Özgür, '' Neden sadece tek özelliği taklit ve sahtekarlıktı sanıyorsun ?, elbette kendi başına bir hiç. ''
Doktor '' Neden uyku da gibi görünüyor ? '' diye sordu.
Özgür, '' Çünkü tüm özelliklerini ve yetkilerini elinden aldık. Bundan sonra kendi ürettiği illüzyonlar ve etkisi hiç bir bilinci etkileyemeyecek. Oynatmak istediği senaryoları da etkisizleştirdik ve aynı zamanda materyal realite içindeki fiziksel olanaklarını da olabilecek en düşük seviyeye düşürdük.
Kısaca söylemek gerekirse onu bir karikatüre dönüştürdük, Basit bir hokkabaza, Ucuz bir Şarlatana dönüştürdük. '' deyip bir kaç saniye bekledikten sonra '' Henüz farkında değil '' dedi.
Bu işlem bir kaç dakika boyunca devam ettiğinde bir anlığına gözünü tekrar açtı. Ona doğru bakan Özgür: '' Ufak numaralarının artık burada işe yaramadığına mı şaşırıyorsun ? '' diye sordu ve halen onun soğuk kanlılıkla kendi içinde hesaplamalar yaptığını gördüğünde, yerinden kalkalarak masanın altındaki bölümden boş çerçevelerden birini aldı. Cebinden çıkardığı hokkabaz resmini çerçeveye yerleştirip ekranın tam karşısına, bulanık yüzün görüş alanına özenle koydu.
Odadan çıkmak için hazırlanırken son bir kez daha çerçeveyi ortalamak için dokunup, bulanık yüze baktığında '' Sandığın kadar eğlenceli değilsin. '' dedi.
Bir kaç dakika içinde toparlanarak ağır adımlarla ofisten çıktı. Gözünün önündeki karikatüristik bir şekilde çizilmiş olan hokkabaz resmine dikkatle bakan bulanık yüzün göreceği son sahne belki de bu olacaktı. Kendisinin tek bir kare içine sığdırılmış özeti.
insanların algıladığı gerçekliğin Soytarı ve şarlatanlar (rolünü oynayan aktörler) tarafından lokal olarak manipüle edilmesidir. Henüz ruhsal olarak uyanmamış olan herkes, bu manipülasyona karşı savunmasız durumda olduğu için hayatı adeta bir balık gibi sadece akışına göre yüzerek geçirir.
Çoğu kişi bu realite de yada başka bir deyişle bu hayatta '' Ne yaptığını sorgulamaz '' bile, çünkü özellikle ıvır zıvırla, angarya işlerle meşgul edilerek bunları düşünmesine fırsat verilmez. Çoğu insan ''Aktörlerin sadece filmler de olduğunu sandığı için gözlerinin önündeki tiyatronun aslında soytarılar tarafından çekilen ucuz bir tiyatro olduğunu anlayamaz ''.
Bugün ekranlarda gündemde yer eden herhangi bir politikacı, sanatçı, şov insanı veya iş insanı olan tiplerin hepsi, özellikle sahneye rolünü oynaması için koyulmuş basit soytarılar veya bir başka deyişle bildiğiniz aktörlerdir. Bazıları rolünü bilerek bazıları da tıpkı sizler gibi olayları gerçek sanarak oynar. Sözde virüslerden, ekranlarda gördüğünüz her türlü olay, haber ve hatta artık kargaların bile güldüğü komediden ibaret politik haberlere de kadar, hiçbiri gerçek değil, sizleri devamlı korku stres ve yaşam mücadelesi içinde tutmak için özellikle dizayn edilen basit tiyatrolardır.
Bir npc gibi gerçek sandığınız sürece sizleri keklemeye devam edeceklerdir. Gündemde yer eden tiplerin hiçbiri ''Tombaladan çıkmıyor'' özellikle rolünü oynaması için yerleştiriliyor. Nedeni sadece sizlerin algılarınızı kontrol etmek ve sizleri devamlı korku stres hüzün içinde tutabilmek için. Çünkü korkan ve yarınından endişeli insan manipulasyona tamamen açık olur ve yaşam mücadelesinden dolayı burada yani bu realitede ne yaptığını hiçbir zaman sorgulamaz.
'' Sadece sokakta yürürken yanından geçenleri değil, genel olarak çevrende ve ekranlarda gördüğün herkesi düşünüp dikkatle baktığında sen de anlayacaksın ki, onları yüzeysel bir karakter olarak bu realitenin ve sistemin kendisi oynuyor '' dedi.
'' inandıkları ve düşündükleri her şey onlara sistemin kendisi tarafından öğretildi. Doğumlarından itibaren akıllarında kendilerine dair tek bir orijinal düşünce olmadan, çevreleri tarafından şekillendirip birbirinin aynısı olan standart ve ortalama bir karakter haline getirildiler. Televizyon ''programlarıyla'' programlanıp kendi karakterlerini değil, sistemin uygun gördüğü o standart karakteri oynamaya ödül ve ceza yöntemiyle konuşlandırıldılar. Onlar için başarının ve başarısızlığın ne olduğu sistem tarafından tanımlandı. iyi bir hayatın ve mutluluğun sırrı olarak kare kağıtları toplama yarışlarına katılmak ilk düşünceleri oldu.
Sabahtan akşama kadar gereksiz angarya uğraşlarla meşgul edildikleri için içinde oldukları bu '' realitenin'' kendisini sorgulamalarına ve gerçek doğalarını keşfetmelerine fırsatları olmadı'' deyip kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra '' Onların arasından herhangi biriyle konuştuğunda, sistemin kendisiyle konuştuğunun farkında olman gerekir. Zihinleri tamamen sistem tarafından şekillendirilip hipnoz altında tutuldukları için sana kendileri hakkında gerçek olan hiçbir şey söyleyemezler. Kimliklerindeki sistem tarafından işlenmiş isimleri, yine sistem tarafından işlenmiş olan yaşları ve yine sistemin kendisi tarafından verilmiş '' uğraşları '' kendilerini tanımlamak için kullandıkları ilk etiketlerdir. ''
'' Onlar ile sistemin ürettiği her şey hakkında konuşabilirsin. hava durumunu, her akşam oynayan diziyi, bir spor karşılaşmasını, sistemin kendisine sunduğu manevi edebiyatı veya ekranlardaki politik tiyatroyu. Kısaca bu sistemin üretip sunduğu ne varsa onlarla konuşabilir ama bu sistemin üretmediği hiçbir şeyi onlarla konuşamazsın. Çünkü bu sistemin onlara sundukları haricinde kendilerine dair hiçbir şeye sahip değildirler. Bu sistemi ve oluşturduklarını onlardan çıkardığında geriye hiçbir şey kalmaz '' deyip kahvesinden bir yudum daha aldı.
'' Gerçek doğanı keşfettiğinde kendini bu sistemin ürettiği illüzyonlar üzerinden tanımlamayacaksın. Bu sistemin üretip şekillendirdiği bir başka illüzyon ve bir başka yalan değil, Gerçek anlamıyla '' Sen '' olacaksın. işte o zaman, var olmak için bu yapay realiteye ve illüzyonlara ihtiyacın kalmayacak. ''
insanların algıladığı gerçekliğin Soytarı ve şarlatanlar (rolünü oynayan aktörler) tarafından lokal olarak manipüle edilmesidir. Henüz ruhsal olarak uyanmamış olan herkes, bu manipülasyona karşı savunmasız durumda olduğu için hayatı adeta bir balık gibi sadece akışına göre yüzerek geçirir.
Çoğu kişi bu realite de yada başka bir deyişle bu hayatta '' Ne yaptığını sorgulamaz '' bile, çünkü özellikle ıvır zıvırla, angarya işlerle meşgul edilerek bunları düşünmesine fırsat verilmez. Çoğu insan ''Aktörlerin sadece filmler de olduğunu sandığı için gözlerinin önündeki tiyatronun aslında soytarılar tarafından çekilen ucuz bir tiyatro olduğunu anlayamaz ''.
