aksamustuydu, ankara'ydi; fena halde kamusal bir alandi. vaziyetler vahimdi; endise doruklardaydi; vatan elden gidiyordu.
metrekare basina hayli rektorun isabet ettigi mucavir alanlardan birinde iki rektor karsilastilar. ruzgârli ankara ikindisinde cubbelerinin etekleri bir uctan bosa alinmis yelken gibi ucusuyor, keplerinin puskulleri karsi devrim ruzgârinda isliklar calarak pirpir ediyordu.
dalgindilar, dusunceliydiler; endise, jilet keskinliginde dondurucu bir ayaz gibi tende geziyor, titretiyordu.
merhabalastilar. evvela ayakustu tek kelime etmeden tuyler urperten birkac saygi durusu dakikasi suresince ortak bir suskunluk âyini icra ettikten sonra rektorlerden biri oteki rektore,
-bire rektor, gel bu sektor, seninle bir traktor dukkâni acalim, dedi. oteki rektor uzun sure suskunluk âyinini tek basina surdurdu. neden sonra tedirgin ve mutereddid bir sesle,
-fakat ne, diye bastirdi ilk rektor, "durumu gormuyor musun dostum; bir seyler yapmak gerekli." sonra meslektasini yureklendirmek icin hirsla bastirdi,
-ikirciklenecek durumda degiliz dostum; bir ulkede namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmadigi surece..."
-durum o kadar basit degil; olmamali diye mirildandi oteki rektor. "kaygilarini paylasmiyor degilim fakat..."
-fakat yok diye atildi beriki. ya bizdensin ya onlardan; bu tarihsel destanda bir onurlu dize olmak, adini yazdirmak icin tam sirasi!
otekinin akli karisIkti biraz; zihninde evire cevire bir kere daha secilip secilemeyecegi fikri dolaniyor, bu dusunce pasli mih gibi cikmiyordu icinden. dudagini buktu,
-yaa dedi muhatabi; sarsilmisti. once sert cikmayi zihninden gecirdi, ardindan daha yumusak davranmaya, alttan almaya karar verdi,
-dogrusu bu cevabiniz karsisinda cok rektordum, diye konustu; "sizin bu oneri teklifine bu denli rektorebileceginizi dusunmemistim". sonra fazla istekli gorunmemeye dikkat ederek konuya yeni bir acilim getirmeyi denedi:
-suphesiz siz bilirsiniz fakat isterseniz bir daha rektorunuz; evet evet, bence bir kere daha rektormelisiniz bu noktada. tarihsel sorumlulugumuz bizi bekliyor..."
sonra baska bir konuya geciyormus gibi uzaklara bakarak konustu, "rektorluk gorevinin dolayimlanmasi ve bilim dunyamiz bakimindan tasidigi ozel onem kesinlikle yadsinamaz. ustelik rejim bu denli agir bir baski altindayken...
"ben yadsiyalim demiyorum ki sayin rektorum, diye atildi rektor. "sadece rektorup rektormemekte aceleci davranmanin ne derece rektorsel bir tasarim oldugunu irdelemeye calisiyorum kendi icimde..." sonra tasayla ekledi, "ustelik yaz baslarinda secim var biliyorsun; dirimsel bir onemi var bunun; cocuklarin okul taksitleri, su, bu..." sesi giderek zayifliyordu; dostunun gozlerine bakinca orada "donek, iktidar canakcisi, kuyrukcu, libos, her devrin adami" gibi suclamalarin yanip sondugunu farkedip telâsla atildi,
-ben rektormemeliyim demiyorum ki, aslinda hepimiz rektormeliyiz fakat...
ilk rektor, gozlerinin gri derinliklerinde yanip sonen asagilayici sifatlarin gemlerini bosaltarak kelimelere dokmekte artik kendini zaptedemiyordu. tislar gibi,
-rrr'ektor be! dedi.
oteki sarsilmisti; yanindan ofkeyle ayrilan meslektasi iyice uzaklastiktan sonra ardindan seslendi,