biz mütedeyyin kesim olarak ulu önder, başöğretmen, yoksulun ve düşenin dostu yüce kişilik recep tayyip erdoğan'a uzun çalışmalar ve incelemeler sonucunda verilmesini uygun gördüğümüz ünvandır.
bu kanıya varmamızın sebeplerinden birisi de ulu önder'in yetmiş iki milletle göğüs göğüse diplomatik anlamda adeta gerçek bir müslüman adeasıyla savaşıyor olması, ermeni ve rum diasporalarına göz açtırmaması, birinci mavi marmara savaşında büyük zaferlerle göğsümüzü kabartmasıdır (ikincisi de kapıda gibi durmaktadır).
adeta kılıçtan keskin müslüman dilini ve ruhunu bu küffarların üzerine bir kabus gibi çökerten ulu önder'in bu gerekçelerden ötürü haklı bir ünvana erişmesini dilemek pek tabi biz alnı seccadeden kalkmayan mütedeyyin kesimin hakkıdır.
(ezan molası)
işte bu kanıtlar doğrultusunda; birinci marmara zaferini, yavuz selim'den sonra en kapsamlı mısır seferini, somali'ye de (insani) seferleri düzenleyen asakir-i mansure-i muhammediyye'nin büyük kumandanı ulu önder recep tayyip erdoğan'nın doğal hakkı olan mareşallık ünvanını vermemek cehaletten ve sahte müslümanlıktan başka bir şey olamazdır...