Bugün ekranlarda gündemde yer eden herhangi bir politikacı, sanatçı, şov insanı veya iş insanı olan tiplerin hepsi, özellikle sahneye rolünü oynaması için koyulmuş basit soytarılar veya bir başka deyişle bildiğiniz aktörlerdir. Bazıları rolünü bilerek bazıları da tıpkı sizler gibi olayları gerçek sanarak oynar. Sözde virüslerden, ekranlarda gördüğünüz her türlü olay, haber ve hatta artık kargaların bile güldüğü komediden ibaret politik haberlere de kadar, hiçbiri gerçek değil, sizleri devamlı korku stres ve yaşam mücadelesi içinde tutmak için özellikle dizayn edilen basit tiyatrolardır.
Bir npc gibi gerçek sandığınız sürece sizleri keklemeye devam edeceklerdir. Gündemde yer eden tiplerin hiçbiri ''Tombaladan çıkmıyor'' özellikle rolünü oynaması için yerleştiriliyor. Nedeni sadece sizlerin algılarınızı kontrol etmek ve sizleri devamlı korku stres hüzün içinde tutabilmek için. Çünkü korkan ve yarınından endişeli insan manipulasyona tamamen açık olur ve yaşam mücadelesinden dolayı burada yani bu realitede ne yaptığını hiçbir zaman sorgulamaz.
'' Sadece sokakta yürürken yanından geçenleri değil, genel olarak çevrende ve ekranlarda gördüğün herkesi düşünüp dikkatle baktığında sen de anlayacaksın ki, onları yüzeysel bir karakter olarak bu realitenin ve sistemin kendisi oynuyor '' dedi.
'' inandıkları ve düşündükleri her şey onlara sistemin kendisi tarafından öğretildi. Doğumlarından itibaren akıllarında kendilerine dair tek bir orijinal düşünce olmadan, çevreleri tarafından şekillendirip birbirinin aynısı olan standart ve ortalama bir karakter haline getirildiler. Televizyon ''programlarıyla'' programlanıp kendi karakterlerini değil, sistemin uygun gördüğü o standart karakteri oynamaya ödül ve ceza yöntemiyle konuşlandırıldılar. Onlar için başarının ve başarısızlığın ne olduğu sistem tarafından tanımlandı. iyi bir hayatın ve mutluluğun sırrı olarak kare kağıtları toplama yarışlarına katılmak ilk düşünceleri oldu.
Sabahtan akşama kadar gereksiz angarya uğraşlarla meşgul edildikleri için içinde oldukları bu '' realitenin'' kendisini sorgulamalarına ve gerçek doğalarını keşfetmelerine fırsatları olmadı'' deyip kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra '' Onların arasından herhangi biriyle konuştuğunda, sistemin kendisiyle konuştuğunun farkında olman gerekir. Zihinleri tamamen sistem tarafından şekillendirilip hipnoz altında tutuldukları için sana kendileri hakkında gerçek olan hiçbir şey söyleyemezler. Kimliklerindeki sistem tarafından işlenmiş isimleri, yine sistem tarafından işlenmiş olan yaşları ve yine sistemin kendisi tarafından verilmiş '' uğraşları '' kendilerini tanımlamak için kullandıkları ilk etiketlerdir. ''
'' Onlar ile sistemin ürettiği her şey hakkında konuşabilirsin. hava durumunu, her akşam oynayan diziyi, bir spor karşılaşmasını, sistemin kendisine sunduğu manevi edebiyatı veya ekranlardaki politik tiyatroyu. Kısaca bu sistemin üretip sunduğu ne varsa onlarla konuşabilir ama bu sistemin üretmediği hiçbir şeyi onlarla konuşamazsın. Çünkü bu sistemin onlara sundukları haricinde kendilerine dair hiçbir şeye sahip değildirler. Bu sistemi ve oluşturduklarını onlardan çıkardığında geriye hiçbir şey kalmaz '' deyip kahvesinden bir yudum daha aldı.
