tanımlamaya çalışınca tıkanıp kaldım nedense. ne öyle aman aman gözyaşlarına boğan bir aşk filmi ne de tırt bir film. ikisinin arası, durduğu yer biraz farklı. hikayenin işleyişi, müziklerin sahnelerle uyumu, karakterler çok başarılı. bir kaç gereksiz olay -küçük kızın saçlarını kesmesi- sekteye uğratsa da film asıl darbeyi sonunda alıyor. izlemeden önce nette okuduğum yorumlarda 'şaşırtıcı bir son' yorumlarına dayanarak ister itemez aklımda farklı bir şeyler canlanmıştı. ancak sonu tam bir hayal kırıklığı. güzelce işlenen konu, daha orjinal daha dokunaklı bitirilebilirdi. hatta böyle klişe bir sonla bitirmektense olduğu gibi dağınık bıraksalardı bile daha hoş bir son olurdu bence. kişilerin hayatlarının karışık, tutkulu, sıradan, alışılmadık anlarının bir çoğuna aynı anda tanık olup geçmiş olurduk. ama bu sonla olmadı.
filmde bahsetmeden geçemeyeceğim en etkileyici sahne kızla oğlanın sevişirken durup birbirlerine baktıkları sahne. nedendir bilinmez, çok gerçek, çok duyguluydu. benzer film sahnelerinden farklı olarak seksten ziyade aşk vardı. 'sevişmek sevmekten gelir inanırım' aforizmasının cuk oturacağı bir sahneydi belki. anormaldir ki orası tek başına ağlatabildi.
film boyunca izlediğimiz dram sonuna gelene kadar hiç acıtmıyor ama o iğrenç sonu ile duygulandırmayı başarıyor. o kadar kötü bi sona, nasıl duygu bastı orası ayrı bi tuhaf gerçi.
gandhi'nin, " hayatta ne yaparsan yap önemsiz olacaktır ama senin yapman çok önemli " sözüyle başlayan film.
dramatik ve etkileyici, özellikle sonu, ama yarım kalan bir şeyler var sanki filmde... büyük beklentilerle izlememek gerekir ama genede izlenir...
tekrar gitmek istediğim, izlemekten bıkmayacağıma emin olduğum filmler arasındadır. filmde robert pattinson ya da edward cullen yerine tyler görmemden dolayı filmi sevdim sanırım. sinemada benim de sevgilim böyle olsun tarzı cümleleri duymak mümkün bu filmde. senaryosu çok da olağanüstü olmasa da birtakım şeyler bağlar sizi filme, bittikten sonra hala etkisinde kalırsınız. mesela tyler ın caroline adındaki kız kardeşine üzülürsünüz gece yatmadan, sonra ally ve tyler ın aşkını düşünüp kendi kendinize mutlu olursunuz. keşke michael yaşasaydı dersiniz ya da yaşamaması iyi olmuş, tyler ın böyle üzgün ve suskun olması daha bir tatlılık veriyor ve albenilik katıyor ona diye düşünürüsünüz içinizden.*
It's safe to say I'm lonely now
A place called home
Is just a memory away
I know I've done this all before
A thousand silent voices
Begging me to stay
Apologies all left unsaid
Secrets better left unspoken
Dreams are slowly put to bed
Rumors stirred and reawoken
If I try to get away
How long until I'm free?
And if I don't come back here
Will you remember me?
It's safe to say there's nothing now
It's all so quiet but I
Can't forget the sound
A thousand voices call my name
A thousand hands that
Pull me back down to the ground
I turn away from what you are
Denying all that you have given
I find a place that's safe and far
In time all will be forgiven.
If I try to get away
How long until I'm free?
