sofrayı kendiniz hazırlar, ezan okunmadan önce son bir kez eksik bir şey olup olmadığına bakarsınız. zaten fazla bir şey pişirmediğiniz için* sadece çatal ve kaşık sesiyle yemeğinizi yer, sonrasında da boş tabakları bir çırpıda toplarsınız. hazır elim değmişken bulaşıkları da yıkayayım diyerek önce mutfağın ardından da odanızın yolunu tutarsınız.
9 yıldır bir fiil her akşam yalnız yemek yiyen biri için normal bir hadisedir. bu akşam o kadar ilginç bir iftar yaşadım'ki kilise müzikleri dinliyordum saat 7 gibi açmıştım öyle çaldı durdu, zaten kısık sesteydi bir yandan iftar ederken bir yandan kilise müzikleri çalıyordu. aklıma pensilvanyadaki dostum geldi... dinler arası diyalog falan dedim içimden.
üzücüdür. ailecek açılan orucun yeri ayrıdır. yanlızken sahura bile kalmak istemezsiniz. zevk vermez, hazır sofraya konmanın zevki. anne hazırlar siz nazlana nazlana yersiniz.