kimimize göre aşikar olan tiyatrodur. kimimize göre ise başbakan türkiye'nin gerçek gücünü dünyaya göstermektedir. ama ön yargılarınızdan arınıp sadece okumanızı öneriyorum.
bu tiyatronun üç perdesi vardır. birinci perde:
bugün türkiye cumhuriyeti devleti israil'in gazze ablukasını tanımıyor ve o bölgeye yardım gönderiyor. israil türkiye'den bütün diplomatlarını çekmekte ve iki ülke restleşerek neredeyse birbirini tanımama durumuna geliyor. türkiye ise bu esnada gazze'yi tanıyor.
bu esnaya kadar herşey bize güzel görünebilir. ancak türkiye'nin gazze'yi tanıması demek israil'in sözde kürdistan ve pkk'yı tanıması bu da pkk'nın dünya desteğini ardına alıp yasal yollardan yardım alması demektir. geçmişte buna benzer durumlar yaşanmadı mı ?
bugün dost gözüyle baktığımız iran dahi zamanında pkk'ya yardım etmekle bizi tehdit edip misilleme yapmıştı. ve yardım etmediğini de kimse söyleyemez. ya da suriye? apo'yu dahi bizden kaçırıp pkk'lı teröristlere kamplar açmadı mı?
perde 2:
bugün türkiye libya başta olmak üzere suriye ve zamanında da mısır gibi bir çok ülkede çıkan ayaklanmalara halkınıza silah kullanmayın istediklerini yapın diyerek barışçıl ve demokrtaik insan haklarına önem veren bir imaj çiziyor. peki madalyonun diğer yüzü?
pkk'nın sınırdan tonlarca silah geçirdiğine dair gazete manşetlerinden askeri kaynaklara kadar birçok gösterge bunu doğruluyor. o bölgede küçük çaplı bir provakatör çalışması ve zamanla devletin göstereceği tepki ayrıca bdp kışkırtmalarıyla bir ayaklanma çıktığını düşünün? türkiye bu bölgeye müdahale edebilir mi?
dünya kamuoyunda şu an türkiye herzaman halkın yanında yer alan ve halkın isteklerine önem veren bir pozisyonda. her daim suriye'ye halkına zor kullanma istediklerini ver diyen biz değil miyiz? bir nato ülkesi nasıl olur da halkını imha eder diye gazete manşetlerini ve bizim alehimizde ama bölücülerin lehinde düzenlenecek olan protestoları görebiliyorum.
ve perde üç:
recep tayyip erdoğan devlet başkanı olmak istediğini heryerde söylemiştir. bunun bir diğer açıklaması da federasyon dileğidir. nitekim birçok yerde buna dair konuşmalar da geçmiştir.
hatta devlet başkanlığı savunmasında abd'deki sistemi örnek vermiştir. değişecek olan anayasa ile de çeşitli yasal düzenlemelerle federasyona geçimi halkın gözünde farklı bir şekle sokup türkiye'yi farklı yönetim birimlerine ayırmak gene mümkün olacaktır.
ve son olarak.
recep tayyip erdoğan "yahudi üstün hizmet ve cesaret ödülü" almış birisidir. musa'nın çocukları kitabı başta olmak üzere birçok kaynak kendisinin yahudi olduğunu yazmıştır. ayrıca bop eşbaşkanıdır. bop projesine göre de türkiye dahil 22 orta doğu ülkesi en az üç parçaya bölünmektedir.
mavi marmara baskınından one minute'ye kadar herşey bir tiyatrodur.
ve size son iki bilgi vererek durumun ciddiyetini göstermek isterim.
1.si natodaki ülkelerin yarısı pkk'yı terör örgütü olarak görmemekte ve tanımamakta. hatta bu ülkeler gazete manşetlerinde dahi teröristlerden savaşçı olarak bash etmekte.
2.si ise şudur. bana çok yakın birisi. erasmus'la yurt dışına çıkarak letonya'daki riga üniversitesine gitti. bölümü uluslararası ilişkilerdi. ve haliyle birçok derste siyasi haritalar kullanılıyordu. ancak haritalar dünyadakinin aksine farklıydı.
bütün haritalarda kürdistan devleti vardı. söz konusu kişi haritasını alarak rektörlüğe gittiğinde bizim ülkemizin sınırları böyle değil dediğinde aldığı cevap şu olmuştu.
"biz amerikan kaynaklarını baz alıyoruz."
eğer bu olaya inanmıyorsanız araştırıp öğrenebilirsiniz. bunu avrupada'ki birçok üniversite uygulamakta.
eğer okuduysanız ve saygı gösterdiyseniz teşekkür ederim.
soysuz arap köpeklerine yağ yakmayın artık yeter. ayrıca o arap pazarı dediğiniz şey 80-100 sene sonra batacak bir piyasadır. açın bakın bakalım fosil yakıt rezervleri ne kadara inmiş ve bunların ne kadarı arapların denetiminde?
din kardeşliği mi?