And if I don't come back here
Will you remember me?
oldukça güzel bir film olmuş. edward rolüyle tanıdığımız robert pattinson alacakaranlık serisinden çok daha iyi bir iş çıkarmış. gidilesi görülesi bir film kesinlikle.
kim niye ağlar bu filme hiç anlamadım. saçma sapan bir sonla bitti bir kere.
cool delikanlı film boyunca kızla tanıstıgı sahne hariç bildiğin amele gibi davranıyor. babasına patladıgı sahnede bile hiç özgüveni, sağlam bir duruşu filan yoktu. adam haklı beyler dedirtemedi kısaca. claire'in hatrına izledim sonuna kadar. çünkü o olanca güzelliğiyle arzı endam ediyor filmde.
neyse kısaca claire'i çıkarınca içinde siktiriboktan tırt bir film kalıyor geriye.
hayatımda izlediğim en enteresan konuya ve senaryoya sahip film. robert pattinson'un o karakter için sergilediği oyunculuk birebir örtmüş tüm açıklarını filmin, emilie de ravin zaten kendini kanıtlamış bir hatun. ayrıca filmde ki ally karakterine de pek bir yakışmış.
aslında yüzeysel görüşlerin çokluğundan yazma ihtiyacı duydum, filmin anateması dünya ticaret merkezi'nin uçurulması ne bileyim işte 9/11'i hatırlayın falan değil. insanların birbirine verdiği değer filmin ana konusu burada. film biterken öyle bir son yapılması da o facia da ölen insanları bonus olarak anmış tabi ama anatema tamamen bağlılık ve sevgi ile alakalı.
kısaca listelersek;
ailede ki gerilim, babanın çocuklarla hiç ilgilenmemesi, michael diye bir elemanın ideallerini ve sevdiği şeyleri yapamaması bu yüzden bunalıma girip kendini öldürmüş olması, aile deki diğer çocukların da bu olaylardan ötürü normal olmaması annenin tekrar evlenmiş olması (belki), kopuk, bağıntısız, sevgisiz ve göstermelik bir aile yaşamı + saygısız bir baba. bunlar filmin o bunalım havasını katan etmenler ve çokta ön plana çıkartılmışlar. sonra sevginin ne kadar yüce olduğu ve herşeyi düzeltebileceği gösteriliyor, final de ise esas oğlumuz ölüyor fakat herşey yoluna girmiş oluyor, baba çocukları ile ilgileniyor, esas oğlan babasının aslında onu çok sevdiğini anlıyor, ally tyler'a dönüyor.
ölmeseydi başka şekilde mutlu bir sonla da bitebilecek bir filmdi. fakat böyle abuk bir son inanılmaz bir hava katmış filme, çünkü hadi canım demeyeniniz yoktur o finale eminim.
robert pattinson'ın başrolü oynadığı ve sonunun etkileyici olması nedeniyle izlenebilecek bir film.lakin bunların dışında çok sıkıcı olan bir filmdir ayırca.
edward degil de robert pattinson oynuyor dedirten film. vampir etiketi basariyla üstünden atilmistir.
filmin kendisi de gercekten cok sahane bir yapim. hikaye kesinlikle havada kalmis degildir. ya da söyle söyleyeyim basi ortasi sonu hepsi havada oldugu icin cok güzel bir uyum yakalanmis da denilebilir. tylerin deftere yazdiklari yani bize ic ses olarak yansiyan düsünceler ise gercekten insani sürüklüyor. filmin tek cümlelik özeti zaten belli.
--spoiler--
sonu keşke o iğrenç gönderme ile bitmeseydi diye düşündüren film olmuştur. hatta o kadar ki koca film son beş dakikası için çekilmiş gibidir. yazık olmuştur.
--spoiler--
sonunu gerçekten iyi bağlamışlar. böyle bir filme böyle bir son sıradışı olmuş. bir amerikalı olmayarak sonunun 11 eylüle bağlanmasından etkilendiysem bir amerikalı olsaydım kanım falan donardı heralde. adamlar reklamlarını iyi yapıyorlar mirim ne diyelim...