diyarbakır emniyet müdürü, şu an sözlük içindeki iki yüzlüler tarafından karalanan adam.
ulan adamın söylediğinin içinden bir cümle almışlar, vuruyorlarda vuruyorlar ...
bu tamamen adiliktir. yazılan yazının tamanını bile okumaya götleri yemeyen ergenlerin, gaffar okana tapıp, bu adamı karalamasından başka birşey değildir.
ne farkı var gaffar okan ile söyylemlerinin arasında? halka karşı olan tutumunun arasında... okuyun bakın önce adam ne demiş?
söve saya bitirdiniz ya yıllarca terörü, gene öyle bitireceksiniz. amk aslında siz gölge etmeseniz başka ihsan istemez biliyor musunuz bebeler?
--spoiler--
Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven "Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz. Ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız devlet değilsiniz. Ben bu iki cümle arasında gidip geliyorum. Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim" dedi.
Diyarbakır'ın yeni Emniyet Müdürü Recep Güven, kentte görev yapan ulusal ve yerel gazete ile televizyon temsilcileriyle Polisevi'nde kahvaltıda bir araya geldi.
Diyarbakır'a 16 yıl sonra tekrar göreve geldiği için sorumluluğunu ve mutluluğunu yaşadığını kaydeden Emniyet Müdürü Güven, "Diyarbakır'da 1991-1996 yılları arasında görev yapmıştım. En zor yıllar olarak bilinir. Keşke yaşanmasaydı, hiç olmasaydı dediğimiz bir süreçte Diyarbakır'da hizmet vermeye çalışmıştım. Boşaltılan her köyün aslında geleceğimize tehdit olduğunu biliyorduk. Meçhule giden insanların herhangi bir sisteme tabi olamayacağını da biliyorduk. Belki bir mecburiyetti, belki acil bir karardı. Geçmişi eleştirmek gibi bir olumsuzluğa girmek istemem ama bugün yaşadığımız sorunun temelinde bu var. Aslında bende köyünü terk etmiş bir ailenin çocuğu sayılırım. Ailem 1958'de Üsküp'ten gelmek zorunda kalmış. 47 yıl sonra annemi Üsküp'e götürdüm. Annem astım hastası birinci kata çıkarken 2 defa dinleniyor. Üsküp'te kaleye çıktım indim, annem yoktu. Kalenin burcuna çıkmış. memleket böyle bir şey. Annem genç kızlığını orda yaşamış, orda evlenmiş, orda hayaller kurmuştu. Orda dedim ki empati zamanı dedim."
"Kimimiz susarak, kimimiz uygulayarak, kimimiz kaçarak karşılıklı kimimiz vurarak bu sorunu büyüttük elbirliğiyle ve kendi insanımızla aramazda kocaman sorunlar çıkardık" diyen Diyarbakır Emniyet Müdürü Güven, "Şimdi işte toparlamaya ve normalleşmeye çalışıyoruz. Yükümüzün çok çok büyük olduğunu biliyorum. Sadece polisle çözülmeyecek bir sorun olduğunu da biliyorum. 20 yıl istihbaratta görev yaptım. Hasan Cemal'in Barışa Emanet Olun' kitabını okuduktan sonra arkasına fotoğraf bölümüne şerh düşmüştüm; haklısın ama biz çok küçüktük. Biz o zamanki sistemin hem mağduru, hem mahkumu, hem mecburu olmuştuk. inşallah bundan sonrası yine el birliği ile bu hale getirdiğimiz farkında olarak veya olmayarak bu hale getirdiğimiz bu sıkıntılardan elbirliği ile çıkmaya çalışırız. Bizim en büyük yardımcımız sizsiniz. Diyarbakır halkına hizmet vermeye çalışacağız. Hizmetkarız bunun bilincindeyiz. Ne kadar hizmet edersek kazanacağımızı da biliyoruz" dedi.