üzgünüm onlar o konuda kararlarını 100 yıl önce verdiler ...
'yaşam bir tiyatro sahnesidir' görüşünde iseniz doğrudur. lakin, o sahne öyle bir sahnedir ki; içinde, komedi, trajedi ve dramı aynı anda yaşatır.
gerçekte ise bu, bulunulan bölgedeki egemenlik mücadelesinden başka bir şey değildir. güçlü ekonomilere sahip devletler, bulundukları bölgedeki karar mercii yani, hükümran devlet olma yarışına girerler. bir ölçüde iran, türkiye ve israil'in bulundukları bölgede yapmaya çalıştıkları da bundan farklı bir şey değildir. aynen, gücünden korkulan, buna karşın, 'yap!' dediği yapılır, sözü dinlenir ve saygın bir baba olmak gibi.
Bunca zaman kendi kuyrugundan bile korkan ezik bir devlet olmanin gaflet ve delaleti icinde oldugumuzu konu alan tiyatrolara karsi gerceklerin deklerasyonudur. Eger bunlar oyunsa neden dunya israile baski yapip inadindan vazgecmesi telkininde buluyor bir dusunmek lazim. Artik bu ulke eskisi gibi pasif ve korkak bir ulke degil. Ey turk artik dunyanon kabul ettigi buyuk ve guclu bir ulkenin vatandasisin. Kabul edersen esas sorunlarimiza donup basit ve aptal birbirimize dusme sacmaligina son vermeye calisirsin. Kabul etmezsen her gece kabuslar gorup gunduzleri aglamaya devam edersin.
ülkedeki her yeri israil şirketlerine satmaya çalış;
tüpraş'ın iptal edilen %15 hisse satışı, galataport, mayınlı araziler vb. bir sürü yeri israilliler'e sat sonra "one minute"... doğru ya sonradan "benim tepkim peres'e yada israil halkına değil moderatöreydi" dedi.
tiyatro diye tabir edilmiş ancak "bir yalan attım kendim bile inanmadım" durumu oluşmuş. 3 perdelik oyunun hiçbir yerinde israil ile oluşan gerilim, "şu şu sebeplerden ötürü yalandır" denilmemiş. sadece dip not olarak, çok gizli(!) ancak herkesin bildiği(!) bilgiler paylaşılmış. ne garip değil mi? neyse, o bilgilere geçelim. neymiş efendim, yahudi cesaret ödülü alınmış. ödülün sahibi kimdir bir bakalım isterseniz. ödül sahibi, türkiye cumhuriyeti başbakanlığıdır. ödül türkiye cumhuriyeti devletini temsilen, türkiye cumhuriyeti başbakanlığına verilmiş, başbakanlık adına ödülü başbakan almıştır. ödül sebebi, nazi zulmünden kaçan yahudilere kucak açan tek ülkenin türkiye olmasıdır. neden bu kadar yıl değil de şimdi verildi? sorusunu yöneltecek olanlar varsa şimdiden saygı duyuyorum. siz de biliyorsunuz bu soruya vereceğim hiçbir cevap sizi tatmin etmeyecektir. bop eşbaşkanlığına geçince, başbakan, medeniyetler ittifakının eşbaşkanıdır, bop'un falan değil. bush'un ortaya attığı bir projedir. medeniyetler ittifakının da bir süre bu isimle gündeminde tuttuğu bir projedir. ortadoğu kalkınma çalışması olarak incelenmiş, üzerine çalışmalar yapılmıştır. 18, 188 ülke falan da yoktur. bop da ülkelerin parçalara bölüneceğinin açıklandığı bir proje falan değildir. hee, gizliden yok mudur böyle planları? orasını bilemem. ama öyle ülkeler bölünecek falan böyle bir açıklama, belge yoktur hiçbir yerde. bir tek, bir toplantıda bir subayımız tarafından masada böyle bir harita görüldüğü, bunun sebebiyle subayın toplantıyı terk ettiği söylenmiştir. o harita da sonradan ne görülmüş ne duyulmuştur. o subayımız kimse ona inanarak böyle bir haritanın gerçektende o masada olduğunu kabul ediyoruz.
son olarak; riga üniversitesinde öyle bir kitap var mı aufak çaplı bir araştırma yapacağım. adımın ali olduğu kadar eminim olmadığından, ama yine de yargısız infaz yapmayalım. amerikada kitaplarda böyle bir harita yokken "kaynaklarını amerikadan alan" letonyalılar, kendi kendilerine neden böyle bir tribe girsinler anlamıyorum. haritanın bir fotoğrafını görebilir miyiz bu arada? yok, eğer bu haritayı gören arkadaş, bir örneğini alacak yada fotoğrafını çekecek kadar ilginç bulmamışsa bu olayı bizi ne bop yıkar ne abd. bu arkadaşa dikkat...