'' Gerçek doğanı keşfettiğinde kendini bu sistemin ürettiği illüzyonlar üzerinden tanımlamayacaksın. Bu sistemin üretip şekillendirdiği bir başka illüzyon ve bir başka yalan değil, Gerçek anlamıyla '' Sen '' olacaksın. işte o zaman, var olmak için bu yapay realiteye ve illüzyonlara ihtiyacın kalmayacak. ''
insan doğduğu andan itibaren kendisine söylenene inanmaya meyillidir. Anne ve Baba ile başlayan bu doğal sürecin sonrasında devlet ve televizyon gibi otorite denilen varlıklar tarafından aynı şekilde manipüle edilmeye devam eder. Bu yüzden insan, doğuştan itibaren otoriteye inanmaya ve televizyonda gördüğü her şeye inanmaya meyillidir.
Neden bu şekilde tasarlandığı ve neden bu şekilde manipüle edildiği açıktır. insanların yaratıcı gücünü ve algısını istedikleri şekilde manipüle etmek ve kendi istedikleri gerçekliği daha da doğrulamak için ekranlarda gördüğünüz yüzlerce tiyatro oyunu yaratırlar. Bu yüzden korku ve kaygı etrafında yarattıkları tüm tiyatro, bir anlamda sizi kendi gücünüzle vurmaya çalışmalarıdır. Bu yüzden gerçek doğanızı bilmeniz ve sahnedeki şarlatanlıklarına gülmeniz önemlidir.
'' Çünkü sistem sizi kandıramadığında ve korkutamadığında gücünü kaybeder ve siz daha güçlü olursunuz. ''
'' Onlar ile sistemin ürettiği her şey hakkında konuşabilirsin. hava durumunu, her akşam oynayan diziyi, bir spor karşılaşmasını, sistemin kendisine sunduğu manevi edebiyatı veya ekranlardaki politik tiyatroyu. Kısaca bu sistemin üretip sunduğu ne varsa onlarla konuşabilir ama bu sistemin üretmediği hiçbir şeyi onlarla konuşamazsın. Çünkü bu sistemin onlara sundukları haricinde kendilerine dair hiçbir şeye sahip değildirler. Bu sistemi ve oluşturduklarını onlardan çıkardığında geriye hiçbir şey kalmaz '' deyip kahvesinden bir yudum daha aldı.
'' Gerçek doğanı keşfettiğinde kendini bu sistemin ürettiği illüzyonlar üzerinden tanımlamayacaksın. Bu sistemin üretip şekillendirdiği bir başka illüzyon ve bir başka yalan değil, Gerçek anlamıyla '' Sen '' olacaksın. işte o zaman, var olmak için bu yapay realiteye ve illüzyonlara ihtiyacın kalmayacak. ''
Bu realitenin karşıtlık yani (+ ve -) yönleri olan bir pil gibi dizayn edildiğini unutmayın. Bu karşıtlıkların nedeni, iki karşıtın devamlı birbirleriyle olan etkileşiminden ortaya çıkan enerjiyle, bu realiteyi sürdürmesi yöntemidir.
Güzelin çirkine, Çirkinin güzele, zenginin fakire, fakirin zengine, mutlunun mutsuza, mutsuzun mutluya olan tepkisi, etkileşimi veya bu karşıtlıkların hissettirdikleri bir enerji sağlar.
Aynı zamanda sistemin ajanları olan tiplerin devamlı sıkıntı keder savaş maddiyat gibi sorunlarla sizleri devamlı hüzün içinde, korku içinde tutmaya çalışmasının nedeni budur. Kısaca sizleri devamlı korku '' frekansında tutmak'' istemelerinin bir nedeni vardır.
insan korktuğu, kederlendiği ve sıkıntıya düştüğü zaman gözle görülemeyen bir enerji salgılıyor. (Gözle göremesenizde tv sinyalleri vardır mesela onun gibi) Kimi ortamlarda bu enerjiye ''lush'' denir.
Peki sistemin ajanları bu enerjiyi devamlı çiftci gibi hasat etmek için ne yapıyor ? Sizleri devamlı çektikleri ucuz tiyatrolarla(sahte savaşlar, sahte politik krizler, hayatınızdaki problemler, maddi yoksunluklar vb) ile korkutuyorlar. Korkup kederlendiğiniz zaman farkında olmadan bir enerji salınımı yapıyorsunuz. Bu soytarılarda siz bu enerjiyi devamlı salın diye sizleri devamlı ''BÖÖÖÖ'' yaparcasına korkutuyorlar.
