1- gidilen yerlerde ikidebir arkadaşlarını görüp masadan kalkıp 2 dakika sonra geri gelen kişilerle içilmemelidir. rakının en lezzetli mezesi muhabbettir.
2- fasıl olması tabiki keyfi katlar, güzelleştirir ama fatih ürekten hadi hadi hadi çaldırmak öküzlüktür.
3- kesinlikle masada başka içki olmaması gerekir. diğer içkiyi veya içkileri isteyenler er kişi ise %99 ihtimalle rakıya da dadanıp maymun olacaktır.
4- içerken yavaş olunmalıdır. zaten azıyla içmesini bile adam midesinin durumunu anlıyabilecek kıvama gelmiştir.
5- rakı masasına asla sarhoş olmak için oturulmaz oturan zaten kusar.*
adabıyla içilince tadı dahada güzelleşen içkidir. dikkatli içilmesi gerekir. biz onu içerken bir anda o bizi içebilir. o yüzden usul usul ve muhabbetle içmek en güzelidir.
rakının ilk kadehi lezzetli ve çok ucuzdur,son kadehi ise ekşi ve çok pahalıdır.son kadeh asla tamamıyla içilmez dibinde bırakılır. adabıyla masadan kalkılır. aksi takdirde götü başı dağıtır.
rakının ilk yudumlarını dilinin altında bekletip içmelidir. tadı ve kokusuna iyice varıldıktan sonra bütün geceye yayılarak içilen içkidir. rakı kadehte içilir. rakıyla en iyi giden müzik türk sanat müziğidir. rakı ya deniz kenarı bir balıkçı lokantasında ya da evde içilir. **
ilk entry'de yanlışları bulunan adaptır.
şöyle ki; ben akşamcıyım bir kadehlik keyfim var diyorsanız, rakı tam da sizin içkinizdir. rakı sarhoş olup etrafı dağıtmak için değil, delikanlı gibi içip delikanlı gibi usulünde bırakmak için içilir.
rakıya buz katılmaz.
ha bunu nasıl mı söylerim? tekirdağ topraklarına hoş geldiniz kızancıklar...
evet, aynen öyle. bu işin bir adabı var güzel kardeşim. ilk önce masana alacağın adamları güzelce bir seçeceksin. aklı fikri am göt olan adamı rakı sofrasına almayacaksın. rakı içen adam yeri geldiğinde siyaset, yeri geldiğinde ekonomi, yeri geldiğinde kültür sanat konuşacak kardeşim, bu işin raconu bu. rakı seven adam her telden çalacak, ama kararında yapacak bunu. yudum yudum içeceksin rakıyı. bira gibi haldır haldır içtin mi, olmaz. rakı muhabbetle güzel olur, balık ile değil.
otur ki sandalye hatırlasın
sandalye olduğunu.
masa da unutur masalığını,
elini komasan üstüne
bakışlarını ayırmaya gelmez,
sürahi boşalır sonra suyundan.
kadehim kadehim dediğin şey,
dudağını değdirmedikçe kadeh değildir.
mezeler de bilmez renklerini, lezzetlerini,
çatalını dokundurmazsan. *
hakkını veriyorsan masanın, içkinin, mezenin, sohbetin, fonda çalan ney'in hatırlarsın bak o masada edilen sohbetleri. bundan sebep gene toplanmak istersin arkadaşlarınla. her seferinde farklı bir tat bırakır dimağında. unutursun da ama. konuşulanlar kalır çünkü o masada.
bir yerde okumuştum; "bu sohbetlerde tartıya çıkar adam, ağırlığı ölçülür" deniliyordu, katılmamak elde değil. ya dostlarla hemdem olunur ya yeni arkadaşlıklar pekişir, ne dediğini bilmezler ise bu masada yer bulamazlar kendilerine bir daha.