- Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak. (Madde 28)
- Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000 'den 7,000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9,000 gün prime çıkacak. (Madde 27)
- Emekli maaşları% 23 ila% 33 arasında düşürülecek.(Madde 29)
-Yıpranma hakkı gasp edilecek
-Aylık geliri 1390,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTLGenel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88)
- Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de 'Katılım payı' adı altında bıraktı ÖDENECEK. (Madde 68)
- 'Katılım payı' Gerektiğinde beş Katına kadar arttırılacak. (Madde 68)
-Bütün Sağlık Hizmetleri Paralı olacak.
- Sağlık hizmeti alabilmek için bu Ülkenin VATANDAŞI olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta bir de 'katılım payı' ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de'ilave ücret'adı altında para ödemek gerekecek. (Geçici Madde 5)
- Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de "sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter 'mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara 6 ay süreyle verilmesi öngörülen altı emzirme yardımı bir aya düşürülecek.
- Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği % 16 azalacak. (Madde 18, 19, 80)
- Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından10 yıl süreyle % 10 oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88)
- Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, Hastane kapılarından geri dönecek. (Madde 88, 89, 90)
12 eylül tarihinde evet veya hayır diyerek oy kullanacağımız anayasa değişikliği oylaması.
hükümetin dayatma ile önümüze sunduğu, işine gelen kısımlarını düzelttiği, tersi olan yerlerine ise hiç karışmadığı, her ne hikmetse içindekileri bugüne kadar hiç bir yerde açıkça söyleyemediği, ve tarihinde yavaş yavaş yaklaşması üzerine tırnak içine alarak panolara şunun için şu olmasına evet, ne bilim ne için evet, diye yazarak halkımıza bir nevi psikolojik baskı uygulayarak ''evet'' oyunu vermesini sağlamak amacıyla hareket ettiğini görüyoruz.
evet diyecek olanlar eminim ki ne için evet dediklerini, hayır diyeceklerin ise sadece akp karşıtı olduğu için ''hayır'' diyeceğini biliyoruz, bunları bildiğimiz halde mitinglerde boy gösteren hiç bir kimse de çıkıp referanduma şu sebeple hayır deyin, bu adamlar referandumdan evet çıkınca şunları şunları yapacak diyemiyor, bu sebeple de insanımız piyon gibi kullanılıyor. hiç bir gün gelip derdinizi sormayan, sıkıntılarınıza çare aramayan adamlar, sizin kara kaşınız kara gözünün için mi memleketinize geliyor da sizin memleketinizin futbol takımının veya simgesi olan renklerinden oluşan atkıları takıyorlar zannediyorsunuz. yeter artık kullandırmayın kendinizi hanımlar beyler.
artık uyanın! adamlar değil siz haklısınız beyler, bayanlar. geleceğinizin capslerini karartmayın.
son zamanlarda evet hayır tartışmasına sürüklenen, siyasi liderlerin oy toplamak için il il gezdiği, seçmenin oy vereceği paket ile ilgili en ufak bi bilgi sahibi olmadığı, ülkenin geleceğinin siyasi ranta bırakıldığı, anayasa mahkemesinin yapısının değiştirildiği bir belirsizlik hali...
çoğu yurdum insanının facebook taki paylaşımlardan ibaret sahibi oldukları fikirlerini 40 yıllık politika alimi havalarında dile getirdiği mevzu. lan zannedersin ki herkes emin çölaşan, herkes mehmet barlas amk.
referandum (latince referendum) genelde anayasa değişikliği, yasaların kabulu ve ya çok önemli meselelerde halkın iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamadır.
