reddetmek sessizliktir

entry1 galeri0
    1.
  1. "j. krişnamurti şöyle demişti: "reddetmek sessizliktir." neyi reddetmek? bilgiyi reddetmek, zihni reddetmek; içindeki bu sürekli işgali reddederek, içinde bir boşluk yaratıyorsun. içinde bir meşguliyet yoksa, bütünle uyum içinde olursun. eğer bir meşguliyet varsa, bu uyum bozulur. o yüzden ne zaman içinde bir sessizlik anına ulaşırsan, inanılmaz bir keyif alırsın. o anda hayatın bir anlamı olur, kelimeler ötesinde bir görkem oluşur. o anda hayat bir danstır. eğer o anda ölüm bile gelse, bir dans ve kutlama olacaktır çünkü o an, keyiften başka bir şey bilmez. o an saf zevktir, büyük bir mutluluktur.

    bilginin reddedilmesi gerekiyor. ama ben öyle dediğim için değil. krişnamurti öyle söylediği için değil. ya da guatama buddha öyle dediği için değil. eğer ben söylediğim için reddedersen, o zaman kendi bilgilerini reddetmiş olursun ve benim söylediklerim o bilgilerin yerine geçmiş olur; sadece yerine başka bir şey geçmiş olur. ondan sonra söylediğim her şey senin bilgin olur ve onlara yapışmaya başlarsın. eski putlarını attıktan sonra yerine yenilerini koymuş olursun ve aynı oyun farklı kelimeler, fikirler ve düşüncelerle bir daha oynanır.

    peki o zaman bilgiyi nasıl reddedeceğiz? başka bilgilerle değil. sadece bilginin mesafe yarattığını görmek yeterlidir. bu gerçeği yoğun olarak görmek, tam olarak görmek yeterli. onun yerine başka bir şey koymak zorunda değilsin.

    o yoğunluk bir ateştir, o yoğunluk bilgini küle çevirecektir. o yoğunluk yeterli olur. o yoğunluk, kavrayış olarak bilinen şeydir. kavrayış senin o bilgini yakacak ve yerine de başka bir bilgi geçmeyecektir. ondan sonra boşluk vardır, şunyata. ondan sonra ise hiçbir şey yok çünkü orada tatmin yok; sadece huzurlu ve çarpıtılmamış gerçek var.

    benim ne söylediğimi anlamalısın. burada benim söylediklerimi öğrenmek için bulunmuyorsun. burada beni dinlerken bilgi toplamaya başlama. burada, not almaya başlama. beni dinlemek bir kavrayış deneyimi olmalı. beni yoğunlukla dinlemelisin, her şeyinle, senin için mümkün olan en yoğun bir farkındalıkla. o farkındalık içinde bir nokta göreceksin ve bunu görmek bile değişimin kendisidir. ondan sonra bir şey yapmana gerek yok; görmek tek başına dönüşümü getiriyor.

    eğer bir çaba gerekirse, bu senin o noktayı kaçırdığını gösterir. eğer yarın gelip bana, "bilginin lanetli bir şey olduğunu anladım, bilginin mesafe yarattığını anladım. şimdi onu nasıl atacağım?" diye sorarsan, o zaman ıskalamışsın demektir. eğer kafanda nasıl diye bir soru varsa, o zaman kaçırmışsın demektir. nasıl ile başlayan bir şey soramazsın, çünkü bu daha fazla bilgi talep etmek olur. nasıl ile ne yapılacağına dair metot ya da teknik istemek oluyor bu.

    kavrayış yeterlidir; herhangi bir çabanın buna yardım etmesi gerekmiyor. onun ateşi içindeki bütün bilgileri yakıp yok etmeye yeter de artar bile. görün yeter.

    beni dinlerken, benimle gel. beni dinlerken elimi tut, seni götürmeye çalıştığım yerlere doğru adım atmaya çalış ve söylediklerimi gör. tartışma. evet ya da hayır deme, hak verme, haksız deme. bu anı benimle birlikte yaşa. ve o kavrayış birden ortaya çıkar. eğer dikkatle dinliyorsan, burada dikkat kelimesiyle konsantrasyondan söz etmiyorum; dikkat kelimesiyle, donuk bir zihinle dinlemek yerine farkında olarak dinliyorsan, zekânla, canlılığınla ve her şeye açık olarak dinliyorsan, burada şu anda benimle birlikteysen ve aklın başka bir yerde değilse, dikkatten ne kastettiğimi anlamış olursun. başka bir yerde değilsin. zihninde benim söylediklerimle eski düşüncelerini kıyaslama. hiçbir şeyi kıyaslama ve yargılama. söylediklerimin doğru olup olmadığını ya da ne kadarının doğru olduğunu içinde yargılamak için burada değilsin"

    osho
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük