madem tartışılması gereken sosyolojik bir konu, ayrı bir başlık açmakta fayda var. bu filmleri beğenerek izleyen insanları küçümsemenin sebebi nedir, izleyenler neden bazı kesimlerce acımasızca aşağılanmaktadır. sadece ivedik serisi için değil, rakip olarak gösterilen komedi filmleri de konuya dahil edilebilir.
önce açık fikrimizi söyleyelim. bu filmlerin hayranı olanların beğenmeyenlerin eleştirilerine yönelik entryleri recep ivedik karakterinden daha komik. "arog sanki daha komikti", "siz de mr bean'e gülüyonuz, ne olmuş", "sanat filmi beklemiyoduk zaten" türü saçma salak savunmalar. tıpkı akp'yi eleştiren yazarların gerizekalı bir anlayışla chp'li olarak değerlendirilmeleri. ya da islamı eleştirenlerin hemen ateist olarak değerlendirilmeleri gibi.sığ olmanın en uç örnekleri yani.
serinin ilk filmini tv den izlemedim. kahkaha atacak hiç bir sahne yoktu. fakat filmin başlarında bir kaç sahnede "hehhehhe" ettiğim oldu. ama otele geldiğinden itibaren, hele o iğrenç ötesi otel müdürü karakteri ortaya çıktığından itibaren dayanacak gücüm kalmadı ve izlemekten vazgeçtim.
filmdeki espiriler günlük hayatımızda duyduğumuz, gördüğümüz, ya da bizzat kendimizin ürettiği espirilerin yanından bile geçemiyor. öyleyse insanlar nasıl bunlara gülebiliyor. bu insanlar nasıl bir ortamda yaşıyorlar. çok baskıcı, aşırı disiplinli, hoşgörüsüz aile, iş ve sosyal ortamı hayal ediyorum. ama bu kadar kalabalık bir kitleyi bu dar kalıba sokmak pek mümkün görünmüyor. izleyenlerin hepsi bu kadar odun, bu denli zavallı, bu denli mizah duygusundan yoksun olamaz. bu ancak seksenlerden itibaren başlayan toplumu tektipleştirme, insanları standart ve kolay tarif edilebilir kalıplara sokma çabalarının bir ürünü olabilir diye düşünüyorum. bu da uzman sosyologların konusu zaten.
yine de insanların tercihini bu kadar küçümsememek lazım. sıradan halkın büyük bir çoğunluğu geri zekalıdır zaten. bunlar için de filmler yapılmalı ve çokça yapılmalı. insanları bu şekilde ahıra götürür gibi sinema salonlarına yönlendirmek resmi ideolojinin bir başarısıdır.
bin sefer söyledim, buradaki pek çok girdiye de yazdım...
kıroluğu sevimli gösteriyorlar, halka kanıksatmaya çalışıyorlar. kıroluk (yani köy kültüründen kopamamak kent kültürüne de uyamamak) sevimli gösterilemez. köy kültürü başlı başına büyük bir kültürdür ona asla laf edilemez, bizim özümüzdür. kent kültürü sanayileşme ile meydana gelen bir olgudur, bizim için birincil öncelikli kimliktir şu anda. ancak arada kalmışlık kabul edilebilir bir şey değildir, kıroluk budur işte. insan köy değerlerini kente gelince terk mi etsin hayır elbette etmemelidir. ama köy sosyal hayatının bazı günlük yaşam alışkanlıklarını da kente taşıyamazsınız mesela. işte bu günlük yaşayışı kente taşımaya kalkan kırodur. recep ivedik isimli karakter bize bu kültürü sevimli gösterme çabasının bir eseridir. halk arada kalmış insanların günlük yaşamlarına gülsün, eğlensin birileri de bundan kazanç elde etsin. yok öyle bir şey. mizahın misyonu toplumdaki bir yanlışa dikkat çekmektir bunu da gülmece ile yapmaktır. ama mizah asla ve asla bir yanlışı sevimli gösteremez! bunu yapan mizahçı değildir açıkgöz bir tüccardır. mafya filmleri ile millete mafyacılığı kanıksattılar şimdi de kıroluğu kanıksatmaya çalışıyorlar. bu recep ivedik denen karakter "halk kahramanı" diye sunuluyor. bizim milli kültürümüze ait böyle bir halk kahramanı olamaz. bizde halk kahramanları karagöz-hacivat, keloğlan, nasreddin hoca ekolünden gelmiştir. turist ömer vardır mesela, inek şaban vardır. bunlar birşeyleri hoş gösterme çabası içinde değillerdir hikayelerinde. ciddi ciddi parmak bastıkları konular vardır. ya da bizim çizgi kahramanlar vardır ki efsanevi olan bir avanak avni tipi vardır. onda da birşeyleri sevimli gösterme çabaso göremezsiniz. derinlik meselesi. ben mizah dergilerini türk mizahının kalesi sayanlardanım. orada nice nice kahramanlar vardır, ancak hiç birinde recep ivedik'teki çaba yoktur. anormal bir durum olan kıroluktan gülmece çıkartmak çok basit bir iştir, zerre değeri yoktur. bunu yapabilen hepimizin bir arkadaşı mutlaka vardır. mizahın işi normal durumlardan gülmece çıkartmaktır ve bir şeyleri yumruklamaktır. anormal bir duruma herkes güler ama normal bir durumda gülümseten bir parçayı çıkartmak ve bu parçaya gülmek belirli bir seviye meselesidir.
