reklam sektörü içinde hiçbir "arıza" barındırmaması gerektiren bir sektör olarak algılanıyor demek ki. yine demek ki güzellik ile ilgili bir ürün pazarlanıyorsa her şey ve herkes "mükemmel" olmalı. "bozukluğu" olan, "özrü" olan hiçbir şeyin bu ürünün tanıtımında ve pazarlanmasında yeri olamaz diye düşünülüyor. l'oreal siyahi manken kullanmadı diye binlerce yıl eleştirildi mesela. burada olay "ırkçı olmamak" idi. yani her "tür" insanın temsil edilmesi gerekiyordu.
ancak, örneğin, çirkin bir kadının "güzellik" ürünü reklamında oynaması "kabul edilemez". siz hiç "engelli" bir kadının dandik bir krem reklamında oynatıldığını gördünüz mü? veya zihinsel engelli birisinin bir kıyafet reklamında yeri var mıdır? ideal mankenlik ölçülerine uymayan, engeli olan (fiziksel, zihinsel ya da konuşma bozukluğu) kişilerin "göz önünde" olmaya hakları yok mudur? "ideal güzellik", "evrensel güzellik anlayışı" mı satar sadece?
azınlık sorunu ulus devletlerin meselesidir ya. kürt açılımı ya da bask açılımı bile yapılabiliyor, katalanlar referandum düzenliyor, iskoçya britanya'dan ayrılmayı talep ediyorken "engelli" olanlar ne zaman gündelik hayatın bir "sorunu" haline gelecekler? ne zaman onların "taleplerini" dinleyip "yol haritasını" öğrenebileceğiz? ne zaman onlara "haklarından" bahsedip "onların isteklerine uygun şartlar" oluşturacağız? ne zaman "saklanmaktan" vazgeçecekler? ne zaman "onlar adına utanmaktan" ya da "onlardan utanmaktan" vazgeçeceğiz?
bu güzellik anlayışı değişebilecek mi? onlar da "görünür" olabilecekler mi? onların da talepleri dikkate alınacak mı? ya da... artık onlar da "güzel" olabilecek mi?
içini, dışını, işleyişini, çalışan niteliğini, sermaye yapısını, "reklamverenin isteği" faktörünü ve aslında hakkında hiçbir şeyi bilmeyen insanların, televizyonda iki tane reklam seyderek arkasından atıp tutttuğu sektör. her sektör gibi, elbette sorunları vardır. hatta birincil sorunu da stajer sömürüsüdür.