osmanlı tokatıyla karete hocasını iki seksen uzattığı sahnede bütün salon koptu, en çok gülünen yer burasıydı sanırım.
koca karıların oryantel sahnesi hariç diğer bölümleri güzeldi, birde başlardaki vahşi çocuk sahnesi sanki çok uzundu.
yüzyıllardır türk televizyonlarının değişmeyen komedyenlerine rakip bir komedyen üstelik recep ivedik karakteriyle de çektiği 3.film hazır şu son zamanlarda vizyona girmiş bulunmakta.biz pazartesi sınıfça gidiyoruzzz :D he he
birinci film tadında gayet başarılı ve komik film. ikinci filmdeki "acaba şahan yaratıcılık sıkıntısı mı çekiyor, seri boka sarıyor" endişelerimin de damacana kapağı olarak bünyeme monte edildiği film.
sarı saçlı halini fragmanda yayınlamaması şahan'ın 2. filmdeki bütün bomba esprileri fragmana koyarak yaptığı hatadan ders çıkarttığının bir simgesi olsa gerek.
fatih terim taklidi mükemmeldi.
ikinci başrol zeynep çamcı kızımız da şirinliğiyle renk katmıştır. o ne tatlı ses o ne şirin yüzdür yahu. (bkz: hastasıyız) fakat kuvvetle muhtemel çekilecek 4. filmde olmayacağının sinyalleri verildiğinden de ufak bi burukluk yaratmıştır.
tiyatro sahnesinde recep'in yaptıkları gerçekten salonu kahkahalara boğdu.
ilk iki filme göre daha başarılı, beklentisiz gidip gülme katsayınızı yükseltebilecek bir film. ha tutup da oscar'a aday olacakmış gibi filmi izlerseniz hiçbir tadı çıkmaz, ama bir kaç saatliğine boş boş gülmek, stress atmak ve eğlenmek isterseniz kaçırmayın.
benim bugün izlediğim ve çok beğendiğim filmdir. sürekli eleştiri almasını hiç anlamıyorum. bazı hareketler dışında hiç küfür yoktu. en iyi recep ivedik filmlerinden biri olmuş diyebilirim.
yine rekor kıracak olan filmdir. bilet yok ancak internetten alabiliyorsunuz.
80 lerin sonu ve 90 ları yaşayan kişiler daha çok gülecektir.
mc gyver, mc hammer ve vanilla ice esprileri süperdi.
amaç gülmekse amacına ulaşmış olan filmdir. sanat filmi isteyen ya da büyük beklentisi olan gitmez. ama hayat zaten yeterince sıkıcı sadece güleyim diyorsanız mutlaka gidin.
2. filmde starbucks da çalışan kız bu sefer şahan gökbakar dan sonra 2. oyuncu olmuş, 2. filmde nine rolündeki teyze, bu sefer başka bir kişilikle karşımız çıkıyor.
benim anlamadığım, bu kadar genç nufüs var, bu kadar sinema-tv fakültelerinden, devlet konservtuarlarından mezun gençler ve şu anda bu okullarda okuyan yetenekli öğrenciler var, bu kadar tecrübeli oyuncu varken, 2 tane karakter bulunamadı mı yani, aynı kişiler farklı rollerde karşımıza tekrar çıktı, onu anlayamadım.
ama recep ivedik'in profesörü azarladığı sahne hem güldürdü hem de düşündürdü, eğitim sistemine verdi veriştirdi, ne öss si kaldı ne de üniversitelerdeki akademik sistemi, orada inceden mesaj verildi aslında ama anlayana tabi ki, şimdi detayına kadar anlatmayayım filme gidin izleyin.
ben tavsiye ederim, bazı sahneler haricinde(o yemek kursundaki veya okey masasındaki herifin burnunu karıştırması sahneleri gibi) iyi film...
