genellikle yiyecek ve içecek reklamlarında görülen insanlardır. beyaz eşya reklamlarında da sıklıkla görülebilirler.
aslında herkes neden bahsettiğimi anladı. hani kısacık reklamlarda iyimserliklerini gözlerimize sokan, "hayat aslında çok güzel lan" mesajı veren insanlardan bahsediyorum. e tabii bu insanlara kim inanır? burhan altıntop'tan geliyor: "kadir inanır, ahahahaha..."
eğer ki bu reklam bir içecek reklamıysa, mesela çay, adamımız yataktan kalkar ki saat 7 veya 8'dir. üstünü giyinir (mavi gömlek, kot pantolon ikilisi), hemen çayından bir yudum alır, ardından da derin bir nefes alır. sonra yola çıkar, elinde çantası, suratında manasız bir gülümseme. "nereye böyle hemşerim?" diye sorarlar adama.
var mı öyle çayı içince bulutların üstüne çıkan? var mı sabahın köründe kalkıp işe giderken sırıtan?
eğer reklam yiyecek reklamıysa durum bu sefer biraz daha farklıdır. kadın (biraz önce adamı örnek gösterdik şimdi kadın diyelim. malum eşitlik değil mi? eğer içinizden biri "neden adam kadından önce geldi? eşitlik bunun neresinde?" diye sorarsa cevap vermem bilesiniz. dikkatinizi çekerim; veremem değil, vermem.) sabahın köründe kalkar, biraz geç kalmıştır, aceleyle işe gider. ofisine vardığında (mutlaka ofistir burası) direk reklamı yapılan ürünle karşılaşır. ürünü yer. iki günlük dışkısını çıkarmışçasına rahatlar. artık değmeyin keyfine. patron fırça mı çekti? salla gitsin. elektrik faturasının günü mü geçiyor? koy götüne rahvan gitsin.
tekrar soruyorum; var mı öyle yemek yiyince orgazm olanınız? var mı hayatı siklemeyeniniz? hiç sanmıyorum. varsa da ne mutlu onlara. arzular şelale.
bu reklamlardaki insanlara özenmiyor da değilim galiba. baksanıza resmen içime işlemiş ve ben içime işlerken farkına varmamışım. gelip sözlükte çemkiriyorum. reklam sonuçta. adı üstünde. %90'ı göz bayamacılık, %10'u gerçeklik.