Bunu da yarınından endişe ettirerek, maddi kaygılarla, haberlerdeki korku hikayeleriyle veya kendi kişisel sıkıntılarının içinde kaybolmanı sağlayarak yapıyorlar. Anlamanız gereken en önemli şey: Bu realitede yani bu hayattaki stresin bile yapay olarak ''Bilinçli bir şekilde ''oluşturulduğudur.
O yüzden bu sistem: Üzerine tartışmanız, akıl yorup sıkılmanız, kafa yormanız için binbir çeşit zırva üretir. Bu zırvalar okul arkadaşınızın sizinle dalga geçmesi de olabilir veya bir ekonomik krizde olabilir. Hatta eğlencede bile aynı yöntem izlenir, bilinçli bir şekilde futbol taraftarları birbirlerine düşürülür ve onların birbirleriyle tartışırken ortaya çıkan duygusal enerji sistem tarafından emilir.
Gerçekte olan iktisat kurallarının sosyolojide de geçerli olması. Ana kural talep varsa sermaye oraya kayar ve arz artar. Bu durum denge oluşana kadar sürer. Gerçekteyse bu dünyada ki tek realite islamdır.
Bir çok kişi sistemin aynı zamanda kalabalıkları bir araç gibi kullandığını anlayamaz. Sizleri sadece medya ve propaganda araçlarıyla değil, aynı zamanda kalabalıkları ve onların davranışlarıyla da kontrol eder. Çünkü kalabalığa göre hareket etmeye daha en başından doğumundan itibaren programlanmışsınızdır.
Farkındalığı ortalama insanların üzerinde olanların çoğu bile bu noktayı anlayamaz çünkü uyanmamış olan herkes, sistem tarafından kullanılan bir ajan görevi görür. Sistemin bir çok şeyi anında popüler yapabilmesinin bir nedeni de budur.
Çünkü uyanmamış olanların üzerinde ''etkisi'' vardır. Sizleri yanıltmak için sadece sistemin araçlarını ve kendisini değil aynı zamanda kalabalığı ve onların sizlerin üzerinizdeki baskısını da kullanır. Sizleri yanıltmak, caydırmak ve yalnızlaştırmak için uyanmamış olan herkesi bir ajan gibi kullanır çünkü uyanmamış olan bir kişi zaten sistem nasıl istiyorsa çoğu zaman öyle hareket eder ve zaten sistemin frekansı ve etkisi altındadır.
Uyanmamış olanların realitesini kolektif bir algı olarak düşünürseniz eğer, Uyandıysanız sizin algı ve frekansınız çok farklı olduğu için sistem sizleri kontrol edemez. bir bakıma o uyuyan kolektif grup(hiçbir şeyin farkında olmayan ama sistemin onlara aktardığı realiteye inanan genel çoğunluk) içinden çıkmışsınız demektir.
Sistemin bu genel kolektif zihin üzerindeki etkisi bu yüzden sizi etkileyemez, Çünkü uyandıysan eğer sistemin kontrol frekansı size ulaşamaz. O yüzden uyandıysanız, genel realite frekansında olanlara, bu konulardan bahsettiğinizde size bazen negatif yönde tepki vermeleri de bu yüzdendir.
Çünkü o uykudaki grubun veya kolektif bilincin bir üyesi değilsindir ve farkındalığın sistemin kontrol frekansının zayıflamasına neden olur. O yüzden uyandıysanız eğer, kolektif algıdaki insanların davranışlarını garipsemeyin, çünkü henüz sistemin etkisi ve frekansı altından çıkmamışlardır.