Diyarbakırlıkların huzursuz yaşamak istemediğini aktaran Güven, "Rahmetli Gaffar Abi gibi çok zor zamanda gelmedik. O konuşmanın bile zor olduğu bir zamanda geldi, herkesin gönlünde taht kurdu. ikinci Gaffar falan diyorlar, ikinci Gaffar olmak kolay değil. Çok ciddi sorunlarımız var, sıkıntılarımız var. Sorunları ortaya koyduk hep beraber bir yol haritası çizdik, önceliklerimizi belirledik. Bu insanların huzuru için elimizden geldiğince hep beraber hizmet vermeye çalışacağız. Biz bir adım gitsek Diyarbakır halkı bize koşarak gelir, bunu biliyoruz. Geldiğimden bu yana tüp bombalı saldırının önlemesi de asayiş şubesine yönelik saldırıyı da, vatandaşımızın sayesinde engellemiş olduk. Devlet vatandaşa hizmet için vardır. Mutlaka ayağı sürçer kötülerin. Halk ciddi yardım ediyor. Beni şaşırtacak kadar ihbar geliyor 155'e. insanlar huzurlarına sahip çıkıyorlar, bunu gördüm ve ziyadesiyle memnun oldum" diye konuştu.
insan odaklı hizmet veremediklerinden dolayı canavar yetiştiğini ifade eden Diyarbakır Emniyet Müdürü Güven, "Eleştiri Bahçeşehir Üniversitesi'nde 2005'de bir konferansta salondakilerin büyük ünlemlerle bakmasına sebep olan bir cümle kurdum, biraz eleştirildim. Ama, dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz demiştim. Ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız, devlet değilsiniz. Ben bu iki cümle arasında gidip geliyorum. Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim. Keşke terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Yani her teröriste de içim ezilir. Bu Diyarbakır'ın kaderi olmamalı gözyaşı, kan. Bu coğrafya tarihi dokusuyla, insanıyla çok güzel bir coğrafya. O kadar güzel insan yetiştirmiş ki fakat şimdi canavarlar üretiyoruz niye? denetimsizlikten, kontrolsüzlükten, insana ulaşamadığımızdan, insan odaklı hizmet veremediğimizden, başka birşey değil" dedi.
Dağa çıkışlarda herkesin payının olduğunu ileri süren Güven, "Nasıl özeleştiri yapmayayım. Benim karakoldaki memurumun kötü davranmasıyla, kontrollerimde yaptığım bir aşırı güçten ötürü zaten sosyal yaşamda tutunamamış bir çocuk. Ben yüzlerce özgeçmiş okudum istihbaratayken. Bu çocuklar yazmış 'ulusal kurtuluş savaşımıza katkıda bulunmak istiyorum' diyen son cümleyi. Evladım yaşın kaç '12, babam işsiz, annemi dövüyor, sosyal çevre berbat, okula bütçe yetiremiyorum' adam sosyal yaşam savaşını devam ettiremiyor 'ben savaşacağım' diyor. Bundan ne anlamamız lazım, çocuk bulunduğu yerden kaçıyor. Bunun kaçmasındaki bir sebeplerden biride bensem. Bu toplumda bir sıkıntı varsa, bunu ortaya koymazsak nasıl çözeceğiz? tabiki konuşacağız. Kaybettiğimiz insan çünkü. Patır patır insanlar ölüyor. Her birinin hayalleri, sevgilisi, aşkı var. insanları öldürüyoruz, sevgilerini öldürüyoruz, yüreklerine çim koyuyoruz. Adam bana bakıyor, evladım niye böyle bakıyorsun diyorum, 'Siz işkence yapıyorsunuz' diyor. AB uyum sürecinde en fazla uyum sağlayan biziz niye bana öyle bakıyorsun? çocuk efsanelerle bir dünya yaratmış kafasında" diye konuştu.
Diyarbakır'da görev yaptığı 5 yılda çok sevdiği şiir yazmayı sürdüremediğini anlatan Güven, geldiği gün kaleme aldığı "Yüzyıllardır Dicle'yi besler gözyaşlarım, ben ağlamazsam kurur sanırım" diye yarıda bıraktığını söyledi.
Projeler zinciri başlatmayı planladığını anlatan Emniyet Müdürü Güven, örnek olmak için Kürtçe kursa gitmeyle start vereceğini söyledi.
--spoiler--
iyi demiş, güzel demiş de söz konusu olaylarda bu kadar keskin yorumların pek sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. benim olaylara şuan verdiğim tepkiyle 4 yıl önceki arasında fark var. insanın yakınları terör sebebiyle zarar gördüğünde daha bir hassaslaşıyor. ne kadar işin içinde olursan ol canından birine zarar gelmedikçe tam olarak ne olduğunu anlamıyor insan. yani öyle insan değil falan dememek gerek. damdan düşeni getirin bana. **
kendine göre belki insaf, merhamet, belki karşıdakine barış eli uzatma gibi bişey ima etmek istese de kaş yapiyim derken göz çıkartmıştır zira üslubu çok irite edici.
ne demek insan değildir ..
