seçim öncesi showlara bir tanesi daha etkilendi. cevap vermenin de bir seviyesi olur orası kasımpaşa değil strasbourg *. ayrıca farkındaysanız sinirlendiği sorular da hep haksız olduğu konular. neden sinirleniyor acaba...
sordukları sorulara cevap vermeyip, üzgünüm cevap veremeyeceğim, siz bizi istediğiniz kadar aşağılayabilirsiniz ben cevap vermem deseydi gurur duyacak olanların söylemidir.
(bkz: bsg dedirten başlıklar) bu tarz düşünenlerin konuşmanın hangi kısmından utandığını merak etmekteyim.
daha önceki başbakanların elpençe divan duruşlarına alışkın olanların utanması normaldir. o zaten senin başbakanında değil. ismet inönünün vatan ugruna siyaset olur mu? sözü geldi aklıma. utananlar fransaya gitsin!
"Avrupalı bir parlementerin sorusu: Sayın Erdoğan, 'imamın Ordusu' kitabınının daha piyasaya çıkmadan toplatılmasının ve yazarı Ahmet Şık'ın tutuklanmasının sebebini bize açıklayabilir misiniz?
- Bu kitapları toplatan ben değilim. Tutuklanan medya mensuplarının elindeki belge ve bilgilerin ardında bir şey var ki yargı hemen tedbir istiyor. Bakın bir örnek vereyim. Bombayı kullanmak suçtur. Bombanın hazırlanmasında kullananan malzemeleri kullanmak da suçtur. Bunun ihbarı gelmişse güvenlik güçleri bunu toplamaz mı? Yargı bu tür hazırlıklar olduğu tespit etmiş ve harekete geçmiş. Türkiye'de yürütmeye bağlı bir yargı yok. Bağımsız bir yargı var. Kitap internete girmiştir ve burada ne olduğu görülmüştür. işinize gelince bağımsız yargı diyorsunuz, Türkiye'ye gelince yürütmeye bağlı yargı istiyorsunuz."
en son avrupa konseyi'ndeki konuşmalarıdır mesela.
fransız kadın:
-basılmamış kitabı toplatmışsınız efendim?
tayyip:
-o olayın aslı başka. hamfendi nereliydi? hı fransız mı? türkiye'ye de fransız kalmış anlaşılan.
tarzındaki birinci sınıf espiriler.
"recep tayyip erdoğan'ın akpm'de yaptığı konuşmadan utanmak"
sevgili başbakanımızın kendini bilmezce hal ve hareketlerle yaptığı konuşmadan utanmaktır.
bu adam, belki farkında değil ama; akpm'de türkiye cumhuriyeti'ni ve türk halkını temsil ediyor. cevabını veremeyeceği bir kaç soru soruldu ve başladı anlamsız hareketlerle cevaplar vermeye. maço hareketleri, kıraathanede konuşurcasına tavırları, laubali sözleri.. insanda biraz ciddiyet, ağır başlılık olur. ama nerdee.. başbakan olduğunu unutmuş, küçük çocuklar gibi laf yetiştiriyor sanki avrupalılara. utandım gerçekten utandım. kendi adıma, türkiye adına utandım. kendimi geçtim, elin avrupalısı bile utandı bizim adımıza. belki de bazıları içlerinden kıs kıs güldü halimize.
bazı asalak türkler çıkacak ve diyecekler ki; "başbakanımız avrupaya ayar verdi."
hayır efendim ayar falan vermedi, bizleri utandırdı. türk halkı böyle yöneticiler tarafından yönetilmeyi gerçekten haketmiyor. türk halkı, böyle utandırılmayı haketmiyor. türk halkı, böyle laubali bir şekilde temsil edilmeyi haketmiyor.
bir an önce aklımızı başımıza toplamalı ve bizi kimlerin, nasıl yönettiğini görmeliyiz.