tarihde de buna benzer süreçler yaşanmıştır. biz buna fetret devri diyoruz... gerçek anlamda yükselişten bahsedebilmek için, toplumun beraberinde yükselmesi gerekiyor fakat buradaki bahsi geçen yükseliş tayyip ve yandaşlarının gelirlerine ait...
bilinçli destekleyenlerin bencilliklerine son vererek,
bilinçsiz destekçilerinin ise uyanmasıyla önlenebilecek bir durumdur.
gözlerin açılması için kirli bir geçmiş:
ünlü zatın oğlu kırmızı ışıkta
durmadan geçiyor, peşine takılan ekipten kurtulmak için hızlanırken
ilerde ünlü bir sanatçıya çarpıyor...
ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan sanatçı 6 gün sonra
ölüyor. karakola götürülen delikanlıya polislerin ehliyet sormaması sanatçının eşinin dikkatini çekiyor.
polislere hatırlattığında:
siz ukalalık etmeyin biz ne yapacağımızı biliriz, gibi bir cevap alıyor.
kazadan sonra belediye arazözleri kazanın olduğu mahalle gelip caddeyi baştan aşağı yıkıyor ve 35 metrelik fren izini tamamen siliyorlar.
delikanlıya kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet ! düzenleniyor.
sanatçının kocası hakime çocuğun ehliyeti olmadığını,
düzmece ehliyet verildiğini söylediğinde adam 'ne? siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz?', diye azar işitiyor...
olayı gören tanıkların hepsi tehdit edilip korkutuluyor. sanatçının kocası aile meclisini topluyor.
bakıyorlar ki polis, adalet, belediye hep birlikte olmuş üzerlerine geliyor.
mecburen olayın peşini bırakıyorlar. sonuçta mahkeme trafik canavarı
genci 3 ay hapse mahkum ediyor...
o da 1998' in fiyatıyla 540 bin lira cezaya çevriliyor.
sen sağ, ben selamet; güzide sanatçı sevim tanürek gitti gider.
bu olayı sevim tanürek'i n esi, emin çölaşan'a yukarıdaki satırlarla anlatmış sözü geçen katil delikanlı istanbul'un o zamanki
belediye başkanı recep tayyip erdoğan'ın oğlu...
(hani şu gemiciği olan)
ve son olarak: başbakan recep tayyip erdoğan'ın, ses
sanatçısı sevim tanürek'e otomobiliyle çarparak ölümüne neden olan oğlu
ahmet burak erdoğan için 'tamamen kusursuz' raporu vererek
beraatini sağlayan adli tıp trafik ihtisas dairesi başkanı eyüp çakmak, türkiye denizcilik işletmeleri' ne
genel müdür yardımcısı olarak atandı.( 21.10.2004 )
böyle bir baba tabii ki en az 3 çocuk ister. yavrularını her türlü kaza, bela ve hatad! an koruyabiliyor.
peki vatandaş çocuklarını onlardan ve onlar gibi .....lerden nasıl koruyacak
askerlikten de kaçti . rize güneysu askerlik şubesine kayıtlı ahmet burak erdoğan, 2000 yılında
kasimpaşa deniz hastanesinden verilen rapor ile çürüğe ayrılıyor.
rapora göre,
ahmet burak erdoğan'ın hastalığı testis kanseri!...
uzman hekimlerin verdiği bilgiye göre, testis kanseri tedavi ediebiliir bir rahatsızlık. burası çok önemli, çünkü
çürük raporu , asker adayı açısından ancak iş görme gücünün %60'ını yitirmesi durumunda veriliyor.
tedavi edilebilir hastalıklardaysa durum farklı. hastalığın tedavi edilmesinin ardından kişi, askere alınıyor.
bu bilgilere ulaşan ve haftalık yayın yapan ulusal bir dergi, farklı kaynaklardanda bu bilgile! rin doğru olduğunu
teyit ettikten sonra, yetinmeyip 2 mayıs 2007 tarihinde sayın recep tayyip erdoğan'a yolladığı yazılı soruya
herhangi bir cevap alamıyor. daha sonra başbakanlık basın müşaviri sayın akif beki'ye telefon ile bu konu hakkında
bilgi istenildiğinde 'kişisel hayatı' ilgilendirdiği gerekçesi ile cevap verilemeyeceği söyleniyor...
