1) ikisi de içki sigara içmez ( biri kesin yapmıyordu da diğeri kitlelere yaranmak için gizliyor olabilir bilemem).
2) ikisi de yanındakilerinin laflarını dinlemez.
3) ikisi de başta övdükleri kurumlar tarafından sonra ihanete uğradıklarını iddia etmişlerdir.
hitler ordusuna çok güvenirken, işleri kötüye gittikten sonra bazı emirlerinin çarpıtılıp/uygulanmadığını öğrenince çıldırmıştır, ve orduyu suçlamıştır.
diğeri aslanlarım dediği polise, yarım yıl sonra "paralel yapı bunlar, inlerine girip temizleyeceğiz" demiştir.
enteresan.
4) hitler asla lafını yemezdi, çok kararlıydı, belki dünya üzerindeki en kararlı insandı. ki bu savaşı kaybetmesine neden oldu (ordusunu asla geri çektirmezdi, bu sebeple sürekli komutanlarını kovup durmuştur).
rte ise devlet başkanı olup kendi tabiriyle küçümsediği bir avuç çapulcu ile çatışmasında 15 günde 5 kere lafını yemiştir. eğip büzülmüş, yapacağı işi yapamamış ve sinmiştir.
arada ona buna atarlanır ama harekete geçmez. mesela hitler hiçbir rakibini rte'nin tayyip'i ezdiği kadar aleni ezmemiştir, az laf çok iş mantığıyla iş görmüştür. diğeri ise 5 sene konuşur ve diğer devletlere "lütfen suriye'ye dalalım :((" diye yalvarır. hitler kimsenin göz kırpmasına bakmamıştır, kendine göre neden bulup yapacağını yapmıştır.
5) ikisi de ötekileştirme konusunda bir numaradır. biri sadece lafta ötekileştirirken öbürü ötekileştirdiği kitleleri yakmış, öldürmüştür. (rte'nin lafını yemesi ilk defa burada işe yaramıştır, teşekkürler öldürmediği için).
6) hitler okurdu ve tutarlı bilgilere sahipti, en azından çevresindekilerin getirdiği bilgilerin dayanağı vardı ve mantıklı argümanlar sunardı.
rte ise amerika'yı müslümanlar keşfetti gibi saçma sapan, kadir mısıroğlu tarzı tarih bilgisiyle sürekli gereksiz ve yalan dolan bilgiler vermektedir.
7) biri bilim ve teknolojiyi yüceltirken öbürü imam hatipleri yüceltmiştir.
8)*** en önemlisi;
ekonomiktir. hitler; almanya'da orta sınıfın kalabalık olmasını istemiş, yoksul ve zenginleri azaltıp daha eşit seviyeli bir ülke yaratmıştır. öyle ki bir dönem almanya'da işsizlik %1'in altına inmiş, halkın ekonomik durumu gayet eşit dağılımlıdır.
ve sanayisi, ekonomisi yerlidir, hep yerli üreticiyi, yerli sanayiyi teşvik etmiş yabancıların ülkede cirit atıp ülkeyi sömürmesine izin vermemiştir.
rte ise yabancıya kucak açmış, yabancının parasıyla ayakta duran ekonomisiyle, halkına şov olsun, ortadoğu lideri gibi gözüksün diye "dış mihraklar" laflarını arada salladığında da ekonomisi sallanmıştır, çünkü parasıyla geçindiği adamlar ekonomisini yönetmektedir. bütün devlet kollarını özelleştirmekle kalmamış, devlet kontrolünü kaybedip yabancılara bırakmıştır (evet tt gibi şirketleri satarken bazı şartlar var tam kontrol kaybedilmiş değil ama ağırlıklı olarak bu şekilde).
bu kayışı koparmış ekonomide işverenlerin kontrolünü kaybetmiş, legal ya da illegal yoldan pastanın büyük payını almalarına engel olamayıp orta sınıfı tam anlamıyla "öldürmüştür". 2000 sene önce toplam varlıkların %67'si nüfusun %10'unun elindeyken şu an %78'i %10'un elindedir. (bkz: paranın %78'inin halkın %10'unda toplanması)
dışarıda gördüğümüz lüks arabaların nedeni budur, ekonominin süper olması değil.
9) birinin ülkesi ve insanları için çalıştığına şüphe yoktur, hatta fazla ileri gitmiştir. diğerinin hakkında yolsuzluk haberleri ayyuka çıkmış, ne için yaşayıp çalıştığı bilinmemektedir.
10) biri halkını felakete sürükledi gibi gözükse de dünyaya gözdağı vermiş ve almanya'nın kendisinden önceki madur haline asla dönmemesine neden olmuş, kimse 2.dünya savaşı'ndan sonra almanya'ya 1.dünya savaşı sonundaki kadar ağır şartlar dayatamamıştır (soykırım tazminatları ayrı konu). diğeri ise halkını yavaş yavaş aleni olmaksızın felakete sürüklemektedir.
e sormazlar mı adama o zaman mustafa kemalin bazı yaptıklarını eleştirmek -sevmemek değil sadece eleştirmek- neden suç? buda o zaman diktatörizm oluyor öyle değil mi? özgür bir ülke isek eleştiri en doğal hakkımızdır.
Yarın öbür gün tutuklanmayacağımızın garantisi yok. Savcının gazete haberini bile delil saydığı bir ülke de bu başlığı beğenmek bile tutuklanma sebebi olabilir.
şu malum Yahudi olaylarını tanımın dışında tutarsak aralarında yüzeysel anlamda bir fark yoktur. hitler ari üstün ırkını yüceltmek için politika üretti. 2. dünya savaşındaki kıritik hatalar olmasaydı başarıya da ulaşacaktı. sayın Erdoğan da Müslüman ve Türk toplumundan refaha ulaşmış bir kitle yaratmaya çalışıyor.
biri ırkçılıktan , diğeri dincilikten prim yapmıştır. biri kendi ırkı dışında kimsenin hayatını umursamazken , diğeri kendi dini (hatta kendi mezhebi) dışında kimsenin hayatını umursamaz. her ikisi de seçimle gelmiştir. hitler bir süre sonra seçimleri yasaklarken , rte'nin şimdilik din sosu ve kedilerle idare ettiği vakidir. her ikisi de yaptıkları yollar ve inşaatlar ile övünmüşlerdir. biri toprak işgal etmek için tüm dünya'yı ateşe verirken , diğeri mezhebi için tüm ortadoğu'yu ateşe vermiştir. hitler'in elindeki güç rte'de olsaydı ondan daha az insan öldürmeyeceğine eminim.
eski almanya başbakanıyla türkiye cumhuriyetinde tüm güçleri elinde bulunduran kişinin karşılaştırılmasıdır.
her ikisi de hapiste yatmıştır ama bu süre içinde hitler bir çok kitap yazmış, eserlerini milyonlar okumuştur. tayyip erdoğan ise kitap filan yazmamıştır. klas farkı ortada.
-her ikisi de derin ekonomik krizlerden sonra halklarının ekonomik korkularını kullanarak doğdular ve geliştiler. ve ikisi de önce medyayı kontrol altında tuttular.