zevk , tercih meselesidir. recep ivedik filmi ise arz-talep meselesidir. şahsım adına rahatlıkla söyleyebilirim ki henüz bu tarz bir filmi izlemişliğim yok! recep ivedik 1'in fragmanları bu konuda ki görüşümü belirleyici etkendi. gördüm fragmanı ve bana göre değil dedim izlemedim. izlememde. ama hüseyin'e , yavuz'a , gül'e , ayşe'ye karışmam onlar izleyebilir. onlara göredir izlerler. zevk meselesidir. burada kimse suçlu değil bence. kaliteli mi ? değil ama zevk meselesi! herkes kalite sever diye bir şey yoktur.
kişiden kişiye değişendir. şahan'ı takip edenler filmi izlerken sadece recep ivedik olarak değerlendirmezler. kendine has bir komedi tarzı vardır. tıpkı diğer komedyenler gibi onun da tarzı budur. komiktir. tamam belki iğrençlikleri vardır fakat ders alınması gerekenler vardır. belki de içimizde yaşayan insanlardan biri olduğu için bu kadar izlenmiştir ve izlenmeye devam etmektedir bu da ayrı bir konudur. sırf "recep ivedik'e gittim ve hiç gülmedim" diyebilmek için önyargılı davranmakta çok mantıklı değildir.
komiklik meselesi değil aslında işin özü. açıklamaya çalışalım.
sinema, perde ... özel şeyler bunlar. yani recep ivedik bir sinema filminin dışında birşey. evet koyim de tur at üzerine kurulu bir film beni rahatsız ediyor. beyaz perdede prim yapması iki katı rahatsız ediyor. ne bileyim, en fazla hiçbirşey yapacak vaktin olmadığında vcd'den izleyecek kadar değeri var benim gözümde. sinemaya bulaşmasından rahatsızlık duyuyorum. hiçbir masraf yok, uyduruktan klasik bir senaryo yazmışlar, yok o senin götüne girsin bilmem ne. o kadar emek harcanmış değerli senaryolar boşta kalırken, populariteyle prim yapan bu sıradan film beni rahatsız ediyor. yönetmenlik becerisinin olmaması beni rahatsız ediyor. elin oğlu amelie yapıyor; senaryo, oyunculuk, yönetmenlik, müzikler seni başka diyarlara götürüyor, bizimkiler de kamera motor: götüne girsin diyerek yolunu buluyor, bu ucuzluk beni rahatsız ediyor. yetenekli oyuncular boşta dururken, oyunculuk fakiri bu filmin prim yapması beni rahatsız ediyor. güldün ya lan godoş diyor insanlar tepki olarak. gülme seviyemizin belaltından öteye gidememesi asıl kederlenmemiz gereken konu aslında ya neyse. bir adam var osuruyor, küfrediyor, tükürüyor, geğiriyor vs. ve biz bunun üzerine güldüren filmi takdir ediyoruz. içimizde bastırılmış bir hayvan var, ondan birşeyler buluyoruz da bu filmde, o yüzden beğeniyoruz heralde.
filmleri espri kalitesine göre değerlendirmektir. recep ivedik'in tamamen tipleme üzerine kurulmuş bir film olması nedeniyle komik olan kısımlar tamamen o tiplemenin yaptığı hanzoluklardır. bunu da beğenen olur ya da olmaz. yani kimse bir şey diyemez.
bir bölümü (elbette hepsi değil) olarak, trt tarzı kütük beyne sahip kalıpçı goygoycuların içerisinde bulunduğu eylemdir. onlara göre cmylmz çok ayıptır, recep ivedik tu kakadır, ağzına acı biber sürerimdir... kendilerine ateşböceği ercan tavsiye edilebilir gayet tabi...
ha bi de tabi kroluktur recep ivedik, bunu benimsetmektir. bu filmi izleyen kroluğu benimser kro oluverir. kro olmak öyle bişeydir çünkü, hap gibidir, 2 dakikada benimsenir yumurta topuk ayakkabıya geçiş yapılır.
zaten avrupa ve abd sinemasında bu tarz absürt komedilere yer yoktur. borat da türk filmidir holivutla alakası yoktur, avrupa'da gişe rekorları da kırmamıştır.
üstelik her akıllı insan izlediğini benimseyip taklit eder, insanoğlu öyle salak yaratıktır primat gibi yani. aşk filmi izleyenlerin hepsi de aşk böceği olmuş, tatlı konuşan nazik insanlardır. ıssız adam izleyen küfür etmez, cicidir, cebinde temiz kumaş mendil taşır.
ahlak ahlak ahlak... insanın kendine koyduğu zincir, pranga. ahlak? afedersiniz ama... koyayım ahlakınıza!