sonrasında huzur, yardımlaşma, iyi insan olmak için çabalama, açlıktan gözü dönen insanlar, eldeki nimetin kıymetini bilme, açken uyumanın ne güzel bir şey olduğunu anlama, sonra yine huzur, huzur.
1- oruç tutmayanların dayak yemesi,
2- mahalledeki fırın ve bakkalların iftara kadar kapanması,
3- her kanalda çağrı filminin bıktırana kadar yayınlanması,
4- sanatçıların televizyonda ezan okuması (bülent ersoyunki çok ilgi çekmişti, bu sene nihat doğan okur sanırım),
5- açlıktan gergin bir hale bürünüp millete bulaşan mallar.
yiyecek-içecek sektörünüm reklamından-satışına coştuğu, sahurundan-iftarına kral sofraları kurulan, sözde nefsi terbiye eden ama gerçekte göstermelik bir dönem.
ilkokulda öğlenciyken okulda açtığım iftarım geliyor benim. 5. sınıftım ve oruç tutuyordum. şimdi 21 yaşındayım ne sahurun kıymeti kaldı, ne de o kuş sütü bile eksik olmayan sofranın kıymeti... ben okulun çeşmesine ağzımı dayayıp açmak istiyorum orucumu, annemin hazırladığı sandviç ile yapmak istiyorum iftarımı sınıf arkadaşlarımla beraber, oruç tutmayanlara bakıp kendimle gururlanmak istiyorum, oruçluyken küfredince kendimi kötü hissetemek istiyorum.