Sistem zaten kendi frekansındakileri sadece düşünce davranış algı programlamasıyla değil, aynı zamanda bilinç altı beslemesiyle de manipule eder. Kısaca söylemek gerekirse uyandıysanız eğer aynı algıyı paylaşmazsınız. Uyanmak zaten bir frekans gibidir. Bir kere gözleriniz açıldığında ve gerçekten görmeye başladığınızda bu sistemin şaklabanlığını ve manipulasyonunu, nasıl hareket ettiğini her an görmeye başlayacaksınız.
https://www.youtube.com/watch?v=YgJ5ZEn67tk (Bu sahnenin ilk 40 saniyesi bu durumu çok iyi özetlemiştir. Bu gibi bir çok film sahnelerinde, sistem sizlere ''Doğru kırıntıları'' bırakır.)
Nedenin sistemi manipule eden soytarılar(masonlar, sistemin ayakçıları) tarafından insanların birbirinden nefret ettirilerek ve birbirleriyle meşgul edilerek hem sistematik manipulasyon yapmak hem de toplumları daha da karıştırmanın hedeflenmesinden dolayıdır.
Zaten başkanlarınızdan, ünlülerinize, sözde bilimcilerinizden, maneviyatçılarınıza kadar hepsi mason aktörlerden oluştuğu için, sizler bir türlü bunun nasıl koordine edildiğini anlamıyorsunuz veya ''nasıl insan bu kadar kendi ülkesine ihanet edebilir'' diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Onların bağlılığı kendi tarikatlarınadır. Zaten bu heriflerde kendi kültlerindeki herifleri ülkelere başkan, bakan, medya patronu yapıyor. Sandığınız gibi siz seçmiyorsunuz bu insanları yani.
Bu şarlatanlar(kısaca mason aktörler) mültecilere diyor ki, bunlar sizleri istemeyen ırkçılar, kötü beyazlar veya öcüler böcüler diyerek onları gazlıyor ve nefret etmelerini sağlıyorlar.
Sonra aynı şarlatanlar gidiyor o ülkelerin yerli halkına da diyor ki, bunlar sizlerin zenginliğinizin peşinde, ülkenizin ve topraklarınızın peşinde olan barbar insanlar diyerek onların da nefret etmelerini sağlıyor.
Sorunun asıl kaynağı yerine, Sen gidip hiçbir şeyden haberi olmayan bir garibana doluyorsun, mülteci gidip hiçbir şeyden haberi olmayanlara doluyor. Tezgahı itinayla kurup saklanan çakalda sizlerin birbirinize nefretinizi veya çektirdiğiniz çileyi de uzaktan sinsice izlemeye başlıyor. Uzaktan izlerken aynı zamanda bir kaç kriz aktörü de kullanıp olay çıkarmayı ve halkı daha da kızdırmayı ihmal etmiyorlar.
Sonra da saraylarında yatlarında viskilerini yudumlayarak '' Şu aptallara bakın, nasıl da birbirlerine çile çektiriyorlar ve ızdırap oluyorlar'' diyerek gülüyorlar. bu manipulasyonları yapanları kendiniz gibi bir insan sanmayın.
En önemlisi daima sorunun asıl kaynağına odaklanın.
Duygusal manipülasyon: Bu realite sizi iyi veya kötü hissettirebilir. Bazen egonuzu okşayabilir. Ya da kasten iyi havanızı düşürmeye çalışabilir. Özellikle bu tür anları takip edin. Sizi ego seviyesinde tutmasının nedeni bir kontrol yönteminden başka bir şey değildir.
Sistemin hoşuna giden bir şey yaptığınızda, egonuz okşanır. Hatta arkanızda kalabalığın olduğunu hissettirerek sizi daha da cesaretlendirir. Unutmayın ki sadece kalabalıklar ve onların davranışları ile değil, sizi aynı zamanda kendi egonuz ile de manipüle eder
Bu sistemin övgüsünün ve eleştirisinin bir yalan olduğunu bilin ve bu sirkin sizi pohpohlamasına veya ruh halinizi düşürmesine izin vermeyin. Duygusal manipülasyonun farkında olun. Kendinizi bu sirkin faktörlerine göre değerli, değersiz veya başarılı başarısız görmeyin.