12 eylül 2010 günü yaşancak güya demokratik bir harekettir.
ulan anlamıyorum o kadar para harcıyorsunuz,
gazetelere tam sayfa reklam veriyorsunuz,
el broşürleri bastırıyorsunuz,
otobüsler kiralayıp dünyanın benzin masrafıyla sokaklarda dolaştırıyorunuz,
dünyanın kumaşını boktan bayraklarınız için heba ediyorsunuz,
tv'lere ve radyolara para aktarıyorsunuz,
propagandanız yapılsın diye medya organlarına ve çalışanlarına,yazarlara para hibe ediyorsunuz,
dünyanın anketini yapıp anket şirketlerine oy oranlarını kabarık gözüksün diye paralar akıtıyorsunuz,
şehir şehir gezip pazarlarda bağırıyorsunuz,
milyonların önünde evetçilerde, hayırcılarda, boykotçularda yalan söylemekten utanmıyorlar,
dahası ve sayamadıklarım...
kaç trilyon harcamışlardır acaba 200,300,400?kim bilir kaç trilyon?
halkçıyım diye geçinen halkına bağışlasa bir miktarını deseki "şu bölgelerdeki fakir halka,işsiz gençlere yardım amaçlı
şu kadar tl bağışlıyorum" nerdeee.
dindarım diyen "pakistana,filistine şu kadar yardım gönderiyorum partim adına" dese veya "hükümet adına bayramda emeklilere şu kadar tl ek ödeme yapacağım" dese
milletini seven milliyetçi parti deseki "milletimizin tarihi eserlerini korumak için türkiye arkeoloji birimine şu kadar tl bağışlıyorum".
kürt halkının sözde savunucusu olan diğer bir parti deseki "ben referandum için yapacağım harcamaları doğuda ve güneydoğuda okuyamayan gençler için harcıyacağım" **
ülkeme hizmet kotalıdır ama ülekimi soymak için yapılanlar paha biçilemez.
AKP olmadan Dinimi, MHP olmadan Ülkemi, CHP olmadan ATATÜRK'Ü sevebilirim.
bdp olmadan da kürtlerle kardeşizdir.
Kelime Kökeni; Yeni Latince referendum "baş vurulacak şey, halk oyuna başvurma" sözcüğünden alıntıdır. Latince sözcük Latince referendus "(yetkili mercie) geri götürülecek, (görüş için) baş vurulacak" sözcüğünün nötr halidir.
siyasi erk'in "biz bir şey düşündük, ama bu kadar kişi bir karar alamadık. sen ne dersin ey sahip" demesidir. fakat siyasi erk yine meydanlara çıkıp kendi düşüncesini halka anlatma ihtiyacı güderler. bu anlamı ile çelişkili bir karar sürecine dönüşür.
Referandum; anayasayı düzenleme, kanun ekleme veya çıkarma gibi bazı önemli kararlarda halkın isteğini öğrenmek için yapılan seçimdir. Meclisin halka soru sorması anlamına gelir ve sadece iki seçenek vardır; ya evet ya hayır. Halkın isteği doğrudan yönetime yansımakta olup demokrasinin en güzel nimetlerinden biridir.
Yalnız ülkemizde demokrasi çok daha farklı işlediğinden bu kavramı yanlış anlıyoruz. Yönetim yaptıklarını veya yapmak istediklerini hukuka dayatmak için bu yolu kullandığından içi boşalmış, bize kötü gelmeye başlamıştır.
Ülkemizde yararlı bir şekilde uygulanamamasının nedenlerine gelecek olursak:
1. Torba yasa gibi uygulamalar nedeniyle çok fazla yasanın bir kerede oylanması kararsızlığa yol açar. Halkın bütün yasaları reddetmesi veya kabul etmesi zordur. Nitekim ben bazı yasaları yararlı bulup bazılarını istemeyebilirim. Bu da katılımcı sayısını azaltır.
2. Halkın takım tutar gibi parti tutması yasaların iyi olup olmadığına bakmaksızın evet veya hayır demesi de anayasanın bozulmasına yol açar.
Bu sebepler daha da çoğaltılabir ama ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Velhasıl kelam devletin demokratik olması için halkında eşitlik ilkesini benimsemesi gerekir. Maalesef halkımızda bu kavram tam oturmadığı için bu tip güzel şeyler kötü olabiliyor.