para vermediğim için sinemada izlediğim filmdir. yoksa hayatta para vermem. belirli bir senaryo yok, anlık esprilerle güldürme amaçlanmış. yalnız espriler gerçekten berbattı. 2 yerde güldüm;
recep ivedik sözlükte hep muhalif olarak eleştirilen bir film. ben tv8 de ilk programında izleme fırsatı buldum. ve en beğendiğim karakter recep ivedik idi. gerçi orada karakter bile değildi. fakat çok tutuldu ve orada gerçekten güzel bir parodiydi. fakat sonra ne atv de olan hali ne sinema halini beğenmemiştim. ilk filmin fragmanı çok güldürdü. en komik sahneler fragmana yerleştirilmişti. ilk film gittik ve baya güldük. sonra zaten efsane halini aldı. herkesin bir beğenisi olduğu aşikardır. kimi cem yılmaz a güler. kimi hala eski türk sineması filmlerine güler. kimisi mr.bean veya jim carrey gibi absürd komedilere gülerler. sonuçta herkesin bir espri anlayışı veya güldüğü şeyler vardır. burada ''siz recep ivedik izliyorsunuz zeka seviyeniz espri anlayışınızı seveyim'' şeklinde bir tavır sergilemek sığ bir yaklaşımdır. türkiye suları içinde herkes belgesel izliyor. yabancı dizileri takip ediyor. kültür, sanat ve tiyatro hatta operaya gidiyor. türkiye de komedi niteliğinde veya komedyen olarak kimler var. okan bayülgen, beyazıt öztürk, ata demirer, şafak sezer, cem yılmaz, yavuz seçkin, şahan gökbakar, yılmaz erdoğan gibi isimler ilk akla gelenlerdir. cem yılmaz ı gülenleri eleştirenler stand-up gösterilerinden sürekli aynı muhabbetleri döndürdüğünü söylerler. bir tat bir doku videolarını izlerseniz zaten bunu net olarak görürsünüz. yine beyazıt öztürk ilkokul esprileri kıvamında sürekli kendini tekrar ettiğini görürsünüz. ata demirer ve yavuz seçkin zaten taklit üzerine bir komedi yapıyor. şive ve ünlü taklitleri üzerine bir bina kuruyorlar. ata demirer ''tek kişilik dev orkestra'' gösteri ile akıllara yer etti. şimdi aynı taklitleri yapsa belki yine gülmeyeceğiz ve sıkacaktır. şafak sezer küfür ile komedi yapmaya çalışan ikinci sınıf bir komedyen olarak eleştirilir. okan bayülgen showman komedyen olmadığı söylenir. millet ile dalga geçerek kendince komik olmaya çalışır. şahan gökbakar recep ivedik haricinde bir numarası olmayan basit espri adamı olur. yılmaz erdoğan güzel filmlere imza atar fakat komedyen değil biraz daha ağır takılan veya güldürürken düşündüren bir tip. komedyenlerimiz bu şekilde sınırlandırıp ve eleştirmek adet olmuştur. sonuçta herkesin bir zevki vardır. sırf 176 küsür tanımın çoğu recep ivediğe gömme şeklinde olmuştur. bu kadar sevmediğiniz bir şeyi bu kadar dillendirmek aslında ona ne kadar ilgi duyduğunuzu gösterir. bir anlamda reklamın iyisi kötüsü olmadı. merak unsuru uyandırdı.
filme gelecek olursa bugün izledim. fobim olmadığın için ''recep ivedik tarzı'' filmleri sevecek veya önceden seven kişiler için izleyip vakit geçirilecek bir film olmuş. ilk bölümünde espri ve kurgu olarak çok uzakta görülmüştür. ikinci film ben beğenmemiştim. biraz o kıvamda bir film olmuş. iki üç yere gülebildim. ikinci filmde yoga sahnesini beğenmiştim. bu serisinde ise karate sahnesine en çok güldüm. genelde millet orada koptu. yine aparatif olarak filmin girişinde mezdeke bölümü ve orada dönen üç harfli muhabbeti biraz zorlama olsa bile yine güzeldi. benim komik olmasa bile beğendiğim bir sahne ise profesöre ayar verdiği sahneydi. izleyenler görecek ben bile helal olsun diyesim geldi. bu serinin bir konusu olmaması ve zorlama çekildiği bariz belli. artık ne olur bir seri daha çekmesin diye yalvarma moduna geçtik. biraz ''git kendinden daha çok nefret ettirmeden'' şeklinden bir moda dönüştü. ikinci filmden ve reklam filmlerinden sonra iyice soğuttu. filmin recep ivediğin içinin sıkılması şeklinde salak bir konusu olması filmin ne kadar kaliteli olduğunu gösteriyor. recep sıkıldı aman düzeldi şeklinde devam ediyor. yine çok güzel hareketlerin skeçlerini tercih ederim. onlarda belaltı muhabbetler dönüyor. hiç olmazsa konu değişiyor. gerçi bu bölümde küfürleri baya azaltmıştır. belaltı espri neredeyse yok gibi bir haldedir. genelde iğrençlik ve el hareketi çekme üzerine kuruludur. bir sürü çoluk çocukla izlediğim için kime hitap ettiğinin anladım artık. iyice çgh ler kıvamına döndü. filmde bir tane hata vardı ki nasıl gözden kaçılmış anlamadım. recep ivedik kalçasından vuruluyor sonra hemen rahat rahat oturabiliyor. yine babaanne den bahsediliyor ama ilk bölümde ki sibelden hiç bahsedilmiyor. devam filmi mi yoksa başka bir macera şeklinde mi anlayamadım.
en izlenilesi yer bahçelievlerde bulunan metroport avm dir. çünkü sineması 6tl. keşke daha güzel film olsa da daha yüksek fiyatlı sinemalarda izlenmeye değse..