''Toplumun tamamı gibi doğumundan itibaren programlanan ve hipnoz altında tutulan ortalama ve standart bir kişi olduğun için, öncelikle sana kodlanan programını kırman ve etkisinde olduğun hipnozdan kurtulman gerekiyor''
Birçok kişi bu noktaya ulaşamaz veya bunu denemez bile. Kalabalıkların gerçek veya doğru olarak kabul ettiği standart bakış açısı içinde olmanın verdiği rahatlıktan çıkıp, ekranlardan veya çevresi tarafından sunulan realite dışına adım atabilmek, kendisine kodlananın dışında düşünebilmek ona gereksiz ve sıkıcı bir hareket olarak gelir. Hangi veya ne tür bir kalabalık olduğu önemli değil, herhangi bir grup içinde olduğu sürece rahattır ve bunca kişi yanılıyor olamaz diye düşünür. Kalabalıkların ne kadar saftirik, ne kadar çabuk kandırıldığını bilenler bile bu şekilde hareket etmekten kendini kolayca alamaz. ''
'' Uyandığında her zamanki gibi televizyonu kapatmayı unuttuğunu gördü ve kalkmadan önce uzandığı yerden bir kaç dakika izlemek istedi. Ekranda sadece ufak numaralar yapan komik ama yetenekli sayılabilecek minik bir şaklaban vardı. ''
Bir süre düşündükten sonra 'Bence sadece toplum bilincinde yer etmiş ünlü kişilikler değil, adı konulmamış bir çok sıradan insan da bir alkışı hak ediyor' dedikten sonra 'Mesela bizde, bu şirket ve çalışanları olarak bir çok konuda insan hayatına yönelik çözümler ürettiğimizi düşünüyorum' diye devam etti.
O şirket ve patronlarından övgüyle bahsettiği sırada, Mavi ceketli adam önce onun yanağına sonra da parmağıyla dudaklarına dokunarak 'Aldıkları nefes bile pazarlık konusu olan üç beş haydut ve şarlatana fazla kredi vermiyor musun ?' diye sordu.
'' Sanki yerden bütün koridoru kaplarcasına büyük bir toz kalkmış gibi ortalık daha da bulanmıştı ve Taner Tar üzerinde kendisini tutan ellerin titremeye başladığını hissetmişti. Görmek isteyen gözler için tatmaktan çekinilmesi gereken bir his olmalı diye düşündü ''
Aynı sözleri tekrarlayıp ağır adımlarla yürürken başka bir silüete doğru yaklaştığında
- Neden sürünüyorsun... Koşmak daha akıllıcayken ? '' diye sordu.
Bir kaç adım daha atıp onun da suratına basıp '' Söylemek istediğin bir şey var mı ? '' diye sordu. Bir kaç saniye sessizce bekledikten sonra cevap alamayınca onu da toz bulutu haline çevirip '' Bence de '' diyerek yürümeye devam etti.
'' Karanlık senin dostun, çünkü minik bir tavşan gibi saklanmayı seviyorsun, o çirkin benliğini kimsenin fark etmeyeceğini umarak, bekliyorsun. '' dedikten sonra başka bir silüetin daha suratına basarak '' Ne kadar iyi yalan söylersen söyle, o çirkin suratını ne kadar iyi saklarsan sakla, varacağın son nokta her zaman burası olacak ''
'' Özgür ve Ertan tekrar içeri girdiğinde Mavi ceketli adam, sandalyeden kalkıp tekrar masasına oturdu. ikisi uzanmakta olan Oktay adındaki bu garip adama bir kaç saniye baktıktan sonra Özgür, 'Garip bir şekilde hemen hemen hepsi birbirine benziyor değil mi ?', 'Bir çoğunda aynı zihinsel çizgi var' dedi.
Ertan'da 'Bilgisayardaki Kopyala - yapıştır komutuna benziyor daha çok', 'Aralarından sadece birini dinleyerek, bir çoğunun genel olarak nasıl düşündüğünü anlayabiliyorsun' dedi.
Özgür'de 'Genel bir karaktersizlik hali mi ? yoksa ortada sadece aroması değişen tek bir karakter mi var ?' diye sordu. ''