6 yaşında sek olarak bizzat tadını tattığım içecek..
Olay şöyle gelişir.. Babam arkadaşıyla evde rakı sofrası kurmuştur.. Ben de evin içinde oyun halindeyim.. Bunlar ne yapıyolar diye masalarına gittim ve oturdum.. Babam kerata diyerek kafama vurdu.. "susadım baba" dedim.. O da çay bardağıba rakı doldurmuş haberim yok.. Al iç dedi.. Aldım içtim anlayana kadar zaten yarısı bitti.. Acı hissettiğimse ise bardağı elimden attım.. Sonrasını hatırlamıyorum yani belleğimde masaya oturduğum ve su istediğim an kalmış ve rakıyı bilmeden diklediğim an..
Babam 1992 yılında vefat etti.. Şimdi bana soruyorlar bu kadar içip de neden sarhoş olmuyorsun diye..
insanlar rakı yaparak üzümden alınabilecek en yüksek verimi almışlar. Gerçekten alınabilecek en iyi verim budur. Daha iyi verim ancak üzüm sikilebilseydi alınırdı.
Nedendir bilmem ama artık eskisi gibi tat vermiyor. Mezeler aynı, raki sofrasına oturduğum adamlar aynı muhabbetler zaten her zaman aynı ama rakının tadı farklı sanki.
adabı vardır, ağırlığı vardır, keyfi vardır ve benzeri şeyleri vardır bunu inkar etmiyorum ancak kabul edelim lezzet olarak kolonyadan hallice bir içki. viskinin, tekilanın, şarabın bir aroması vardır ya bunda o yok. başlarda hoş gelen ama sonradan mide bulandırmaya başlayan bir kokusu vardır. bunlar evrensel görüşler değil tabi kişisel kanaatlerim. o kadar yerdim ancak fasıla, rakı balığa gel deseniz iki kere düşünmem.
ayrıca karaciğer düşmanı. çok içerseniz karaciğerinizi elinize almanız çok muhtemel.
şişirilmiş balon içkidir. bunu içen insanın yıkık bir hayatı olmalı, kendisine saygısı olmamalı. o yüzden eski türk sinemasında ki yıkık karakterler rakı içer çünkü rakı dediğiniz şey dili damağı uyuşturup hiç bir tadı alamadığınız bu yüzden restaurantların dayadığı bir alkoldür.
ne bir aroması var, ne güzel kokusu. bir biranın yüzlerce binlerce farklı tarifi varken rakının yoktur mesela.