-tayyip:bundan sonra bütün kadınlar en az 3 çocuk doğuracak!!!
-vatandaş:emredersiniz sayın başbakanım.hanım koş hemen kuluçkaya yat! şeyy sayın başbakanım durumumuz pek iyi değilde,bu çocukları nasıl okutacağız?
-t:ne okutması lan!okutmayın ki bana oy versinler
-v:hımm
-t:yaaa
Rivayet odur ki:
Hükümet Van'da aile planlaması için imf'den kredi ister. imf de parayı ancak amasya için kullanılırsa vereceğini söyler. Sonra bir araştıma yapılır neden van değil de amasya diye. Yapılan araştırmalarda van'da kürt nüfusunun hızla arttığı, amasya'da ise türk nüfusunun hızla arttığı ortaya çıkar. Başbakan da bunu üzerine bu çağrıyı yapar.
nüfus planmasını devlet politikası olarak bilen bir devlet başkanın halkına çağrısı.dünya nüfusunun gittikçe yaşlandığı bir dönemde her devlet başkanın yapabileceği bir çağrı.ister doğur ister doğurma bu kadar abartılacak birşey olduğunu düşünmüyorum.şuan avrupa ülkelerinin en büyük sıkıntılarından biri de bu zaten. öncelikli sıralarda da yerini aldı.rusya'nın çocuk yapacak aileleri tatile gönderme kararı,yılın bir gününü sırf çocuk yapılsın diye aşk günü ilan etmesi,avrupa'da çocuk yapan ailelere maaş bağlanması ,bu konuda araba hediye edilmesi,bebek mamalarının bez firmalarının kampanyaları hep bu yüzden.
üstelik avrupa birliğine alınmama sebeplerinden biri de bu,çünkü avrupa'nın en genç nüfüsuna sahip olan ülkeyiz bu da onları korkutuyor.işte kanada örneği on bin işçiyi almasının sebebi bize iyilik yapmak değil heralde çalışacak adam bulamayışı.üstelik bu çağrıyı zamanında atatürk'ün yaptığı da düşünülürse çok da aptalca birşey olmadığı anlaşılıyor.
başbakanın çocuk sevme huyuna lafımız yok. bir devlet büyüğü olarak ülkenin geleceği açısından öngördüğü bir değerlendirmeyi eleştirmek elbette ki normaldir. şahsen ben en az 6 çocuk yapmayı düşünüyorum. nedeni bizim doğu ve güneydoğu anadolu bölgelerine özgü başbakanın dediği gibi çok çocuk itibar, bereket, şan , şöhret falan filan. bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde nüfus kontrolü ve ekonomik yönden iyileşme beklemek haksızlık olur başbakana.
sayet maasım 5 milyar, emekliliğim garanti ve rahat olursa ve tüm bunları yan gelip yatarak devletten alabileceksem neden olmasın dediğim çağrı. halkı bilmiyorlar diye bağıran şahsın halkı neresinden tanıdğını ortay cıkaran cagrıdır. 300 miyonla ev gecindirenleri bilen fakat görmek sitemeyen sırf oy amacıyla coğalmak isteyen, kadınları sadece doğurmaya yarayan bir nesne olarak gören mahlukatların düşüncesidir.
aslında asıl amacın ne olduğu gün gibi ortadadır, zaten 3 kurusa muhtac oldugu için bunların eline düşen halkı daha da muhtaç hale getirip önümüzdeki 3-4 seçimi garantiye alma çabasıdır.
ha bir de 3 cocuk yapabilmek için önce evlenmem gerek, sayet kız da gönderirse hemen baslarım calısmalara.***
hiç şaşırmadığım rte söylemi.ne demesini bekliyordunuz,''toplumumuzdaki cinsel tabuları kaldıralım,eğer kuran-ı baz alıyorsak,evlilik öncesi cinsel ilişkinin erkek-kadın ayrımı yok,eğer kuranı baz almıyorsak,antik yunan'da fahişelik en kutsal meslekti,kutsallık zamandan zamana değişmiştir bugün kutsal saydığınız o zar parçası belki de o kadar değerli değil,zaten kızların %20'sinde bu zar esnek,%3'ünde doğuştan yok,zaten bugünkü maliyeti de,750 ytl,gelin bu gereksiz tabuyu kaldıralım'' mı diyecekti,ne bekliyorsunuz anlamıyorum ki?
tekrar üzerine düşününce desteklemeye karar verdiğim çağrıdır.
şöyle ki; söz dinleyen bir vatandaş olarak 3 değil de 6 çocuk yapmaya karar verdim, adlarını da
doğdukları sıraya göre mahir, hüseyin, ulaş, kurtuluş, akadar, savaş koyucam... fakat en sevdiğim
çocuğum akadar olacak muhtemelen, bu ulvi görevi bağladığı için...
yapılmasındaki maksadın, söylendiği üzere "nüfusun azalmasını önlemek" olmadığı kesin olan çağrıdır. çünkü bu söz bazı hadis kitaplarında geçer. çocuk sayısı konusunda anlaşamayan bir çiftin, "kaç çocuk sahibi olmak gerekir" diyerek, danışmak için gittiği peygamberimiz tarafından söylenmiştir: *
"en az 3 çocuk sahibi olunuz, ikisi kendi yerinize, üçüncüsü ümmetinize olan borcunuzdur" * ve başbaşan nedense "din böyle emrediyor" demektense "nüfus bilmem ne.." demeyi tercih ediyor!
aynı konuşmada işlediği bir başka konu daha var o da af üzerine:
"katili affetme hakkı devlette değil, ölenin ailesindedir" sözü aslında şeriatta geçerli bir kural olan "kısasa kısas"ı akla getiriyor.
başbakanımızın tüm konuşmaları yakında vaaz şeklini alırsa şaşırmayın derim ben.. vaaz vermeyi hocalara bırakıp, ekonomiyle ilgilense biraz.. veya vaaz vermekte olduğunu söylese en azından..
bizi öyle "nüfus, gençlik, toplum.." ayağına keklemese..
tamam biliyoruz kek'iz de üzümlüsünden değil! *