21 ekim 2007 tarihindeki hain saldırıda pkk tarafından kaçırılmış askerlerden birisi.
roj tv'ye müthiş bir röportaj vermiştir kendisi. bir söylentiye göre mardin dtp gençlik kolları üyesidir.
ancak, her ne olursa olsun, bir askerin -bakın türk askeri demiyorum, deyince faşist olarak niteleniyoruz, kıçımın demokratları tarafından-, bu duruma düşse bile böyle bir röportaj vermeye, böyle bir propagandaya alet olmaya hakkı yoktur. askerlik şeref işidir.
"adım ramazan, soyadım yüce. 3. motorlu piyade taburunda, 2. bölüğünde havan kısmındayım, nişancıyım. ve şu an iyiyiz, durumumuz iyi, burdaki arkadaşlar, hepsi bize abi-kardeş gibi davranıyorlar. herhangi bir kötülük görmedik, bize anlatıldığı gibi değil buralar, gerçeği gördük şu an, yani bunları gelip halka da söyleyeceğiz, eğer allah izin verirse, allah'ın izniyle, gelecez tabi, bunları herkese söyleyecez, özellikle buradan devlet büyüklerine sesleniyorum, bu artık silah yöntemiyle çözülecek bir sorun değil, masaya otursunlar güzellikle çözsünler, ne asker aileleri, ne de "gerilla" aileleri artık ağlamasın, artık istemiyoruz bunu, çünkü dün gece -21 ekim gecesi- arkamızda bıraktığımız ölen arkadaşlarımız var ve erdoğan diyor ki; "benim oğlum askerlik yapamaz" gelsin de görsün o zaman burdaki askerliği. o zaman görecek ki, askerin değerini belki o zaman bilecek. arkamızdan gelmeyen tabur komutanımıza da burdan seslenmek istiyorum sağsa tabi, onun da ataları var, bize eğer destek göndermediyse, bu demektir ki artık bizim asker olmamız için bir sebep kalmamıştır ve elimizden geldiğince türk ordusundan uzaklaşmaya çalışacam."
konuşurken bazen heyecan yapması, ezberletilmiş bir metni okuduğu intibası yaratmakla beraber, her ne kadar ezberletilmiş de olsa, geçtik askeri, geçtik türk, kürt, çerkes, abhaz, rum olmayı, insan onurlu ise, bu sözleri etmektense ölmeyi yeğler. bu derece küçülmez...
abi kardeş gibi bakıyorlarmış, ulan düdük, o konuşmayı yaptığının bir gece öncesi kurşunu sen yemiş olamaz mıydın? böyle şerefsizce davrananlar bir can için abi mi oldu? gerillaymış... tabur komutanından hesap soruyor bey, hem de küçümseyerek "eğer hayattaysa" imiş... ya şehit düştüyse tabur komutanı? o komutanın ailesinin ciğeri yandığı yetmezmiş gibi sana ezberletildiği intibası yaratan o şerefsizce sözler bir daha acıtmayacak mı? bu kadar mı ulan? ulan o sözleri diyelim ki, zorla söyledin, canını kurtarmak için, "türk ordusundan uzaklaşmaya çalışacağım" dedin, madem oralar sana anlatıldığı gibi değilmiş, çok güzelmiş, kalsaydın ya orada? bir operasyon sırasında cansız bedenin leş muamelesi görseydi ya?
belki de şehit düşen komutanına canını kurtarmak için laf atan bu genç için ben de gerçek komutanlara sesleniyorum, askeri mahkeme en ağır cezayı versin bu mehmetçik olamamış olan askeri personele! şehit düşen arkadaşlarının olduğunu bile bile, omuz omuza çarpıştığı arkadaşlarını, bu vatanı savunmak için canlarını vermeyi göze almış arkadaşlarını, birlikte yemek yediği, su içtiği arkadaşlarını -hadi bizi geçtik ulan-, canı için satan bu onursuza en ağır ceza verilsin... eğer vatan savunması bu askeri personel gibilere kalacaksa, kalmasın daha iyi!
sokarım böyle abiliğe, sokarım böyle kardeşliğe...
canını kurtardın ey ramazan yüce! g.tün göğe ermiştir artık!
not: bu entry hiçbir ırkçı veya faşizan düşünce ile yazılmamıştır. tıpkı diğer entryler gibi...
yorumsuz...böyle bir it in en sıcak bölgede nasıl askerlik yapabildiğini büyüklerimiz yorumlasın.biz değil..
