışıklara gelene kadar ancak durabilmektedir.
kendisi 5500 devirde 90hp güç üretir. türkiye de ilk çıktığı yıllarda büyük sükse yapmıştır. ayrıca türkiye nin ilk hatchback tasarımlı otomobilidir.0 dan 100 e 12 (11.7) saniyede çıkmaktadır. frenleri zayıftır. yerden yüksekliği türkiye şartlarına göre ayarlandığından virajlarda tehlikeli salınımlara girebilir. kafadan kaymaya eğilimlidir.
hala kullandığım yoldaşım.
92 senesinde babamın 180 km'nin üzerine çıktığını hatırlıyorum da araç 1 saniye yere değiyorsa 5 saniye uçarak gidiyordu.
şimdi tüp takıldı, ibreyi görüp üzülüyorum, o da üzülüyor biliyorum.
halihazırda yoldaşım olan araba. Kırmızıdan yeşile dönen ışığın ardından insanlar daha durumu algılıyana kadar siz 3. Vitese geçmiş olursunuz. Ne bmw ne audi o ilk anda yetişemez size. Ama önemsiz iki sorunu var bu modelin.
1-Hızlandıkça yere basması gerekirken bu arabalar hafifler. Yol tutuşu hak getire yani.
2-hızlandığı ölçüde duramaz. Normal bir araba şöförü ışıkları gördüğünde yavaşlıyosa bu arabanın sürücülerinin daha görmeden yavaşlamaları gerekir.
Dediğim gibi bu önemsiz iki detay haricinde canavar gibi arabadır.
gaza basınca giden ama frene basınca durmayan 4 tekerlek. bunların bildiğin hastaları var. sarı renkli çelik jantlar, müzik sistemleri, simsiyah ama zifiri siyah camlar, bide spoiler olmazsa olmaz. (bkz: apaçi)
sene 93 trakya üniversitesinde okuyoruz. o zamanlar panpanın biri derslere bu araba ile geliyodu. çoğu kız öğrenciler çocuğa justin bieber gibi bakıyolardı. vay anasını ya hatıram depreşti.
Çok enteresan bir arabaydı vesselam. 1.7 motorluk kontrolsüz bir canavar. gerçektende tarihte üretilen en acayip arabalardandır. renault firması komple kafaları güzelken üretmişler belli. aklı selim bir tasarımcı ve firma böyle bir araba üretmez kanımca.
ağabeyimin enteresan arabasıydı. arabaya bin çek jikleyi bekle 50 saat, sonra sabırsızlan ve park yerinden çıkmayı dene fakat yeterince jikleye doymadığından sevgili flash stop etsin. sonra tekrar dene falan filan. o götten bacak kasaya sen git 1.7 motor koy. virajlarda amma göt atardı be.
arka taraf sarsılırdı vesselam. zaten attığı taklalardan ötürü üretiminin durdurulduğu söylenir.
ama yinede arka tarafı o kadar hoşuma giderdi ki anlatamam. tatlı arabaydı lan yinede.
boşuna flash dememişler.
takla atması falan hikayedir.
kurallara uygun kullan, otoyolda 220 bas ne takla atar ne bişe.
almanya otobanında tabi. malum türkiye de otobanda olsa 120 yi geçmiyoruz.
hafif arabadır. sacı çok incedir. zaten ufak tefektir... bir de bu alete 1.7 litre motor takınca uçak oluyor. hayır, cidden yerden havalanıyor. bir de o dönemin tüm renault modelleri gibi kırılgan, fren ve yol tutuş açısından sorunludur. diğer röno'lardan farklı olarak bunlar çok daha hızlı olduklarından uçan tabut bunlardır.
bir de bunların renault 11 flash s'leri vardır ki onlar daha da güçlüdür.
1989'da Galatasaray'ın Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında yarı final oynaması üzerine Flash Galatasaray adı verilen ve sadece 500 araçlık özel bir seri yapıldı. Bu serinin kısa zamanda tükenmesi üzerine Oyak-Renault, Flash Fenerbahçe isimli yine 500 araçlık bir seri daha üretti. Standart Flash'lardan farklı olarak bu araçların iç ve dış dizaynında kulüp renkleri taşıyan bantlar ve logolar kullanılmıştı. Bunun yanı sıra aracın tutulmasından dolayı 1990 yılında 500 araçlık lüks sınıf bir üretim daha gerçekleştirildi. Bu seri diğerlerinden farklı motor gücü ve karbüratörü çift boğazlı performansa dayalı ve sadece füme renginde satışa sunuldu.