"başarı" sözcüğüne bu topraklarda verilen anlamdır. mevcut sorunlar listesini temizlemeden üzerine yepyeni sorunlar eklemek bir başarıdır bu memlekette. türban, kürt meselesi, basın özgürlüğü, etnik ayrımcılık gibi konu başlıklarını tayyip yaratmadı. kendisinden önce ortaya çıkan bu sorunları devraldı, her türkiye başbakanından tarihsel olarak beklendiği üzere sorunları aynen korudu, bir de üstüne gelecek nesil idarecilere milleti boş işlerle uyutarak oy toplayabilecekleri yeni sorun sahaları yarattı, mesela buyrun yargı. "yargı hiç bağımsız olmadı" demeden önce bir düşün: evet ama, bir "sorun" da olmamıştı. bugün yargı'nın kendisi siyasi ve kültürel bir "sorun" oldu. on sene sonra da herkes zaten ipin ucunu kaçırmış olur, yargı mevzusu da tıpkı kürt meselesi mi, doğu meselesi mi, terör mü gibi daha adının bile net söyleyemediği yeni bir girdap halini alır.
başarılı yani.
dini milleti değerleri hunharca emellerine alet edebilme yetisi vardı
pkklıyı amerikalıyı cemaati hepsini bir arada oynata bilme kapasitesi vardı.
son olaylardan demiyim bu barzani ile görüşmeler kürdistan yanlısı konuşmalarla milliyetçii türkü kaybetti.
yolsuzluğu ile müslüman kesimi kaybetti.
cemaat kesiminin ekmeğiyle oynayarak kaybetti.
bir pkklı kesim kaldı birde din diye gözleri kör olmuş kesim onlar din diye vatandan topraktan atadan vazgeçmiş kesim.
şeriata giden her yol mübah sanan kesim. hayalleri gerçek olana kadar dinden çıktıklarının farkında olmayacak kesim.
halka tepeden bakmamak,
halkın parasını mason kemalistlere peşkeş çekmemek,
halkın parasıyla sefa sürmemek,
halkı var eden 1500 yıllık değerlerine hakaret etmemek,
halkın değerlerini batılılaştırmaya çalışmamak,
halkı dinden uzaklaştırma adına aydınlatılacak bir topluluk olarak görmemek...
vs.
vs.
Gerçekçi bir cevap verildiğinde, kodese girme ihtimali olduğundan söylenmemesi gereken durumlar.
Ama yinede şöyle bir anekdot anlatıla bilinir; Padişahların birisi ülkenin aydın kesimi ile bir sohbet yapıyormuş sıra bir şaire gelmiş, "Ee demiş" padişah, "Nasılsın hayatından memnun musun"? Şair şöyle korkak bir bakışla etrafını süzdükten sonra, "Padişahım sayenizde cennete gibiyiz Demiş. Tabi Padişahın ağzı kulaklarında, ama toplantı bittikten sonra danışmanı padişahı uyarmış "Hünkarım şair size hakaret etti" Padişah şaşkın "Nasıl" demiş. Danışmansa "Hünkarım bilirsiniz insanoğlunun sadece cennette hiç bir şeyi olmaz şair yoksulluktan sizi sorumlu tuttu" Sonuç:"Tiz kellesi vurula" ya işte böyle.
halkı azarlayarak, aşağılayarak konuşması çünkü bizim koyunlar bundan anlar (bkz: ananıda al git). ayrıca çok güzel yemler halkı, duymak istenileni söyler, faaliyet yoktur. sözde düşmanları asar, keser yine faaliyet yoktur. milletçe sayesinde dış ülkeler gözünde ezik durumuna düştük.
emperyalizmin ortadoğu'daki hedeflerini gerçekleştirirken "abilik" rolü verdiği türkiye'nin lideri olarak şu üç şartı bir arada taşıyabilmesi: amerikancılık, dincilik ve piyasacılık.
yaptığı işleri artı eksi diye sıralama yaparsak sonucun pozitif çıkmasıdır. Eğer iş dinle diyanetle olsaydı çarşaf açılımı yapan chp de tek başına iktidar olurdu. Bu adam bir kere milleti salak, koyun diye aşağılamıyor. Herkes mal bi sen akıllısın de mi? Sağlık, ulaşım ve ekonomide yaptığı düzenlemeler yadsınamaz. Yanlış işleri elbette vardır. Zaman zaman padişah gibi davranması, şike davasındak tutumu gibi etmenler sıralanabilir ama muhalefet bu haldeyken halen alternatifsiz.