PKK lı teröristler tarafından kaçırılan 8 askerle ilgili hazırlanan iddianamede, hakkında 6 ayrı suçtan ömür boyu hapis cezası istenen er Ramazan Yüce'nin 2002 yılında, PKK örgütüne yardım ve yataklık yapmak suçundan yargılanıp beraat ettiği belirlendi.
2002 yılında, Mersin de 2 göstericinin öldüğü, 2 polis memurunun şehit olduğu 50 si polis, yaklaşık 100 kişinin de yaralandığı Nevruz kutlamalarında yakalanarak tutuklanan 148 kişi arasında o zaman 17 yaşında olan Ramazan Yüce de yer aldı. DGM lerin kapatılmasının ardından görevlendirilen Özel Yetkili Adana 7 nci Ağır Ceza Mahkemesi nde bir süre tutuklu yargılandıktan sonra yaşının 18 den küçük olması nedeniyle tahliye edilen ve 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanmaya başlayan Yüce, 2005 te sonuçlanan davada yaşının küçük olması ve delil yetersizliğinden beraat etti. Er Yüce nin ayrıca Mersin Asliye Ceza Mahkemesi nde de taş atarak güvenlik görevlilerini yaralamak, resmi araç ve işyerlerini hasara uğratmak, izinsiz gösteri yapmak, görevli memurlara mukavemet suçlarından da yargılandığı, yine yaşının küçük olması nedeniyle beraat ettiği ortaya çıktı.
neden ölmedin diye yaşam düşmanları tarafından ölümden beter şekilde eleştirilen , kürt de olsa tsk 'nın kahraman bir askeri.
(bkz: milliyetçi hezeyanlarla artı alma yolları)
avukatı aracılığı ile şöyle bir açıklamada bulunmuş kendileri. elçiye zeval olmaz aynen aktarıyorum.
Ben saldırı gününü cumartesi veya pazartesi olacağını söylemedim. Böyle bir ibare kullanmadım. Ben sadece tarih veriyordum günü ise Halil Uzman yazıyordu. Ses kayıt cihazında benim şifrelerim kayıtlı. Ayrıca saldırı gecesi hakim tepelerde savunma yoktu. Bu tepeler Geper, Keri ve 2522 rakımlı Oramar'dır. Bunlar PKK'nın geliş istikametindedir. ilk önce buralardan ateş açıldı. Çatışma sırasında çadırda dinlenen 23 asker vardı. Bunların hepsi kaçtı. Ben kaçmadım çatıştım. 12 Haziran tarihinde de yine çatışma çıktığın zamanda PKK'lı teröristlerin baskın şifresi "su" idi. Aynı şifre 21 Ekim gecesi de geçti. Bunu Çağdaş üsteğmene bildirdim.'' Er Ramazan Yüce'nin avukatı Dinçel Aslan bu olayda daha çok güvenlik ve disiplin zafiyetinin olduğunu, hakim tepelere yeteri kadar asker ve silah teçhizatının bırakılması halinde bu olayın meydana gelmeyeceğini ileri sürdü. Avukat Aslan, "Müvekkilimin geçmişteki hali göz önünde bulundurularak kurban olarak seçilmiştir. Müvekkilim askerlik görevini en iyi şekilde yerine getirmiş olup şüpheli bir durum olsaydı bu hassas göreve kesinlikle bırakılmazdı. Kürtçe bilen birçok asker olduğu halde bu göreve Er Yüce getirilmiştir."
bugün itibariyle tahliye olmuş olması ayrı bir konu ama evvelinde de suçluluğu ispat edilmiş olmamasına rağmen lince alışkın ve artık idmanlı olan bir güruh tarafından çoktan suçlanmış, hain ilan edilmiş, "neden ölmedin" gibi garabetlerle sorgulanmış asker. ne de olsa yargısız infaz normal artık ülkemizde.
