kör kurşuna kurban giden niyazilerin ülkesiydik. binlerce faili meçhul, onlarca gazeteciye suikast ve daha bir sürü şey.
tayyip erdoğan ne mi yaptı? iç işleri bakanlığını çalışır hale getirdi ve emniyeti güvenlik gücü haline getirdi. bundan 10 sene önce otoparkçı bile mafyaydı, şimdi her köşe başını tutan o mafyaların hepsi içerde.
sedat pekerler, ergin kardeşler ve diğerleri...
bu ipsiz sapsız adamları içeri alınca tabii ağır kodamanların ülkeyi karıştırmak için eylem yaptıracacağı adam kalmadı dışarda. huzur ortamı hakim şu anda ve devlet asayişe hakim.
türkiye daha moderndi diyor, lakin 2010 yılı dünyasında modernite geride kaldı, şu an ki geçer akçe post modernliktir, batılıydı demiş, ilerlemenin tek yönünün batı olmadığını herhalde japonya, kore cumhuriyeti ve avustralya örnekleri göstermiştir. paranoyak değildik demiş, e be kardeşim sevri, bopu ben mi çıkartıyorum her gün? topraklarımız peşkeş çekilmemişti diyor, bak bakalım yabancılara toprak satılmasının yasal olmasını sağlayan kanun ne zamandan beri var? fakirlik de akpyle gelmiş, bak allahın işine sen, ulan 5 nisan kararlarında tansu'nun danışmanı tayyip miydi? kapitalizm'i akp mi yarattı?
işte akp'ye sallamak entelliğin farzlarından ya, salla amına koyim. at yalanı sikeyim inananı!
geleceğe daha aydınlık bakardık. umutlarımız vardı. herşey mükemmel değildi evet ama en azından umudumuzu yitirmemiştik. kapalı insanlara ucube gibi bakılmaz ve sen ben ayrımı yapılmazdı.inançlı insanlar yobaz değil imanlı sayılırlardı.şekilcilik bu kadar hat safhada değildi.topraklarımız bu kadar açık ve aleni bir şekilde peşkeş çekilmez bunu yapanın en azından yüzü kızarırdı.devlet benim halkım deyip, kendi yandaşlarını halkından ayırmazdı.bir iş kurumuna girmek için hemşehrilik yeterken, şimdilerde sadece imam-hatipli olmak yetiyor.daha onlarca iyiye gitmeyen sebep sayılabilir.hoş görüyle karşılanmıcak o kadar çok davranış ve sözler varkii. artık cumhuriyet değil feodal yapı hakim. ne yazikki...
derin güçler sivas'ta ve gazi mahallesi'nde alevileri yakıp güneydoğuda kürtleri öldürüyordu. evet lan çok aydınlık bir ülkeydik. hatta uğur mumcu'nun havaya uçurulan arabası ile baya aydınlandık.
devlet devlet değildi ya hu, git adam öldür sonra elini kolunu sallayarak gez sokaklarda. ha bir de buna rağmen af falan çıkarıyordular, düşün yani. sanki suçlular hep yakalandı da bir de affediyorlar. böyle de müthiş bir zeka ürünü.
şu son dönemde bir tane faili meçhul yoktur. bütün failler ve bağlantıları ortadadır. bu bile farkı görmek için yeter.
suyu ve elektriği olmayan köylerin olduğu türkiye'dir. bugün ie beldes ve köydes projeleri kapsamında suyu, yolu ve elektriği olmayan köy kalmamıştır. bırakın onu bazı köylerde artık internet var.
çıkıp burada tayyip erdoğan öncesi türkiye daha ileriydi demek kadar gerizekalıca bir şey olamaz. tamam anladık hazımsızsın, illa bok atman lazım, ama bu kadar da kör gözüne parmağım yapma şu işi ya hu. el insaf.
hukuk vardı. devlet güvenlik mahkemelerinde askerler sivil kişileri yargılardı. siviller de yok komutanım valla öyle bir şey yapmadık, biz uslu çocuğuz ki diyerek kendilerini savunurdu.
acayip bağımsız, mükemmel bir hukuk sistemimiz vardı. yargı mensupları genelkurmay karargahında brifing alırdı (28 şubat süreci), ne güzeldi o günler. aah aah insan özlem duyuyor tabii.
şimdi öyle mi ama? ne askeri mahkemeler sivilleri yargılayabiliyor ne de askerler eskisi gibi siyaseti ve adaleti domine edebiliyor.
eski türkiye güzeldi lan, koyun gibiydik. meee meeee meee.
aynı ülkede aynı olayları yaşayıp farklı şeyler görenlerin türkiye'si. kriz, kriz, kriz. recep tayyip erdoğan öncesinde maalesef yoksul bir ülkeydik, yine yoksuluz. şartlar o zamanki kadar ağır değil o kadar.