filmde bizim rob abisine yazarken hep 22 yaşındayken mozartın gandhinin neler yaptığını anlatır kendinin ise hiç bir şey filmide zaten katlanılır kılan bizim rob abisine günlük gibi bir şey tutar. Orda sunu söyler "hayatta ne yaparsan yap önemsiz olacaktır ama senin yapman önemlidir.Çünkü başka kimse yapmayacaktır"
ne anlatmak istediğine karar veremeyen film. aile dramı mı ilişki sorunları mı derken hikayenin bir o bir bu tarafa atlaması karakterlerin de derinliğine inilmemesi ve oyunculukların sıradan olması filmin bütünlüğünü bozmuş. 11 Eylül ile bağlantı kurması ilginç olmuş ama o da sadece son sahnede ortaya çıkıyor. Zaten filmin en güzel kısmı da sonu. Ama son sahnesi için bile izlenebilir...
Birine beni hatırla demek çok zordur zira karşındaki hatırlamak istemiyor olabilir.
insan unutulmaktan son derece korkan, bunun yanında herhangi birini yada birşeyi çok çabuk unutan bir canlıdır.
Cümlenin özü söylenene göre değişir ; söylenen kişi de bu cümlenin anlamını değiştirir.
sonunda şaşırtan film. filmin normal süresinde cidden süper bir dram işlenmiş ve psikolojik olaylar çok iyi anlatılmış bir yandan da ailevi olaylar fakat filmin sonunda öyle bir bağdaştırma gereksizdi. yine de iyi olmuş benim çok hoşuma gitti.
diğer adı rosemary olan harika bir suzanne vega şarkısı. sözleri
do you remember how you walked with me
down the street into the square?
how the woman selling rosemary
press the branches to your chest
promised luck and all the rest
and put their fingers in your hair
i had met you just the day before
like an accident of fate
in the window there behind your door
how i wanted to break in
to that room beneath your skin
but all that would have to wait
in the Carmen of the Martyrs
with the statues of the courtyard
whose heads and hands were taken
in the burden of the sun
i had come to meet you
with a question in my footsteps
i was going up to hillside
and the journey just begun
my sister says she never dreams at night
there are days when i know why
these possibilities within her sight
with no way of coming true
cause some things just don't get through
into this world, although they try
in the Carmen of the Martyrs
with the statues of the courtyard
whose heads and hands were taken
in the burden of the sun
i had come to meet you
with a question in my footsteps
i was going up to hillside
and the journey just begun
and all i know of you
is in my memory
and all i ask is you
remember me
hayatın dönüp dolaşıp gerçeklerde biteceğini ve geride güzel anılar dışında bir şey bırakmamak gerektiğini bir kez daha anladığım film. hatırlanmak için unutulmaz olmak gerek, bazen sadece bir kişi için bile olsa da.
--spoiler--
ha bir şey olsun ha bir şey olacak derken bitirişini 'kötü son dersen terörist olursun bak!' tehditi ile yapan film. e sonuna güzel deyince de iyi reklam oluyor filme.
--spoiler--
arkadaş, sırf 11 eylüle değinmek için o kadar kastıysa, saçmaladıysa söyleyecek lafım yoktur.
--spoiler--
gül gibi hayatı varken, sevgilisi varken, her şey düzelir gibi olmuşken ne gerek vardı intihara?
--spoiler--
kötü film demiyorum ama sonu gereksiz bağlanmış bence. Kasmışlar yani hüzünlü bir son yapmak için. Ağlatmadı da nitekim.
Lakin karakterlere, işlenişe diyecek lafım yok. Hele Tate Ellington'a... resmen Adam Brody'ye benziyor. *
şu liseli yeni yetme kızların odalarından posterlerini indirmedikleri yüzyılın en kötü filmlerini çeken (kasıt vampir filmleri) adamın oynadığı sonu ikiz kulelere bağlanan sorunlu iki insanın aşkını anlatan filmin adı.
tyler, kaderin bir oyunu sonucu ally ile tanıştığı güne kadar kendisini kimsenin anlayamadığını düşünmektedir. aşk aklına gelen en son şey olmasına rağmen, allynin beklenmedik şekilde kendine çok iyi gelmesi ve ondan ilham alıyor olmasıyla ona yavaş yavaş aşık olmaya başlar. bu aşkla beraber mutluluğu ve hayatındaki anlamı da keşfeder.
entryi giriyor.. başlık canlanıyor.. altına başka entryler giriliyor. sonra bu yazar bkz yi siliyor.. o gün girilen entryler azaldı mı... hop bkz yi tekrar veriyor.. tekrar canlandırıyor. yaklaşık iki aydır böyle.
ben ömrü hayatımda böyle birşey görmedim. insan bir yerde durur yahu. bir başlığım tuttu diye bu kadar mı üstüne yatılır durumun? bari verdiğin bkz leri değiştir. bari aynı gün içinde silip aynı entryi girme. farklı bir birliktelik bul nebleyim..
--spoiler--
Film, parçalanmış bir ailenin aile olarak kalabilme çabalarını, intihar eden bir oğlun ardında kalanları, olabildiğince gerçekçi bir anlatımla ele alıyor. Ölen ağabeylerinin ardından birbirlerini en iyi kendileri anlayan iki kardeşin, hissettiklerini gizleyip, kendini işine vererek savunmayı seçen bir babanın ve hayata bakış açısını karamsar bir çerçeveden kurtaramayan bir annenin; annesini kaybetmiş bir kız ve onun bu ölümden kendine suç payı çıkardığı için türlü sıkıntılar çeken babasıyla karşılaşması ve bu karşılaşmanın hepsinin yaşamına olması gereken etkiyi yaratması; yeryüzündeki tüm kaderlerin birbiriyle iç içe dolanmış olduğu gerçeğini hatırlatıyor.
Ve şüphesiz filmin en çarpıcı ve etkileyici kısmı olan finali, 11 Eylül Saldırılarına atfediyor. O saldırıda ölen binlerce insandan yalnızca birinin öyküsüne tanık olsak da, hepsini saygı ve hüzünle hatırlamamız gerektiği vurgulanıyor.
--spoiler--