rakı bardağına buz atma
telefonu cebine koy
muhabbetin her daim içinde ol
çok hızlı içip göt olma
aşk acını bilmem neyini siktir git yan masada çek
bir yudum rakıdan alıp bütün mezenin anasını sikme
büyüklerin var ise sohbete pek müdahil olma
müziğe bağıra çağıra değil de ince ince eşlik et.
- kadeh sofranın en yaşlısının/tecrübelisinin kafasına konur. çömezlerin herbiri o kafa üstündeki kadehten pifetle birer yudum alıp sofraya öyle oturur. yoksa olmaz.
Rakı içmenin, adabı, erkanı vardır. Doğrudur. Çünkü, uzun saatlere yayılan, muhabbetin derinleştiği bir sofradır. On dakikada içilen biraya, süte karışan malibuya, yalnız da içilen viskiye benzemez.
Kiminle içeceğiniz en önemli mevzudur. Bu adabtan bihaber, ortama uyumsuz, muhabbeti arsız, rakıyı fondipleyip, o canım mezeleri tarhana kaşıklar gibi götüren adamla içilmez mesela.
Yan yana olduğunuz kadar cancana olduğunuz, iyi tanıdığınız insanlarla içmek önemlidir, doyumsuzdur.
Her lafa atlanmaz, konuşan saygıyla dinlenir.
Derdini döken adamın sözü kesilmez.
Müziksiz olmaz rakı. Alaturka sever... Ama inceden, rahatsız etmeden... Müşfik, yumuşak bir sesten...
O sofranın sonunda, türk kahvenizi yudumlayıp, muhabbetin son demlerini yaşarken bile, zerafeti elden bırakmadan, " iyi ki, yaptık, tekrar edelim" diyebilmeli insan...
Özlemle anlatabilmeli...
itina işidir vesselam, her bünyeye uymaz...