madem orada gazetecilerin önüne çıkıp daha sonra yazılıp çizileceğini bilerek bir konuşma yapacaktı en azından önceden hangi lafı nerede nasıl kullanacağını hesaplaması ya da hazırlanması gerekirdi.
teröristlerin öldürdüğü onca askerin, polisin bence daha da beteri kürt asıllı korucularımızın ana babalarını, eşlerini ve geride kalan çocuklarını akraba ve arkadaşlarını ne kadar incittiğini veya rencide ettiğini düşünemeyecek birinin emn. müdürü olarak görev almasını aklım almıyor.
direk akla gelen soru, o şehitlerin arkasından teröristlerin bırak ağlama zırlama en ufak pişmanlık hissini duyup duymadıkları elbette.
ben falan filan sözlükte, bilmemne forumunda bu bölücü piçlerin haber sitelerinde her baskın, mayın, pusudan sonra
" işte şimdi askeri gücümüzü gösterdik, artık tece yola gelmeli özgür gürdüztan için pekekeyle masaya oturmalı aksi halde daha çok asker kanı akacak " diye nefret dolu satırlar karalıklarına binlerce kere şahit oldum o açıdan şehit acısını ne yazık iyi bilen birisi olarak bu tiplere fazladan müsamaha gösterildiğini düşünüyorum.
twitter, facebook gibi yerlerde kendisini istifaya davet edenler var, boşuna yoruluyorlar ne istifası bilakis terfi bile alacak..
bunun yanında neanderthal kılıklı bölücülerin dolaylı yoldan kazandıkları moralle ateş yakarak etrafında zafer dansları yaparcasına döndüklerine alevlerin üstünden varavara lilililili diye zılgıtlar atarak atladıklarına neredeyse emin gibiyim.
bu laflar böyle döndüğü sürece, canını dişine takarak insanlık dışı şartlarda görevini yapan kolluk kuvvetlerine bu hakaretler bu suçlamalar yeri gelince iftiralar atıldığı sürece ne kadar inkar edilirse edilsin türkiye nin bölünmesine sınırlarının küçülmesine öyle ya da böyle katkıda bulunuluyor..
' iktidara geldiğimiz günden bu yana yapmaya çalıştığımız, 'analar ağlamasın, acılar, gözyaşları dinsin' diyoruz. Ana, anadır.
Yüreği dinsin. Ne olursa olsun.
Artık edi bese diyoruz.
Her anlamda yeter diyoruz, bu iş bitsin diyoruz.
Bu manada da yapılması gereken neyse, atılması gereken adımlar neyse, atmaya başladık.
Demokratikleşme ve normalleşme sürecinde adımlarımız devam ediyor.
halen top çevriliyor.
şu atılması gereken adımları tam söyleyecek miş gibi yapıp söyleyememeleri komik olmaya başladı.
ağızlarındaki baklayı çıkarmamakta bu kadar inat eden bir parlamento daha var mıdır yeryüzünde.
danışıklı dövüşün tarafı olduğundan işkillendiğim müdür.
saygı öztürk ün yazısına göre kendisi sözde örgüt olan ergekenon zımbırtısının şemasına da vakti zamanında kafa patlatmış.
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne atanan " Dağdaki teröristlerin ölümüne ağlamayan insan değildir " diyen Recep Güvenin bu sözleri hayli tartışılacak gibi gözüküyor.
Daha kimse Ergenekon adını bilmezken Recep Güven, örgüt şemasını tam 11 yıl önce hazırlamış, yeni göreve başlayan istihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzuna o şemayı sunmuş.
Yetinmemiş, 2006 yılında aynı şemayı yine gündeme getirmiş.
Yine operasyon başlamamış. Ancak, Uzun ayrıldıktan sonra ünlü Ergenekon Operasyonu gerçekleştirilmiş.
MHP Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Güvenin açıklamalarını siyasi açıdan doğru bulduğunu söyledi. BDP Milletvekili Sırrı Sakık, Recep Güvenin dileklerini Meclisin yerine getirebileceğini kaydetti.
Güven'e bir destek de CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu dan geldi. Güvenin sözlerinin çok değerli olduğunu vurguladı. bülent Arınç , Emniyet Müdürü Güveni Doğu ve Güneydoğu Anadoluda görev yapan diğer emniyet müdürleri için örnek gösterdi.