peki sadece ramazan yüce için mi böyle? değil. diğer askerler için de durum aynı. nazi almanyası'nın esir askerlerinin dönüşünde bile yapılmayan şeylere maruz kaldılar. düşünün ki büyük türk düşünürü mehmet ali şahin gayet rahat bir şekilde "dönmelerine sevinemedim" dedi. daha bir sürü şey. ancak buradan çıkan en önemli şey sanırım "en büyük asker bizim asker" sloganın bir anlamda "en iyi asker ölü askerdir" e dönmüş olması. gördük ki bazıları askeri ancak şehit olduğunda sevmektedir. vahim.
hakkında bu kadar laf edilen; ne itliği ne hainliği kalan, ama işe bakınız ki askeri mahkemece serbest bırakılan insan evladı. medyanın gazıyla bol keseden harcanan insan onurunun cisimleşmiş hali. geçmiş olsun.
bahsi geçen yazı, 7 ocak 2008 tarihinde tarafımdan yazılmıştır.
''devlet hata yapmaz. iddalı bir izahat oldu, ama gerçekten devlet hata yapmaz. devlet içindeki görevliler yapar. insanlar yapar. belkide devlet yapmıştır hatayı ama devlet kendine o hatanın iliştirilmesine müsade etmez. kanımca da gayet doğrudur. olayın iç yüzünü bilemediğimiz için yapılacak yorumlar ne derece doğru olacaktır bilinmez ama, üç günlük askeri hiç kimse intikal için, operasyon için dağa çıkartmaz. bu adamlar gayri nizami harp üzerine eğitim almış askerlerdir. doğu ve güney doğu anadolu bölgelerini avcumun içi kadar bilmiyor olmama rağmen ifade etmek istememin nedeni, en azından oradaki insanların hele askerlerin mantalitesini az çok bilmemdir. orada görev yapan askerler terör örgütüne esir düşmektense savaşarak ölmeyi, şehit yahut gazi mertebesine erişmeyi tercih ederler. bunun sebebini biraz daha açarsak, başı dik bir şekilde vatan müdafaa etmeyi, işkence altında yalvararak, dirhem dirhem canından can vermeye tercih ederler.
belki planlanmış bir tezgah olabilir, örgütte tsk için çalışan bir köstebek vardır, o sağlamıştır esir alınmalarını. sadece gündem değiştirmek içindi belki, birilerine bir mesaj da olabilir. yüzlerce ihtimal söz konusu. ama ne terör örgütü bu derece iyi niyetlidir, nede bizim askerlerimiz böyle bir harakete tahammül edebilecek yapıdadır.
ne şekilde yakalandıkları, direnmeden neden teslim oldukları, neyin karşılığında canlarını sağ salim o kamptan çıkardıkları bilinmemektedir. ve kanımca mutlaka verebilecek bir şeyleri vardı ki oradan çıktılar. araştırma ve yargının tahkikatı sürecek. ama benim tahminim en azından her birinin geçmişinde belki olan belki de olmayan*** hatıraları, bağlantıları ve davranışları vasıtasıyla asla ve asla göz önünden ayrılamayacaklardır. her zaman enselerinde bir çift göz bulmaları mümkündür. şaka değildir yaşananlar, örgüt devletten silah talep etmedi, para talep etmedi, kendilerine mensup bırakılması, salıverilmesi istenecek bir tek isimleri yoktu ellerinde, pazarlık yapmadılar. ya kaçırılan askerlerin beşeri ilişkileri çok iyiydi(!) yada biz olayı öğrendiğimizde pazarlık çoktan bitmişti...''
maalesef günah keçisi olmayıp, gerçekten hain olmuş asker. bizzat komutanının ve asker arkadaşlarının ifadesiyle, o meşum dağlıca saldırısında eline silah almadan direk saldırıya gelen pkk'lılarla görüşmüş. ve asker arkadaşlarına siz de teslim olun diye propaganda yapmış. aslında asıl hata şurda. daha önce mersin'de ki bir gösteride pkk eyleminde göz altına alınmış ve yaşı küçük diye serbest bırakılmış. bu bilgi oradaki tabura bildirilmemiş. yok yok! devlet hala bir avuç eşkıya ile baş etmeyi öğrenemedi.
