yolculuk uzundu. bir insan için bir günü yolda geçirmek garip geliyordu. zaman geçmiyor, yollar giderek uzuyordu. çünkü zordu bir insanı sevmek her şeyinle. kafanda ne kadar soru işareti varsa sevmek bir o kadar zordu. bilmiyordun yolun sonunda ne olduğunu ama gidiyordun. çünkü cesaretin yüreğinden ilham alıyordu, yüreğin ise ondan...madem yüreği ortaya koymuştuk... gittim o'na... gördüm ya onu orda.. bir köşe başında...geliyordu ya bana doğru...dedim yolun sonu o...geldi, sarıldım..dünya bitti, o başladı...her şey plansız, o anda oluyordu ama sanki planlanmış gibiydi.. tanrı bizi, anlarımızı ömrümüzün en güzel anları yapalım diye biraraya getirmişti sanki.gözlerine baktım, açıldı kalbimin bütün odaları o elaya çalan yeşiller için... elimi tuttu,sarıldı, bütün engeller karmaşalar,kaygılar üzüntüler bitti bir anda. bir hafta kısaydı bize..ama dolu dolu yaşadık her anını.. aynı şehirde olmanın verdiği huzurla uyandık,aynı caddeleri, sokakları her defasında sanki ilk kez keşfediyor gibi gezdik. her adımda bir iz bıraktık, her köşede bir anı...bir hafta bir ömürdü bende.. ömrümün en deli çağında, en çocuksu hallerimle karşındaydım. ama biliyorum bir daha hiçbir zaman o kadar mutlu olmayacağım sen yanımda yokken...bana sevmeyi öğrettin sevgilim.kısa zamana o kadar güzel saniyeleri sığdırdık ki... bu bir rüya değil gerçek biliyorum. o yüzden bu kadar anlamlı.. seninle yaşandığı, sende hayat bulduğu için...gitmek zorundaydım...zor oldu ama gittim şehrinden şehrime..yolculuk bu sefer hem uzun hem acıklı hem yaralayıcıydı.alıştığım yüzün ellerin o sabah yanımda olmayacaktı.. bir baktım ki kalbim de yanında kalmış. yol boyunca sen kokan bilekliğin bileğimde, gözlerimde susuz bir yaza inat damlalar,dudağımda ıssız bir melodi..yanımda sen vardın.. daha önce bildiğim bir şeyi bir kez daha ispatladın bana.. her şey sensin...
her şarkının, kalbimin odalarında adınla yankılanması...
biraz gülünç, biraz kekremsi, biraz can yakıcı bir iz bırakıyor her seferinde...
boşa kürek çekmek belki bu... belki imkansızı zorlamak... belki içime sinmiyor... belki de ben, olsa mükemmel olacak olacak bir imkansızın peşinde gittim bunca yolu. ondan bu kalp sızılarım. o yüzden bu bir türlü kalamamalarım kimselerde... seni tanıyalı, sana sevdayı yakıştıralı, seni kahramanım yapalı tam beş buçuk sene olmuş... senden başka kimseye bir daha kahraman diyemedim evet, sanırım senden başka bunu hakeden de olmadı...
--spoiler--
ben özlemedim ki seni, kedi özledi...
--spoiler--
ben o cesareti bir daha bulamadım biliyor musun? hani o herkesi ve her şeyi karşıma alıp, çıkıp şehrine sırf seninle bir hafta geçirebilmek için gelme cesaretine bir daha hiç sahip olamadım... neydi seni farklı yapan? çocukluk? hayır. çocuk olsam unuturdum. heves? hiçbir heves bu kadar uzun sürmez ki. aşk? evet eğer aşk onun bir gülümseyişi için dünyadaki her şeyden vazgeçmekse aşktı.tutku? karşı konulmaz.ruh ikizim? dünyada kimseyi bu kadar iyi anlamayacağım, o da beni... beni hayata bağlayan, beni ayakta tutan, kutsal saydığım, dokunulmaz dediğim ne varsa sendeydi... insan 22 yaşında bu kadar sever mi demişti bir gün bir arkadaşım bana... severmiş, öyle severmiş ki hem de o dünyadan vazgeçmesin, hep saklandığı kabuktan çıksın diye kendini paralarmış. böyle gitmesin, böyle mutsuz sonla bitmesin diye sabahlara kadar konuşurmuş onunla... çabalarmış... hatta öyle ki, o mutlu olsun diye, yani sırf o mutlu olsun diye ondan vazgeçmeyi kabul edebilirmiş...
seni yıllar sonra yine ben buldum... yine ben cesaret ettim karşına çıkmaya... bir parfüm, bir koku, bir dokunuş, bir gülüş, bir bakış... neydi bilmiyorum o bi anda içimdeki seni bana yeniden hatırlatan ama seni bulmalıydım ve senden bir şekilde haber almalıydım. yazdım sana... belki yazıp da senin görmediğin milyonlarca kelime var ceplerimde çocuk... beni yine şaşırtmayı başardın ama itiraf etmeliyim. her anlamda... en başta içindeki mucizeyi sonunda bulmuştun. kendine kendini ispatlamıştın. o zamanlar korktuğun ne varsa başarmıştın... hayatında biri olduğunu tahmin ediyordum ama o olacağını değil... nasıl bir yıkım yaşadığımı ama sana bunu belli etmemek için nasıl kendimle savaştığımı bilemeyeceksin... mutlu olduğunu ben biliyordum ve bunun benim için yeterli olduğunu da sen...
--spoiler--
sen ona aşıksın, sen ona aşıksın, sen ona aşıksın
böyle güzel gülme yeter.
--spoiler--
dönüp baktığımda seninle ilgili tek bir keşkem bile yok hayatımda, ama iyi ki'm çok, oldukça hem de...
kalbimin kırık hala bir yanı, geçmişi silmenin bi yolu olması lazım...
benim dilimi yalnızca sen anlıyordun, senle sarhoş olmadan, hiç sevişmeden daha... ölmek istemezdim... sen benimle kal çoban yıldızı diye dileklerim oluyordun ara sıra... tüm dualarımın baş kahramanı, tüm planlarımın baş aktörüydün.. sana hiç sarılmadan, kalbine dokunmadan ölmek istemiyordum hiç... derler ya, istemesen de bazen olacak olan olur diye... oldu... ne oldu bilmiyorum ama bizi güllerin iklimi tüketti. Bize bir tek günün çelişkisi yetti... Kuşkuyu soran bir göze,dudağı yoran bir söze kırıldık. sevdamızın vahşi atı,tutuştu yelesinden. kaldığı yerden başlanır mıydı; ateş bağışlanır mıydı artık? Biz hiç ayrılmayız derken,azar azar bir ucundan, aşktı o yitirdiğimiz, inan sevgilim, aşktı.. Ben sana kıydım, sen bana gücendin.. ve durduramadık o vahşi atı..
sonra o kırgınlıklarımı bir türlü almadı rüzgar, esip geçerken.. hayat devam ediyordu evet ama bi yerden hep su alıyordu gemilerim.. kalbim senin için yaptığım yamalardan can kırıkları sızdırıyordu ruhuma ve ben bu acıya dur diyemiyordum... seviyor muyum hala? evet seviyorum, çok seviyorum... ama içimde ölen birşeyler var kahraman... zamanında canımı yakan şeyler şimdi korkutuyor ya yeniden üzülürsem aynı şekilde diye... 2 defa aynı acıyı yaşattın bana... üçüncüye nası dayansın bu yürek söyle bana...
yanında olmak istiyorum.. olucam da... ama ne zaman kendimi tam olarak toparlarım bilmiyorum... hayat beni çok yordu, ama senin de payın çoktu kahraman... tutunduğum sen vardın... ama sen bile yapabileceğin şeyleri yapabilme kudretini kendinde göremiyorken ben nasıl güveneyim kendime??
güçlü olmaya bak, hayat kısa ama zor... omuz omuza hayata karşı durur muyuz ya da zamanında o yaşadığımız güzel anıları tekrar canlandırabilir miyiz bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki.. kim olursa olsun, ne olursa olsun hayatımda... kahramanım dediğim ilk ve son insan olacaksın...
Safi geceleri değil, gündüzleri de kopmuş bir halde dolanan leyla yazardır.. Pardon mecnun... Öylesine hafiftir... Tınısı... Öylesine sakindir.. Umursamazdır... Isıtıverir... Kutupta bile zannedersin... O tınının seni ısıtabileceğini..
yüreğine yansıyan her şeyi gözlerinde okudum ben...
gitsem bile hep yüreğimde sakladım seni
gittiğim her yerde, geçtiğim her sokakta bizi andım
orda, sevmediğim bir mesafede, sevmediğim bir şehirde
gerçekten olsan da etinle, kemiğinle
sıcaklığından uzak olduğum ruhun orda gezinse de her seferinde
her kadehte meyin yerine seni koyup içtim ben...
mesafe diye bir şey yok bu bizlerin uydurması
biz düşündükçe varız, var oldukça beaberiz derler hep
biz varız ve hep biz olarak kalacağız biliyorum...
ve bu yüzden.. yani sırf sen benim içimde hep var olacaksın diye
seni hep çok seveceğim.*
Cok garip gelmiyor mu sana da? Onca zaman onca anı onca acı derken 7 senedir bir şekilde hep birbirimizin hayatında olmamız? Tesadüf olamayacak kadar gerçek, gerçek olamayacak kadar masalsı anlar geçmedi mi ruhlarımızdan? Bugüne kadar birbirimize yazdığımız ne varsa okudum tek tek. Uyku tutmadı aklım yine firar gözlerine... O kadar farklı hayallere rağmen o kadar başka hayatlar yaşayıp da hala birbirimizde var olabilmek nasıl bir şey anlayamıyorum gerçekten. Sanki biz hala ne zaman kiminle görüşsek birbirimizi aldatıyoruz....
Birazdan çay koymanın vakti gelecek kahraman, hala o kadar masum muyuz sahiden???