" O bölgedeki emniyet müdürlerimiz de şahsen bu düşünceler içerisinde olmasını ve halkla bütünleşme, kucaklaşma konusunda olumlu adımlar atmasını diliyorum. "
AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, Kürtçe Edi Bese yani Artık yeter diyerek, Güvene destek verdi. AKP li Galip Ensarioğlu , Güvenin sözlerinin devlet poltikası haline getirilmesini istedi. AKP li Abdulkerim Gök , Recep Güveni Diyarbakır Emniyet Müdürü iken bir suikastle şehit edilen Gaffar Okkan a benzetti.
diyarbakır'ın yeni gaffar okkan'ı olmaya çalışan, ölen terörist için ağlayan, ağlamayana da insan demeyen, her terörist için içi ezilen diyarbakır emniyet müdürü. eh 2015'de içişleri bakanı olur bu hümanistliğiyle.
asker, polis, sivil; kadın, erkek bebek demeden katleden, sonra da eylem başarılı oldu diyen köpeklerin ağlayanlara, bu adamın açıklamalarını takdirle karşılayanlara yazıklar olsun. şehit annelerinin elleri iki yakanızda olsun öbür tarafta.
Bana kalırsa haksız şekilde yerilen hümanist ruhlu bir insandır. Sözü çok uzatmayacağım ama önce şunu söylemek istiyorum: "Kendisi hakkında, televizyonlarda yayınlanan konuşması dışında hiçbir bilgim yok."
Ölen terörist için ağlamak, onun deyimiyle, hayatını bazı sebeplerden ötürü, tamamen kirli bir yola adamış ve bu yolda ölmüş gencecik bir insana ağlamak demektir. Bana göre de sonuna kadar haklıdır. Biz, insanları ayırıyoruz(Asker-terörist, müslüman-hıristiyan, türk-ermeni vs). Facebook'ta bazı videolar ve resimler gördüm. Bir videoda, eğlenceli bir müzik eşliğinde, top mermilerine hedef olup vücutları paramparça bir halde havaya uçan pkk'lılar vardı. Başlığı da "Uçan Teröristler"di. Videoyu yüzlerce kişi beğenmiş, altına da yüzlerce yorum yapılmıştı. Benimse kanım donuyordu. Bir an için tüm renklerimizi unutalım, tüm bayrakları silelim. Görüntüde, bir insan vücudu paramparça oluyor. Ve yaşı da 23'ü geçmiyor! Bir insan neler yaşayabilir, neler üretebilir? Oysa bazı şartlar yüzünden bu potansiyel, paramparça oluyor. Üretmek varken, yok ediyoruz. Dağa çıkan bir genç demek, elimizden kayıp giden bir genç demek. Recep Güven de tam olarak bunu söylüyor. O insan, belki bir bilim adamı, belki bir filozof veya belki bir doktor olabilecekken, sırf Diyarbakır'da(ve benzeri illerde) doğduğu için hayatı kararıyor. Uzaktan baktığımızda, aslında hayatımızdaki çok az şeye müdahale edebiliyoruz. Bütünü görmemiz çok zor. O yüzden, hangi ortamda yaşarsak, ona göre değişiyoruz. Diyarbakır'da doğup dağa çıkan insanlar, izmir'de doğsalardı böyle mi olacaktı sizce? Elbette hayır! hayatlarınızın gidişatına bakın. Birçok şey olabiliriz. hepimiz için binlerce ihtimal var. Recep güven diyor ki, onca güzel ihtimal varken, genç yaşında bir insan, bu ihtimallerin en kötüsüne kurban gidiyor. Ama gözü körelmiş olanlarımız, zevk oluyor havaya uçan ceset parçalarını izlemekten. Recep Güven ise, o ceset parçalarının her birinde ölü bir doktor, ölü bir bilim adamı görüyor; ben gibi. Şimdi diyorsunuz ki: "E o zaman bırakalım bölsünler ülkeyi." Hayır. Bundan bahsetmiyor ki Recep Güven. PKK'yla mücadele etmeyelim demiyor. Asıl bahsettiği şey, PKK'nın kökünü kurutmanın en etkili yolu. PKK cahil halk tabanından nemalanmıyor mu Doğu'da? O halk tabanını terör dışı faaliyetlerle bezemek, onları eğitmekse Pkk'nın bu faaliyetine darbe vurur. "Gençlerin dağa çıkmasına göz yumup, onları öldürmek yerine, direk dağa çıkmalarına engel olmalıyız" diyor Recep Güven. Her neyse, kısa konuşacaktım, yine çok uzattım. Herhalde bunu okuyan birçok kişi rumuz altıma terör yandaşı olduğumu falan yazar. Varsın yazsınlar.
