bir tattır ramazan...
fırından yeni çıkmış sımsıcak pidenin kokusu ve sevimli bir çocuğun pidenin ucundan kopardığı parçanın çıtırtısı...
el öpünce mutlu olan çocukların kahkahaları ve torununa para veren dedenin güler yüzüdür.
güllaçın raflarda yerini aldığı aydır. beyazıyla, kırmızısıyla renklerin verdiği o ihtişamın görüntüsü...
oruç tutan için de tutmayan için de bi renktir ramazan. kim o pidenin lezzetini bi daha tadabilir veyahutta kim o iştah açan görüntüsüyle güllaca hayır diyebilir?
sıcakta geldin, ah bizi ne hallere soktun ama...
yine hoşgeldin ramazan!
--spoiler--
"Birçok ramazanı birlikte geçirmiş olan bir hanımla beyi konusuyorlarmış. Bey, hanımına:
"Hanım, bunca senedir oruç tutuyoruz. Acaba Ramazan-ı Şerifi hiç memnun edebildik mi?" diye sormuş.
Hanım:
" A Efendi! Düşündüğün şeye bak o mübarek hiç memnun olmasaydı, her sene 10 gün önceden gelir miydi?" demiş...."
--spoiler--
ramazan davulcularıyla,iftar sonrası minimum şenlikleriyle adeta büyüleyen kutsal ay.hem oruç tutup göt göbek büyüten bizler bu sayede bir ay olsun sağlıklı beslenme konusuna da mecburen dikkat ederiz.iftar vakitleri her ailenin sofralarında belki hiç akşam yemeğinde bir araya gelemeyen aile bireyleri bir araya gelir sohbet eder güzel ortamlar oluştururlar.bu zamanda insanlar anne,babalarına saygı konusunda küçüklerini sevgi babında,yaşlılarına hürmet zarfında daha dikkatli olurlar.bol bol ibadet ve dine yönelişler bu ayda başlar.
ramazan davulcularının gene kafa düdüklemeye başladığı mubarek ay.
keşke şu davulcular olmasa da millet rahat rahat uyusa ve istediği vakitte sahura uyansa. adamların alayı hırsız yada eşikya tipli, insan görünce korkuyo ve dalga geçer gibi gece saat 3 te bam güm ritimlerle araçların alarmlarını devreye sokacak şekilde gürültü yaparlar oysaki sabah ezanı 5:20 civarındadır. şundan eminimki hiç kimse sahura 3 te uyanmaz istemez. yüzsüz adamlar; eskiden faydalı günümüzde ise zararlı olan adeti canlı tutmayı marifet zannedip bir işe yaradıkları düşüncesi ile kapı kapı dolaşıp tahsilat yaparlar. duyduğum kadarı ile mahallenin davulcusu olmak için ihaleler düzenleniyormuş, demekli adamların alacaklı gibi zile basması bu sebepten.
iftar vakti istanbul trafiği bir nebze rahatladığı için pek sevdiğim lakin öncesinde de çok sıkışık olduğum için sevemediğim müslümanlarca mühim bir dönem.
müslüman alemini "eğleyen" vaktin öldürülmesine bahane yaratan bir ay. oruç tutacağız diye işleri hafiften alır, oruç tutuyoruz diye ciddi ciddi işlerin ortasında açlık, yemek muhabbeti eder, iftara yetişeceğiz diye erkenden paydos etmeye çalışırız. gören de türkiye teyk of etti zanneder. halbuki bir tayyip etti teyk of. türkiye'ye sirayet edemedi henüz.
ramazanda değişiyor şehrin kokusu
hangi dinden, mezhepten, renkten olunursa olunsun; gecenin bir yarısı köşedeki fırında tüten ekmeğin kokusu telaşlandırıyor mideleri ve sofraları.
yürürken ritimler değişiyor. gülümsemeler daha bir anlam kazanıyor olmalı, (yoksa nedendir bilinmez; artıyor ruhumdaki hafiflik.)
derken inançları, kazançları, anlamları bir tarafa bırakıp bakıyorum sokaklara. mutfak ışıkları daha sarı, ay cüretkâr ve seviliyor işte sonbahar.
gül kokusunu özleyenler karanfilden vazgeçmeden de gülün koklanabileceğini anlıyor. çünkü (belki) (uzak)tan da olsa bir yerlerde başkaları da bu heyecanı sizinle paylaşıyor..
fırındaki koku giderek daha da yaklaşırken dudağıma mutfaktan bir ses "sofra hazır" diyor. oruç tutan, tutmayan; (inanan, inanmayan) herkes birbirini bekliyor, samimiyeti görüyorum.
d(erken) son kez ellerimi güvenle uzattığım tırabzanlara dokunuyorum
şehrin tozu dum(an)ı giderek ayrışırken gözlerde, karanlık ruhlara inat, bu şehri sevmeye başlıyorum...
tüm müslüman aleminin kutsal saydıgı aydır hoş gelmiş sefa gelmiş.iyi gelmiş hoş gelmişte yorumsuz gelseymiş nedense ramazan ayında peygamberim diyenler, şu din mesubundan dost olmaz, şu inanca sayıpten adam olamaz, şu adamı dinden çıkartır ha gibi yorumlar benim müslümanlık inancımla uyuşmayan boş sözlerden ibaret.
huzur islamdadır sözünü başka yerimizden anlayıp, islamı huzursuz eden tek toplumuz.
(bkz: yaz yaz utan)
(bkz: başka söze ne hacet)
(bkz: tek çare allaha mail atmak)
türk toplumunda , bir aylığına dahi olsa yardıma muhtaç kişilere yardım elinin uzatıldığı , sıcak aile ortamında sofra düzeninde oturup yemek yeme şansı olmayan insanlarla biraraya gelerek toplu şekilde huzurlu yemek yeme güzelliklerinin yaşandığı , küçük şehirlerde dahi olsa çocukların akşamları güven içinde sokağa çıkıp oynayabildikleri , insanlığın hâlâ ölmediğini görmemize vesile olan hayırlı ay . **
oruç tutmayacak olanlar için geçirilmesi zor ay. zira muhafazakar bir yerde yaşıyorsanız ne yapacağınızı bilemezsiniz. gizli saklı yemek yersiniz ya da açken açık bir lokanta dahi bulamazsınız. en iyi ihtimalle gazete kağıtlarıyla kapanmış bir dükkanda tecrit edilmiş bir şekilde çabuk çabuk kaşık hareketleriyle mideyi doldurursunuz. iş türban ya da ibadet olunca özgürlükten bahseden insanların size karşı olan tavırlarını görünce hissedilen mide bulantısı da çok kötüdür. bir de zorunlu olarak özgürlüğünüzden feragat etme duygusu vardır ya gerçekten onur kırıcıdır.