sözde insan Haklarından Sorumlu ravza merve kavakçı'nın gazeteci Michel Friedman'ın deniz yücel ile ilgili sorduğu net bir soruya cevap veremeyerek ülkede yaptıkları hukuksuzlukları atık savunamaz hale geldiklerini gösteren olaydır.
hele videonun sonundaki gülerek o human rights deyişi. insan izlerken utanıp yerin dibine giriyor.
ya her şeyi geçtim de bu kadın mecliste olay çıkartmak için abd den (CIA) özel siparişle getirilmiş bir fetöcü değil miydi? yoksa millet hafızasını mı kaybetti? yahu yanında nazlı ılıcakla mecliste 32 dişiyle sırıta sırıta oturduğu günü ne çabuk unuttunuz.
not: başlıkta bahsedilen kardeşiymiş ama çok değişen bir şey yok kanımca. nasıl çöreklenmişlerse ülkeye benim bahsettiğimi de büyükelçi yapmışlardı en son.
kadın ingilizce konuşamıyor diye eleştirenler olmuş ki haklılar, konuşamıyor. gerçi konu ingilizce değil orada, verecek bir cevabın olmayınca anadilin de olsa bön bön bakıyorsun soruyu sorana.
hümın rayts hümın rayts demekle olmuyormuş işler onu gördük.
yalnız ben çoook alakasız bir şeye değineceğim, yahu bu hanımefendi hiç türkiye'den biri gibi duruyor mu ? ben bir gram benzetemedim. hani medyadan aşinalığımız olmasa video bilgisi verilmese diyeceğim ki endonezya yahut hindistan diplomatı.
açıkçası türkiye cumhuriyeti temsilcisi bir hanımefendi'yi kendimden bu denli uzak hissetmek garip geldi. sevgili troller için şimdiden açıklama: konu başörtüsü değil. kadın modern türkiye cumhuriyetinden biri gibi durmuyor, bunu başaran başörtülü temsilcilerimiz var mesela.
uzun lafın kısası: karşısındaki beyefendi öyle aman aman bir soru sormadı, sadece bizim ülkede sadece nostalji diyebileceğimiz o röportajlardan birini yaptı ve yüzde 20'lik bir gazetecilik ahlakı sergiledi. ki bu hanımefendinin tıkanmasına, eveleyip gevelemesine, humın rayts humın rayts demesine neden oldu. iyi mi oldu ? hayır. rezil mi olduk ? evet.