daha sonra askere testis kanseri olduğu için gitmeyen ve çürük raporu alan ahmet burak erdoğan ne gariptir ki
bir yıl sonra 23.02.2001 tarihinde gönül rahatlığı ile evlenebiliyor...
yani 2000 yılında kasımpaşa deniz hastanesinde sedyeye yan gelip yatarak, babalar gibi çürük raporunu almış.
oysa hepimizde biliriz ki türk milleti askere gitmeyeni yarım adamdan sayar, çürük rapora ihtiyacı olan bile onuruna yedirip de
bu raporu almak istemez, sakat ise sakatlığını saklar.
fakat gelin görün ki o yıllarda babası istanbul büyükşehir, belediye başkanı olan ahmet burak erdoğan yaşıtlarından farklı
düşünmüş!...
şu meşhur, her birisi 4-5 milyon dolar eden gem i sahibi ahmet burak bundan 9 yıl öncede 1998 tarihinde istanbul şişlide de
bir çoğumuzun hatırlayacağı şarkıcı sevim tanürek adlı bir bayana spor otomobili ile çarpmış ve onun ölümüne sebebiyet vermişti.
bunun üzerine iki yıl sonra çürük raporu alacak ahmet burak o günlerde ingiltere de dil öğrenimi için yurtdışına gitmişti...
acaba ahmet burak askere gitseydi şirnak da mayına basarak şehit olduğunda sayın recep tayyip erdoğan şehitlere yakıştırdığı
'kelle' tabirini oğlu içinde kullanabilirmiydi?!...
yada
sayın emine erdoğan her şehit anası gibi, 'vatan sağolsun'
diyebilirmiydi?!...
bunların ne diyeceğini elbette ki bilemeyiz!...
fakat bildiğimiz bir şey var ki, sayın başbakan çok haklı.
'...asker değil, fakat birileri ve özellikle de büyük oğlu ahmet yan gelip yatmiş!...
şimdi bu çürük çocuğun trilyonluk gemiciği var ve evli.......
eskiden şu elektrik faturasını bir ara ödeyelim de çıksın aradan diyorduk. şimdi ise bir yerlerden borç bulup buluşturalım da şu elektriği kesmesinler diye derde düşüyoruz.
eskiden cayır cayır telefonla konuşurduk da fatura gelince "iyi gelmiş ya o kadar da konuştuk" diyorduk. şimdi ise ev telefonlarına elimizi sürmeye korkuyoruz. zira tek başına vergileriyle bile can yakmaya yetiyor.
eskiden çoğu evde neme lazım bir yedek tüp bulunduralım da biterse hemen takarız diyorduk. şimdi ise tüp bittiğinde komşudan piknik tüpü soruyoruz. değil yedeğini, kendisini almak bile dert artık.
eskiden bir tekelimiz vardı. en alt tabakanın bile efkar dağıtacağı iki kadehi olurdu mutlaka. şimdi ise efkarımızın kahyası vakti zamanında tekme tokat ülkeden kovduğumuz ingilizler oldu.
(bkz: türkiye'nin önlenemez düşüşü) sonucu beklenenen etkidir.ekonomi,mikro,makro bilmeye gerek yok.para (bkz: çokomel) eğrisi gibi bişey işte.anladın sen onu.
bu seçimlerde bitecek. bir daha aday olmayacağını açıkladı. eğer başkanlık sistemi gelmezse-ki gelecek- bu iş biter. bülent arınç falan geçerse partinin başına, sağlam komedi olur. düşünsenize hergün bir cinsel muhabbet. vajinalar falan kol geziyor ortada...
''Önlenemez'' kısmı haddinden fazla iddialı gibi görünmekle beraber, yeteri kadar yükselemeyen uzay araçlarının yeryüzüne geri dönüş yaptıklarını hatırlatmakta fayda görüyorum.
Millete hizmet eden onun efendisi olur.Tayyip beyimiz ile bu milleti soyanın efendisi olur oldu neyse Hz.Alinin bir sözü vardı (Hızlı yükselenlere imreniliyor.Oysa en hızlı yükselenler toz, duman, saman ve tüydür.)
diz boyu pisliğe batan bir başkan ancak bizim ülkemizde yükselir.diyecek birşey yok. bütün milli, dini ve ahlaki değerlerimizi çökertti bunlar ve biz onları gene baştacı yaptık. bravo bize.