aslında herkesin ve her şeyin gölgesinden önce hareket ettiği düşünülürse ** iyi özellik olarak elinde sadece nişancılığı ve karizması kalacak karakterdir *. ailecek izlerdik, rastlamıyoruz bu aralar; diğer güzel şeylere rastlayamadığımız gibi.
gösterime girdiği son animasyon filmi ''red kit batıya hücum'' filmi ile beni hayal kırıklığına uğratsa da, çocukluğumun yagane kahramanlarındandır kendisi. 2000 li yılların basında milliyetin çıkardığı uzun soluklu çizgi romanlarını zaten kısıtlı olan harçlıklarımı biriktirerek hiç bir sayısını kaçırmadan aldığımı hatırlarım. el emeği göz nuru derler ya hani benimkiside öyle birşeydi bu karizmatik kovboyun çizgi romanları. hala da saklarım durur bir çekmecede. ilk aldığım günden farkları yok . çünkü sayfaları bile kırışmasın diye yavas yavas çevirirdim.
kısaca red benim için bir çizgi film karakterinden çok daha fazlasıdır. canım çekti lan şimdi yazınca ! dur geceyarısı bi okuyayım, anılarım depreşti.
bildiğim kadarıyla ilk çıktığı zamanlarda, ağzında sigara vardı. daha sonra çocuklara kötü örnek olmasın diye saman çöpü verildi. kürdan da olabilirdi ama yani...
brüksel'de "comic strip center" isimli müzede ayrı bir odası bulunan, tarihin en önemli çizgi romanlarından biridir. brüksel'e tatile gitmeyi düşünenler için söz konusu müzenin linki;
çizgifilme uyarlanmış halini babamla birlikte her pazar keyifle izlediğim, tüm çizgi romanlarını topladığım, üniversite yıllarında çok sevdiğim bir arkadaşımın sık sık final müziğini mızıka ile çalmasıyla hüzünlendiğim çizgi roman serisidir. efsanedir.
bir rivayete göre red kit yani lucky luke çizgifilmi türkiye'de yayınlanmaya başlamadan önce red dragon ve karate kit çizgifilmleri varmış. lucky luke'ın türkçesi şanslı luke oluyordu ve pek şaşalı bir isim değildi. bunun yerine yaratıcı türk aklı bu iki çizgifilmin birleşiminden bir isim yarattılar yani red kit.
her çizgidizi finalinde batıya doğru yollanmasına rağmen malum kasaba civarından bir türlü uzaklaşamayan yanlız kovboy. hani kabuslarda koşarsın koşarsında arkadaki yaratıktan bi türlü kaçamazsın ya, öyle bişey heralde.zaten normal şartlar altında yürüseydi işler, sanırım düldül üstünde büyük okyanusu geçerek japonya kıyılarına ulaşmış olurdu redkit.