annem biraz önce şok oldu tabağı yarım bırakınca. "sen doydun mu şimdi?" diye.
dedim bunu yerim, üzerine de makarna gömer, kahvemi yapar yanında çikolatamı yiyebilirim.. ama yemiyorum.
irade sınavı ya. hayır milletin iştahı nasıl kapanıyor ben anlam veremiyorum.
bu arada o kadar şişman değilim.
ama bi aralar o kadar şişmandım.
bu diyet silsilesinin son basamağı olacak diye umuyorum.
kesinlikle iddia ediyorum ki yemek yemekten daha masraflıdır. geçenlerde bi rejim yapayım dedim alınacaklara yapılacaklara bir baktım vay anam vay. fındıklar fıstıklar bademler cevizler havada uçuşuyor. yemek yesem daha ucuza geliyor.
neyse bu rejim olayını da çözdüm sabah iyi yiyorsun öğlen bir şey yemiyorsun 3-5 arası bi yemek daha bitti. akşamları yürüyüş de yapacam ama havalar soğuk. spor salonuna yazılmıştım bir ara ama orada kasıntı tipler yüzünden spor yapma hevesim kaçıyor. lavuk 20 kilo bir şey kaldırıyor triplerine baksan dünyayı kaldırıyor.
aslında rejim yapmaktan daha zor olanı, rejim yaparken çevrenizdeki insanların size karşı tutumlarına direnç gösterebilmenizdir. yoksa insan iradesinin, eğer kafaya koyduysa, her türlü rejimi yapabilecek kapasitede olduğuna inanıyorum. ben rejim yaparken çevremdeki insanlarla uğraşmak rejim yapmaktan çok çok daha zordu. bu insanları şöyle kategorize edebiliriz;
gizli diyetisyenler: bu insanlara eğer diyet yaptığınızdan bahsederseniz size ilk soruları "ne yiyosun peki?" olacaktır. siz ne söylerseniz söyleyin yediklerinizin yanlış olduğunu savunup, "onu yiyorsun ama o şöyle zararlı, böyle kilo yapar aslında şunu bu şekilde yemen gerekir" diye ahkam keserler. bazılarında ise içten içe kıskançlık vardır, zira siz diyete başlayarak bu insanların hep yapmak isteyip de yapamadığı işi yapmış, ortaya bir irade koymuşsunuzdur; sizi çekemezler.
1 kereden bişey olmazcılar: bu tipler ise hayatında diyet yapmamış, yediği şeylerin ne olduğunu bilmeyen, canı ne çektiyse anında mideye indiren tiplerdir. sürekli size "bi kere künefe yesen nolcak?" veya "bu öğünde kebap ye akşam telafi edersin" tarzı yaklaşımlarda bulunarak diyetinizi bilinçli bilinçsiz baltalamaya çalışırlar. dediklerini kabul etmezseniz size sinirlenenleri bile çıkabilir.
diyet yapmanıza gönlü el vermeyen anne: sizin yaptığınız sıkı diyet işte en çok annenizi üzer. sofraya oturulup pilavlar, makarnalar mideye indirilirken sizin bi kenarda salatalık havuç kemirmeniz annenizin yüreğini parçalar. size iyi niyetli olarak birşeyler yedirmeye çalışır, ısrar eder. siz ise ya dayanamayıp yersiniz ya da sinirlenip "yeter anne ya" dersiniz, bu sefer daha çok üzülür.
senin rejime ihtiyacın yok kiciler: bunlar genelde erkektir çünkü erkekler çevrelerindeki insanları kadınlar kadar iyi gözlemleyip incelemezler. doğal olarak kilo aldığınızı da anlamazlar. aslına bakarsanız çoğu kendisinin bile kilo alıp almadığını anlayamaz; malum memlekette çoğu erkek göbekli ve kilosu umurunda değil.
aralarda istenirse üçer dörder ceviz içi veya kuru üzüm. ama dayanabiliyorsanız lüzum yok.
kesinlikle kesinlikle ekmeğin hiçbir çeşidi yok, alkol yok, tatlı/şeker yok.
herkesin diyeti kişiseldir ama ortalama bir insan bu kaloriler çerçevesinde beslenerek aç kalmaz.
misalen wasa sevmiyorsunuz, bol yeşillikli etli bir salata yiyip akşamı çorbayla geçin.
diyet cola da günde 1 tane içilirse kilo aldırmanın tersine işinizi kolaylaştırır.
önemli nokta: kesinlikle hareketsiz insan için verilmiş bir liste olup, hareketli bir iş yaşamınız veya aktif spor yapıyorsanız bu liste üstüne ortalama bi 300 kalori falan daha ister nerden bakılsa.
"kafamdan rejim yapıyorum fikrini çıkardım. öyle daha iyi oluyormuş psikolojim açısından. evet ben rejim yapmıyorum. hayır... bildiğin aç geziyorum. hava soğuk... insan aç olunca soğuğu daha çok hissediyormuş... sabah 8 gibi bir adet küp şeker yedim... at gibi. şekerin resmen metabolizmam tarafından işleme sokulduğunu hissettim. bi sıcaklık yayıldı böyle. bünyem şekeri anında parçalarken yayıldı sıcaklık sanırım. yediğim şekere acıdım. absorbe etmek lan bu resmen.
elim herhangi bir yiyeceğe gidince önce göbeğimi elimle sıkıyorum. kendime kendimi hatırlatıyorum. sonra bacağımı sallıyorum 6-7 saniye. zaten bacağımı şöyle bir sallayınca yağların dalgalanıp da durulması 6-7 saniye sürüyor. sonra da şu klibi açıyorum:
kendimle konuşuyorum: "sen bi shakira nın kıçına sahip değilsin birfincancay! bi rihanna değilsin birfincancay! neden? çünkü şişmansın! zayıflayacaksın! bak kadınlar öyle şahane-i mahlukat numuneleri ki şehvetten birbirlerini elliyorlar! zayıflayacaksın! bak bak karılara bak! gör!" diyorum. sonra ağlamaya başlıyorum... ağlamak da bir su kaybı.. güzel güzel.
kuyu suyundan hallice olan bol mineralli sular içiyorum. bisküvi değil saman yiyorum. tuzsuz çekirdeğin manasızlığını tadıyorum. şekersiz çaya döndüm... üşüyorum...
+ aaa bak bu kot güzelmiş. ne kadara aldın bunu?
- 56 kilo.
+ ney?
- lira. 56 lira.
+ ahahahaha. mediumu var mıdır acaba ben gidip baksam. large olmaz bana.
- bu zaten medium lan!
+ ay pardon.
cumhuriyet rejimi gibi rejimleri kurmaya benzer. * kadınların yaptıkları rejim de ülkelerin kaderini değiştirecek rejimleri yapabilmek kadar zor olsa gerek.
her daim hüsranla sonuçlanacak bir eylemdir. girişim olarak nitelendiriyorum bu hüsran dolu faaliyeti. hiç kendinizi yormayın. nasıl olsa başaramayacaksınız zayıflamayı. eh mis gibi de yiyecekler varken , gereksiz lafın özü. bakın arby s diye bi'şey varmış. ben de yeni duydum. harika diyolar.
rejim yaparken, açlığı bastırmak için en az açlık kadar kuvvetli başka bir güdü bulmak gerekli diye düşünüyorum. böyle bir güdü de insanda var olmadığına göre... yiyeceklere karşı hissettiğimiz açlığı belki başka maddelere karşı hissettiğimiz açlığa çevirebilirsek... olabilir.
yani "bir sene boyunca günde 700 kaloriden yukarısını almayacan yenge. bir sene sonunda nişantaşı nda cemal reşit rey in yanındaki apartman senin. kat 5 daire 4" desen o kadın kesinlikle rejim kurallarına riayet edecektir.
o daireye de aç çünkü kadın. bir sene boyunca yudum yudum giderecek o açlığını.
belki bu sayede rejim yapma konusunda başarı sağlayabiliriz. denemek lazım.