1902-1982 yılları arasında yaşamış, ankara üniversitesi psikiyatri kliniği'nin kurucusu, ruh ve sinir hastalıkları konusunda ihtisas sahibi, girit adası-kandiya doğumlu prof.dr.
ülkemizde, çağdaş psikiyatrinin kurucuları arasında gösterilir. Fakültedeki akademik çalışmaları sırasında pek çok öğretim üyesi, uzman ve binlerce tıp doktoru yetiştirmiştir. Öğrencilerine olduğu kadar halkın eğitimine de önem vermiş, gerek yayınları gerekse sürekli konferansları ile modern ruh hekimliğini halka tanıtmış ve sevdirmiştir.
öğrencilerinden, prof.dr.necati kölan o'nun hakkında şöyle der;
''Biz klasik ve katı ders programları yerine içinde, okuduğumuz bir romanın, gördüğümüz bir filmin psikoloji ve psikopatoloji yönünden değerlendirilişini bulunca adeta büyülenirdik.
Adler, Freud, Jung ve diğerleri, Rasim Hoca aracılığı ile duyuş ve düşünüşlerimizin örgütlenmesini yönlendirdiler. Artık o genç tıbbiyeliler Libido'nun o devir yaşamındaki önemini kavramış olmaktan başka, Deniz kızı Eftelya'nın 'sahilde sabah' şarkısı ile Tepebaşını, biteviye ellerindeki kan izlerini yıkama obsesyonu içindeki Lady Macbeth ile ihanet Dehlizlerini; Destemona'nın boğulmasıyla kıskanç erkek ruhunun bunalımlarını ve genç Verter'in kırlardaki hıçkırıklarında da o yıllarımızın gözyaşlarını bulduk.
Rasim Hoca, bize bir hoca ve öğrenci ilişkisinin ne denli içten ve ölçülü olabileceği örneğini, Sokrat'ın açık hava derslerini anımsatan tarzda o zamanın pikniklerinde verirdi.''