herkesin aynı hareketleri yaptığı, aynı elbiseleri giydiği, aynı şekilde yürüdüğü, aynı şekilde konuştuğu, aynı tepkileri verdiği devrime ihtiyaç duyan dünyanın en monoton şeysi.
kesinlikle müzik ile alakası olmayan birşeydir. şuanda türkiyede sagopa kajmer, ceza v.b gibi isimlerle piyasalaştırılmış, ve benim gözümde poptan daha beter olan birşey olmanın ötesine gidemeyen hededir *
bu "sanat" dalını icra edenler çoğu zaman ticari kaygı gütmediklerini iddia ederler. bir türlü anlayamadığım nokta da bu. madem bu işi hobi olarak yapıyosun, derdin para kazanmak değil niye albümler para ile satılıyor? hadi onu geçtik senin rapçi olmaktan başka bir özelliğin yok toplum içinde. bu durumu da ticari amaçlar için kullanmayacağını söylüyorsun, rapçi kardeşim izah eder misin bana hayatını nasıl idame ettireceksin?
şimdi bu sözümona underground bir kültür olduğu için bu işleri "para" için yapmak günahtır adeta. ama bal gibi de ticari kaygılar güdülerek yapılır bu albümler. türkiye'de durum bu. amerika'da ise arabasının jantlarıyla övünen insanlar topluluğunun müziği rap.
"yok efendim muhalif bu adamlar, hepsi sert çocuklar, gangboylar" diyenleri de anlamıyorum. muhaliflik bu yani. tulum giyip, şapkayı bir acayip şekilde takmak... asıl en komik yanı da bu kültür insanların birbiriyle kavga etmesini önlemek için doğmuş, insanlar birbirleriyle kavga edeceğine, küfredip rahatlıyorlarmış. ne kadar masumane bir şey. bu ülkede on kavgadan dokuzu insanların birbirine küfretmesi nedeniyle meydana geliyor. hatta cinayetler işleniyor. "oğlum neden vurdun genceciksin daha, anama sövdü amirim".
velhasıl kelam garip bir "müzik", boş bir felsefe, kofti bir kültür gibi geliyor bana. ama ne olursa olsun toplumda rapçilere de yer var. sevmiyoruz ancak saygı duyuyoruz.
üretimin en bol olduğu müzik türüdür. lakin son yıllarda piyasada internetten indirdikleri programlarla beat yapıp beş milyonluk berbat mikrofonla kayıt yapanlar sayesinde kalitesinde düşüş yaşanmaktadır. ayrıca rapi dinlerken anlayabilmek bir ayrıcalıktır. kimileri boş iş desede dünyada hızla yayılan bir müzik türüdür.
haflerin birleşerek,gercekten de tehlikeli olabilcegini;
kelimelerin gercek anlamlarının kullanıldıgı anda, can sıkabilcegini;
cümlelerin dogru kullanıldıgın da, herkesin ruhani duygularına;
yardımcı olabilcek bir müzik türü *
Saçmalıktan öteye gidilemeyecek bir akım. Bakın müzik demiyorum çünkü müzik açısından hiçbir önemi yok bu akımın. Önüne gelenin "yo yo" nidaları yapıp "Aha lan rapçi oldum diss atarım sana nihaha" gibi söz sarfetmesi ile göze batmaktan hoşlanan ve böylelerinin ne yanından geçiniz ne de etrafınızda yaşamasına imkan tanıyınız.
eşlik edebildiği ölçüde şarkılar dinlemeyi seven ve hızlı konuşmayı beceremeyen insanın sevmediği, şu sıralar ota boka çamur atmak amacında olan insanlardan bıkmış olan hede.
bilgi sahibi olmadığı halde, bilir pozlarında görünmekten zevk alan toplumumuzdan nasibini almış ve bu kişilerce ritm ve melodi eşliğinde hızlı konuşma sanatı olarak tanımlanan, yovv yovv ile eş anlamlı olduğu sanılan bir müzik türü.
Sedece anlamak isteyen ve önyargısızca yaklaşan birinin hayatı boyunca bağımlı olacağı müzik.RAP i sadece küfürler ve oh yeah sözleri üzerine kurulu olduğunu sananlara Allah akıl fikir versin.
altyapıyı turntable'ın oluşturmadığı, sadece bazı şarkıların bazı yerlerinde genellikle scratch için kullanıldığı müzik türüdür. hiphop'ın en önemli koludur. alt kültüre aittir. popüler kültürü eleştirir ve tamamen dışındadır.
sağda soldaki müzik alimlerinin(!) bildiğinin aksine rap eşit değildir eminem, ceza, 50 cent, sagopa kajmer, g-unit, fuat vs. türkiye'de bu işi çok iyi yapan underground isimler vardır fakat imkansızlıklardan ve dinleyici kitlesi az olduğundan gün yüzüne çıkamıyor bunlar. birkaç isim vermek gerekirse; sahtiyan, emre baransel, da poet, raziel, saian, patron, pit10, ulaş, sansar, rapozof, gına, karaçalı, deniz, esin, salt empoze*, bora, şehinşah... bu isimlerden en az birisini dinleyip, ardından yapılacak yorumlar daha mantıklı olacaktır. yalnız bir tek şarkı değil de, tüm albüm edinilirse pek bir güzel olur. zira sagopa kajmer'in siktirin gidin şarkısını dinlerseniz nefret, romantizma albümünü dinlerseniz en azından sempati duyacaksınız bu adama.
açılımı "rhytmic american poem" ("ritmik amerikan şiiri") olan fakat bizimkikerin "türkçe rap" adı altında da boy göstererek kendi isimleri ile çeliştikleri müziğimsi türdür.
yıllarca dinledikten sonra yapan adamların gerçekten istediklerini anlatmadığını, ya da çizdikleri tabloya hiç uymadıklarını anlarsınız. bir de bunun üstüne 11-15 yaş arası yeni ergen güruhun küfür edince rapçi oldum vakasına yakalandığını görürsünüz. daha sonra babasının oğluymuş gibi iki düşman (!) mc için birbirlerinin anasına bacısına küfreden kolpaları görürsünüz bu da yetmezmiş gibi bu tayfaların birbirlerini dövdüğüne tanıklık edersiniz. bakarsınız ki 90 larda bir hevesle alınan melankolik damlalar albümü yerini zaman gazetesine verilen röportajlara bırakmış, aşkı meşki boşver türkçe rape gel diyen adam yıldız tilbe'yle feat. (!) atmış. underground denen adamlar anasından direk stüdyoya çıkmış gibi tempra olmuş. o zaman dersiniz k.yarım ben böyle rapin kenarına. alın bu rap sizin olsun bana sadece 90ları verin.