bu başlığı sayın ve saygıdeğer başbakanımız recep tayyip erdoğan'a açık mektup olarak açmak isterdim. açamayışıma mazeret olarak da sözlüğün başlık açmada elli karakter sınırlamasını göstermek isterdim ve fakat ikisini de söyleyemeyeceğim. üzgünüm. çünkü size zerre saygım yok. bugün size, hep sizin istediğiniz soruları yönelten gazeteciler "adalet kavramı hakkında ne düşünüyorsunuz çok muhterem başbakanımız" diye sorsalar. adım gibi eminim ki o söylevinizde hz. ömer'in hayatından, onun adaletinden örnekler sunacaksınız. ve sonunda da müthiş bir tevazu örneği göstererek "biz kimiz ki ulan onunla kıyaslanalım" diyerekten hem mütevazi olma hem de adil olma başarısını bir arada gösterceksiniz. ama şuna emin olun zerre adalet yok ne ülkenizde ne sizde ne etrafınızdaki yalakalarınızda ne meclisinizde ne de sizle aynı düşünceyi paylaşan insanlarınızda. ben lisans mezunu bir işsizim. ücretli öğretmenim. benim en yakın arkadaşım ilköğretimi bitirip hayata atıldı. aradan yıllar geçti ben üniversiteyi bitirdim. ayrıcalıklı ve de seçkin olduğunu iddia eden bir üniversitenin edebiyat bölümünü bitirdim ve ücretli öğretmenlik yapıyorum. haftada 4 gün okula gidiyor ve yalnızca 450 tl kazanıyorum ki ücretli olduğum için paso alamıyorum. milli ve dini bayramlara da düşman oldum sizlerin sayesinde. milletin "nolur dokuz gün olsun bayram tatili "diye beklediği o güzelim tatil günleri benim için 450 tl olan maaşımın 300 tlye falan düşmesi manasına geliyor. aynı durum tatil olan her gün için geçerli. lafı uzatmayayım ve ülkemizdeki (sayenizde) adaletsizliklerden birine geçeyim ki (ogün samast'ın çocuk olarak yargılanıp 13 yaşındaki kızımızın rüştünü o yaşta ispatlayıp kendi rızasıyla düzinelerce erkekle ilişkiye girdiği bir ülkede benim durumumu anlatıp adalet dilenmem de pek mantıklı değil sanki recep bey ama başladık bir kere bu yazıda saçmalamaya) saymakla bitmeyen adaletsizliklerden yalnızca biri. evet recep bey ilköğretimden mezun olup hayata atılan arkadaşımızda kalmıştık. ücretli öğretmenlikten bunalmıştım. maddi açıdan büyük sıkıntılar çekmekteydim. bu arkadaşım ile beraber köyümüzün hemen yakınındaki tarım bakanlığına ait araştırma çiftliğine sözleşmeli işçi olarak başvuruda bulunmaya karar verdik. gittik ve de başvurduk. 90 kişinin başvurusu kabul edildi. bu 90 kişi mülakata katılacak ve aralarından hakeden 30 kişi alınacak. 90 kişini içinde lisans mezunu 3 kişi var ki biri bu fakir. hal böyle olunca umutlanmamak elde değil. neyse mülakat günü geldi.recep bey ben de köyde yetişmiş ve de az biraz çiftçilik yapmış olan birisi olarak mülakatta tarım ile alakalı bir soru hariç hepsini bildim. bilemediğim tek soru aspir diye bitki ki hayatımda ilk defa gördüm ve o gün mülakata katılan herkes ilk defa görmüştü o bitkiyi. neyse adaletli jürimiz ne iş yaptığımı sordu. ücretli öğretmenim dedim. dedim ya recep bey jürimiz de en az sizin kadar adaletli çıktı. benim bu işi yapmamı pek etik bulmadılar. evet aynen bu ifadeyi kullandılar. ve bu adaletli jürimiz sonradan öğrendik ki tepeden gelen emirlerle hakeden 7 kişiyi almışlar. bunlar bakanlıklarda akrabaları olan insanlar. neyse mülakat bitti. bir süre sonra benim kazanamadığım ilköğretim mezunu arkadaşımın kazandığı haberi geldi. hani şair diyor ya onun gibi söyleyeyim: bu arkadaşımı çekemiyor ya da kıskanıyorsam anam avradım olsun ama recep bey aşk olsun size aşk. bugün arefe yarın bayram ve o arkadaşımın hesabına dün 1400tl maaş ve 1100 tl ikramiye olmak üzre 2500 tl para yattı. benim ise 300 liramın yatmasına daha 20 gün var. (aranızda ulan dürzü hani 450 idi diyenler olabilir. malum bayram tatili girdi ya araya. çok mutluyum. sevinçten çıldırıyorum ve tatilleri çok seviyorum.)şimdi bu durumda ben tembel tembel okula gelen, okumayı sevmeyen, okulu cehennem gibi gören öğrencilere nasıl diyeyim "okuyun da adam olun" diye. örnek ortada. ki daha size recep bey yazmadığım ama en kısa zamanda yazcağım bir mektubum daha var. adı formasyon bu mektubun ki en az bu mektup kadar acıklı..
--spoiler--
daha iyi de olabilirsin. sen bir ülkenin başbakanısın, senin fikrinde olmasam da, türkiye'deki her iki insandan biri seni seçmişse, sana saygı duyarım. başkaları gibi saygısızlık yapmam. bahsettikleri kadar iyi bir adam da değilsin, bahsettikleri kadar kötü bir adam da. Şuan senin yerinde kim olsa, umrumda olmaz. Çünkü ben inanıyorum ki sen bu ülkenin kötülüğünü istemezsin. kemal kılıçdaroğlu da istemez, devlet bahçeli de istemez. Kim ne derse desin, 10 yıl önceki türkiye ile şimdiki türkiye arasında kobacan bir fark var. dedikleri gibi senin bu ülkeye bir zararın olmadı hiç. yurtdışında, bilimum başka ülkelerde, yaptıklarınla belki, türkiyenin reklamını yaptın resmen. önceden kimse bilmezdi türkiyenin nerede olduğunu bile; şimdi bilinen bir ülkeyiz.
Öteki yandan, seninle aynı düşünüyor da değilim. bunun için seni suçlayacak, ya da sana hakaret edecek değilim. sen bu ülkenin başbakanıysan, ne haddime. hiçbir zaman da sana oy vermem. ama biliyorum ki, versem de yanlış bir şey yapmazsın.
bilmem şu kadar maaş alıyorum, yok çok zor koşullarda çalışıyorum diyenler var. e haklılar be abi. duble yol duble yol nereye kadar?