iranli bir yönetmen tarafından çekilen filmmiş , düm gördük , izledik , beğendik . filmde kör bir çocuk var , çocugun görememsine inat film o kadar canlı o kadar güzel renklerle bezenmiş ki , gidip iranda yaşayasınız geliyor. rengarenk bir film , başrol oyuncusu göremese de.
türkçe'ye cennetin rengi olarak çevrilmiş ama asıl çevirisi allah'ın rengi olan ve majid majidi'nin başka bir başyapıtı.
--spoiler--
muhammed'in yuvasından düşen yavru kuşu duyarak, hissederek bulması ve bulmaya çalışırken de onu kediden koruması sonrasında da ağaca tırmanıp onu tekrar yuvasına koyması ve suratındaki gülümseme filmin hemen başlarında ekrana kilitliyor. sonrası da tam bir şiir gibi akıp gidiyor zaten. muhammed'in köyüne döndükten sonra ninesi ve kardeşleriyle o yemyeşil alanlarda koşup oynaması, kuşlarla konuşmaya çalışması her şeyden soyutluyor filmi izlerken. marangozhanedeki konuşmasıysa filmin bütün özeti aslında. babaannesinin ölüme gittiği ve tabi ki muhammed'in son sahnede allah'ı hissetmesi ve ona gitmesi boğazları düğümlüyor.
--spoiler--
--spoiler--
Hiç kimse sevmiyor beni...Kör olduğum için kaçıyorlar benden...Öğretmenimiz; Allah'ın, göremedikleri için körleri daha çok sevdiğini söylüyor. Ama ben de ona, eğer öyle olsaydı O'nu göremeyelim diye bizi kör yapmazdı, dedim. O da bana - Allah görünmezdir. O her yerdedir. O'nu hissedebilirsin. O'nu parmak uçlarınla görebilirsin, dedi...Şimdi, ellerimin O'na dokunacağı güne kadar, her yerde Allah'a uzanacağım ve O'na her şeyi anlatacağım, kalbimdeki bütün sırları bile..."
--spoiler--
iran sineması'nın en ünlü yönetmenlerinden majid majidi'nin filmi olup, yönetmenin bununla birlikte diğer filmlerinin de izlenmesini şiddetle tavsiye ederim.
gözleri görmeyen çocuk mu yoksa biz miyiz dedirten film. ağlayamama hastalığım var oysa hıçkıra hıçkıra ağlamak isterdim.Ağlayamayınca daha fena oluyor insan.
bugün 3. kez izlemiş oldum bu filmi. bu seferki biraz özeldi. film 1 buçuk saat ama biz 5 saatte, sahneleri, hikayeyi, oyuncuları, tiplemeleri, manayı didikleyerek doya doya izledik. izlerken tartıştık. biraz daha öğrendik. hayretim ve hayranlığım bir kat daha arttı muhterem mecid mecidi beye. o yaşayan usta yönetmenlerden. kıymetini bilmek lazım. memleketini, insanını, dinini, sınırlarını, kültürünü bu kadar çok seven bir insana hele ki ince ve latif ruhlu bir insana ancak bu kadar kaliteli bir film yaptırılabilirdi. bazı sahneler vardı ki adamın değil başka alemin sahnesiydi. sanki adama yazdırılmış gibi. sanatın ve ilhamın kardeş olduğunu ispatlayan nadide örneklerden. toprağı bol olsun bir de tarkovski vardı. onu da anmadan olmayacak. bu filmi bir daha izleyeceğim. bir daha. bir daha..
" Öğretmenimiz dedi ki: ‘Allah görünmezdir.’ O her yerdedir, O'nu hissedebilirsin.O'nu parmağının uçlarını kullanarak hissedebilirsin. Allah'ı bulana kadar ellerimle her yere dokunacağım ve bulduğumda da kalbimin bütün sırları dahil her şeyi anlatacağım."(Rang e Khoda )
"Kör olduğum için herkes benden kaçıyor. Eğer görebilseydim diğer çocuklarla birlikte köy okuluna devam edebilirdim ama ta dünyanın öbür ucundaki körler okuluna gitmek zorundayım. Öğretmenimiz, Allah’ın bizleri diğer kullarından daha çok sevdiğini söylüyor ama ben diyorum ki madem öyle bizi kör yaratmazdı ki. Böylece Onu görebilelim. Öğretmenimiz dedi ki allah görünmezdir. O her yerdedir. Onu hissedebilirsin. Onu parmak uçlarını kullanarak görebilirsin. Allah’ı bulana kadar ellerimle her yere dokunacağım ve bulduğumda da, kalbimin bütün sırları dâhil, her şeyi anlatacağım." https://galeri.uludagsozluk.com/r/1594354/+
muhammed'in sesiyle yavru kuşu fark edip ağaca tırmanarak onu yuvaya koyması filmin başında aldı.
Bir haftadır sözlük yazarlarının fiziksel kusurları diye bir başlığı okuyorum ve de sözlük yazarlarının zaafları gibi şeyleri aynaya bakıp düşünüyorum. Çok cevabım oluyor aslında. ne bileyim cüceyim sanırım, dudağım bence fazla büyük, uzağı net göremiyorum, insanların elleri ve bileklerine takılıp kalıyorum.
Gözleriyle görmeden doğayı benden daha çok duyumsayabilen insanları film olarak konu aldıklarında tüm egom, kusurlarım çöp oluyor. Acıtan şey ise yaptığım bir anlık empatiyi ömür boyu yaşayan insanlar var. Sanıyorum ki en büyük zaafım bu. doğa tasvirimde kelimelerim hep bi' eksik kalacak.