yıllarca (onyıllar yüzyıllar) çeşitli propaganda araçlarıyla uyutulan-yönlendirilen toplumlardan bahsediyoruz aslında. bu sadece türkiye için geçerli bir durum da değildir.
biraz daha açarsak : küresel eşkıya ( sömürgeci-emperyalistler ) işbirlikçileri bulurlar ve onlara karşı muhalifleride ellerinde tutarlar. her iki grubuda yönetirler. bunu yapabilmelerinin tek ama tek nedeni ise : sosyal bölüm okuyandan (sosyal düşünen kafadan) adam olmaz mühendiz olacak bizimki dohtur olacak bizimki şeklinde işleyen masum, iyi niyetli ancak kör şartlanmaları yine propagandayla sağlamaları, eğitim sistemi vb.
sadece recep tayyip erdoğana alternatif üretememek konusu bile çok uzun ve geniş bir konudur aslında.
edit: (bkz: banu avar) (bkz: oktay sinanoğlu) bu kişiler gerçekten bu konuları mükemmel şekillerde açıklamışlardır.
benim de içlerinde bulunduğum alternatifler vardır. şöyle artılarımı ve eksilerimi sıralayayım :
artı yönlerim :
-tip
-dünya görüşü
-ingilizce (ileri), fransızca (orta)
-teknik üniversitede mühendislik eğitimi*
-milletin sigara paketine el uzatmamak ( kendi paketim var )
-dini-siyasi görüşlere saygılı olmak
-saçlarım var
konu alternatif üretememek değildir. zaten recep tayyip erdoğan ne ki alternatifi ne olsun. bu ülkeyi recep tayyip erdoğan ve fethullah terör örgütü koalisyonundan çok çok daha iyi yönetecek tonla kişi var. sokakta sallasanız rte'den iyisine çarpar; bu çok açık.
gelin gelelim bu ülkeyi iyi yönetebilecek kişileri görmüyoruz, duymuyoruz. çünkü basın yayın tümüyle mütareke basınıdır. 10 yıl önce başka, şimdi başka ellerde olması o elleri oynatan the puppet master'ın amerika olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. amerika bize bizi kimin yönetmesini istiyorsa onu pompalıyor basın-yayın aracılığıyla. dün özal'dı, bugün tayyip... bu işi çok daha iyi yapabilecek olan kişilerin çoğu siyasetin bu pisliğini bildikleri için hiç o topa girmiyorlar. giren bir avuç kişi ise o kadar saçma ve utanmazca saldırılara uğruyor ki... bakın, bu ülkede onlarca parti var. bunlardan bazılarının başlarında recep tayyip erdoğan'ı donunda sallayabilecek nitelikte kişiler var. basın-yayınsa bunları ölümüne yok sayıyor. ölümüne gözlerden uzak tutuyor.
kaçımız akp'nin tüzüğünü okuduk? kaçımız diğer partilerin tüzüklerini? hangimiz karşılaştırmaya gitti? örneğin akp'nin tüzüğüyle bdp'nin tüzüğü arasındaki farklar nelerdir, bilen var mı? ya mhp, chp?
konu alternatif üretmek değil. sorun olanları görememek. gözlerimizin önünde at gözlüğü, nereye dönsek bizimle dönüyor. böyle olunca da yuları tutandan başkası nereye gittiğimizi görmüyor.
alternatif olduğu yerde hep duruyor. zaten mesele de hep duruyor olmasında:
(bkz: türkiye işçi sınıfı)
onu harekete geçirecek, onun kendi elleriyle yarattığı canavarları tarihe gömecek rüzgarı kim yaratabilir? türkiyenin solcuları, sosyalistleri elbette. peki güzel yurdumun, burada, kahve köşelerinde, okul kantininde, iş yerlerinde ağlayıp sızlayıp işi "bu memleket olmaz"a bağlayan umutsuz insanları bir el verse idi sola bugüne dek? hiç böyle olur muydu? deyin hele? bir el verse şimdi böyle olur mu hiç memleket?