Birgün bu duruma düşeceği belliydi. Şahan'ın her Cem Yılmaz'ın film çekmesine yakın 2 günde senaryo yazıp, hiçbir alt yapı kurmadan 1,5 haftada çektiği filmlerle birgün tepetaklak olacağı belliydi.
türkiye'nin en çok izlenen filmi olmayı başarmış bir serinin devam filminde ucuza kaçmanın nasıl bir şey olduğunu da gösteren filmdir.
kütüphane sahnesinde recep'in ilkel insan fotografına baktığı dizüstü bilgisayar ile bilgisayar kırıldıktan sonra ekranda görünen bilgisayarın farklı olması düşündürmüştür.
yeni bilgisayarı kırmayı göze alamayan film ekibi keşke aynı bilgisayarın kırığını bulabilecek kadar özen gösterselerdi.
2. filmle kıyaslanamayacak olan film. Para harcamanıza gerek yok, Almanyacopy'si yakında şehirlerarası otobüslerde oynamaya başlar, memlekete giderken falan izlersiniz.
hikaye konusunda diğer 2 filmin gerisinde kalan ancak asıl amaç olan şuursuzca güldürmeyi serinin üçüncü filminde de devam ettiren yapıt.ama sanki recep ivedik karakteri devamı olan bir hikayenin içinde daha komik oluyor gibi.bu serinin son filminde sanki bağımsız bir çok skeçin ard arda yayınlaması gibi olmuş.ama gülme konusunda sıkıntı yaşatmıyor.ayı yine bildiğimiz ayı.
şahan gökbakarın küfrü azalttığı bir film olmuş. recep ivedik dünyada hiç bir işe yaramadığını düşünür ve aslında yanında kimsenin olmadığını farkedip bunalıma girer. kendi iç çatışması sırasında üniversite ilk sınıf öğrencisi kız kapısını çalar ve ona bu yolda yardımcı olur. film bunun üzerinde gelişen olaylarla devam edilir. * kamera çekimi açısından, oyuncuların rol yetenekleri açısından, bütçe açısından ve sosyal mesaj açısından kısır bir film. ama güldürü açısından insanı doyuran bir film.
--spoiler--
filmin bir sahnesinde recep ivedik'in kapı önündeki korsan cd satıcısına gösterdiği tepkiye ithafen,
--spoiler--
sinemaya gitmeye gerek kalmadan dvdsi alınıp evde izlenirse bir şey kaybedilmeyecek film.
bugün vizyona yeni girdiğinden bile habersiz bir şekilde gitmek zorunda kalınan film.
güldürebilen bir filmdir fakat bir şeylerin eksikliği hiç gözden kaçmıyor.
filmin içerisine yerleştirilen nuri bilge ceylan'ın üç maymun filmi maymun 3 diye filmde yer alıyor, bir dönemi kasıp kavuran ıssız adam ise recep'in gözlerini yaşartıyor.
burada verilen mesajlar dizinin seviyesini yükseltmekle birlikte güldürmeyi de biliyor.
belki dakikalarca gülmüyorsunuz fakat aralıkları diğer filmlere göre daha uzun ama konuca daha oturaklı bir şekilde yayılmış tek ömürlük espiriler ile izleyenleri güldürmeyi başarıyor.
bir çok komedi filminde görmeye alıştığımız spor ya da dini etkinliklere recep de katılıyor.
karete hocasını dövüyor.
aynı sahnelerin daha önce cem yılmaz'ın reklam filminde de, kutsal damacana 2 filminde de işlenmiş olması türk sinemasını yakından takip eden izleyicileri pek de tatmin ettiği söylenemez.
aynı şekilde üfürükçü, büyücü hocaya giden recep'de sanki bir yerlerden hatırlatıyor kendini.
filmde ''özgün'' denilebilecek tek şeyin recep'in kütüphane macerası olduğu gerçeğinin de yanında film sonuç olarak izlenebilir bir film.
serinin önceki bölümlerinden daha dolu ve seviyece de daha yüksek olan bu filmin eksik olan noktası belki de özgünlük olsa gerek.
gerçekten insanı aptal yerine koyan hatta üstüne üstlük bunun için bir de para kazanan film demeye bile dilimin varmadığı şey(!)
bu kadar yazık olamayız ya...
kahroluyorum.
bu kez ucundan da olsa toplumsal eleştirilerin bulunabileceği, kara mizaha biraz yaklaşabilmiş film. seri içindei izlenebilecek tek film de diyebiliriz.
bizim okulda çekilen sahnelerini görmek adına gitmiş bulundum, beğendim diyemem ama bu ivme ile giderse recep ivedik 8 veya 9'da gerçekten güzel şeyler görebiliriz.
toplumsal eleştiri olarak adlandırdığım bölümleri sinema vizyondan kalkınca vereceğim, ticari ahlaka aykırı hareket etmek istemiyorum an itibariyle.
